2019 Yılının En İyi 20 Filmi

2020’de yaşadıklarımızdan sonra 2019 yılı hepimize çok uzak bir geçmiş gibi geliyor. 2019 Yılının En İyi 20 Filmi arasında bir gezinti yaparak, 2020’nin yaşattıklarını belki biraz unutmamız mümkün… Filmlerin tamamını izleyen okuyucularımız için de yönetmenlerin ve oyuncuların filmlerini anlattığı röportajları derledik.

20- The Farewell:

Türkçeye Elveda diye çevrilen, Lulu Wang tarafından yazılıp ve yönetilen 2019 yapımı olan The Farewell filmi bir Amerikan komedi-dram... Başrollerinde Awkwafina (Aiko) ve Zhao Shuzhen (Nai Nai)’ın yer aldığı bu filmin konusu ise; Dünyanın farklı noktalarında yaşayan Çinli bir aile, Nai Nai’nin ölümcül bir hastalığa kapıldığını öğrenir ve aldıkları bu kötü haber sonucu Çin’e kısa süreliğine de olsa geri dönmeye karar verirler. Çin’de artık bir kültür haline dönüşmüş bir yalanı devam ettirmek üzerine kurulu bu film 2019 yılında beğendiğimiz filmlerden bir tanesi… Sevimli, komik ve yer yer duygusal bir hâl alan bu filmi siz takipçilerimize öneriyoruz.

19- Ad Astra

Türkçeye Yıldızlara Doğru diye çevrilen James Gray ve Ethan Gross tarafından yazılıp yine James Gray tarafından yönetilen 2019 yapımı Amerikan, bilimkurgu ve macera filmi. Başrollerinde Brad Pitt, Liv Tyler ve Tommy Lee Jones yer aldı. Ağır bir şekilde ilerleyen bu filmin konusu; Babasını kaybetmiş bir astronotun, kendisinden saklanılan bazı gerçekleri öğrenmesi ve bu gerçeklerin peşine düşmesini konu ediniyor. Yer yer tempo problemleri olsa da uzayın derinliklerindeki yalnızlığı çok iyi aktaran bir James Gray filmdi.

18- Bombshell

Türkçeye Skandal olarak çevrilen, yönetmenliğini Jay Roach‘un yaptığı, başrollerini Charlize Theron (Megyn Kelly), Nicole Kidman (Gretchen Carlson) ve Margot Robbie (Kayla Pospisil)’nin paylaştığı bir Amerikan biyografik-dram filmidir. Fox haber müdürü Roger Ailes’ın kariyerini bitiren taciz skandalını konu alan filmde, medya sektöründe yaşanılan olayların arka planı gerçekçi bir biçimde ele alındı. Charlize Theron’u ilk bakışta tanımanızın güç olduğu bu film listemizin 18. Sırasında yer alıyor.

17- Ford v Ferrari

Türkçeye Asfaltın Kralları diye çevirlen, Jez Butterworth, John-Henry Butterworth, ve Jason Keller‘ın yazıp James Mangold‘ın yönettiği 2019 ABD yapımı biyografik dram türünde bir filmdir. Filmin başrollerinde ise; Christian Bale (Ken Miles) ve Matt Damon (Carroll Shelby) yer aldı. Ford’un Le Mans yarışında Ferrari’yi yenme arzusunu konu alan bu film, güzel çekilmiş yarış sahnelerine sahip olmasının yanı sıra, arka planda yürütülen dramatik olaylar filmdeki karakterlerle bağ kurmanızı sağlıyor.

16- Jojo Rabbit

Türkçeye Tavşan Jojo adıyla çevrilen bu film, Christine Leunens’in Caging Skies adlı kitabından uyarlandı. Taika Waititi tarafından yazılmış ve yönetilmiş bir 2019 Amerikan komedi-drama filmi… Filmin oyuncu kadrosunda; roman Griffin Davis (Jojo), Taika Waiti (Adolf Hitler) ve Scarlett Johansson (Rosie Betzler) yer almaktadır. Filmin konusuna gelecek olursak; Pek arkadaşı olmayan Jojo, Bir hayali arkadaş yaratır ve bu hayali arkadaşı Hitler’dir. Yer yer politik göndermelerde bulunan bu film, kara komedi türünün iyi bir örneği…

15- Kız Kardeşler

Kız Kardeşler, yönetmenliğini ve senaristliğini Emin Alper‘in gerçekleştirdiği 2019 çıkışlı dramatik filmdir. Yapımcılığını Nadir Öperli’nin gerçekleştirdiği film, Türkiye, Almanya, Hollanda ve Yunanistan ortak yapımı…

Tepenin Ardı ve Abluka Filmlerinin yönetmenliğini de üstlenen Emin Alper’in yeni filmi Kız Kardeşler’in oyuncu kadrosunda; Cemre Ebüzziya (Reyhan), Ece Yüksel (Nurhan), Müfit Kayacan (Şevket) ve Kubilay Tunçer (Necati) yer alıyor.

Kız Kardeşler filminin konusu; Annelerini erken yaşta kaybeden 3 kız kardeşin, köylerinde babaları ile birlikte yaşamalarının yerine şehre besleme olarak verilmesini ve büyük abla Reyhan’ın şehirde yaşadığı olumsuzluklar üzerine köye geri dönmesini, onun yerine küçük kardeşi Havva’nın gitmesi ile başlayan süreci ele alır. Havva’nın da ablası ile aynı sorundan olmasa da başka birtakım problemler yüzünden köye dönmesini anlatan taşra sinemasının iyi bir örneği olan Kız Kardeşler filmi doğal atmosferi, iyi oyuncukları ile seyirciyi filme bağlamak konusunda sıkıntı yaşamıyor.

Filmin ortalarında,  rakı eşliğinde yapılan sohbete, sanki seyircinin de oradaymış gibi bir hisse kapılması Emin Alper’in ne derecede bir ustalık ortaya koyduğunu gösteriyor. Yer yer Nuri Bilge Ceylan sinemasını bize anımsatan sahnelerle, çok başarılı bir hikâye anlatıcısı olduğunu da bize gösteren Emin Alper’in müzik seçimleri de oldukça başarılı. Soyaratıyorundtrack tekrar tekrar dinleme arzusu yaratmaktadır.

BluTv’ye özel dizisi ‘Alef’i de izlemeye başlamışken içimizdeki Emin Alper sineması açlığını bu başarılı filmle de giderebiliriz.

14- Once Upon A Time In Hollywood

Türkçeye Bir Zamanlar Hollywood’da diye çevrilen, yönetmenliği ve senaristliği Quentin Tarantino tarafından gerçekleştirilen bir Amerikan yapımı Komedi-Dram türündeki sinema filmidir. 1960’lardaki Charles Manson’ın cinayetlerini konu alan filmin başrollerinde Leonardo Di Caprio (Rick Dalton), Brad Pitt (Cliff Booth), Margot Robbie (Sharon Tate) gibi isimler yer alıyor. Filmin konusuna gelecek olursak; Hollywood’da düşüşe geçmiş oyunculuk kariyerini tekrardan iyi noktalara çıkarmaya çalışan Rick Dalton ve dublörü Cliff Booth’un yaşamına odaklanılmaktadır. Bu filmi enteresan yapan ise Rick Dalton’un Sharon Tate ile komşu olmasıdır. Daha önceki filmlerinde de gerçeklik ile arasına mesafe koyan Tarantino, bu filmde de kendi üslubunu bozmadan, yaşanmış olaylara karşı kendi yorumlamasını bizlerin beğenisine sunuyor.

En beğendiğimiz Tarantino filmi olmasa ve hatta diğer filmlerinin gölgesinde kaldığını düşünsek dahi, filmin izlenmeye değer olduğunu ve ‘Tarantino ne çekerse izlerim’ düşünce yapısından hiçbir biçimde vazgeçmediğimizi belirtmek isterim.

Gerilim konusunda iyi bir iş çıkartan Tarantino, bu filmde sinema gramerini oluşturan kendini özgü davranışları sergilemekten de geri durmamış.

Ayrıca Brad Pitt, bu filmdeki Cliff Booth rolü ile 92. akademi ödülleri’nde En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Oscarı’nı alarak ilk Akademi Ödülü’nü aldı.

13- Honeyland

Ülkemizde Bal Ülkesi adıyla gösterilen, Tamara Kotevska ve Ljubomir Stefanov’un yönettiği 2019 Makedon belgeselidir. Kuzey Makedonya’nın uzak dağlık Bekirlija köyünde vahşi bir arıcı olan Hatidže Muratova‘nın hayatını tasvir ediyor ve komşu eve göçebe bir ailenin gelmesinden sonra yaşam tarzını ve buradaki değişiklikleri gözler önüne sergiliyor.

Filmin çoğu sahnesinde Balkan Türkçesi kullanılıyor ve bir süre sonra rahatça anlaşılabilir bir yapıda izlenilebiliyor. İzlemeye doyamayacağınız bu belgesel bizlere Hatidze’nin hikayesinin bir bölümünü anlatıyor.

Hatidze’nin hikayesi gerçekten de vurucu. Hollywood filmleri gibi bir vuruculuktan söz etmiyoruz. Gerçek hayatın vuruculuğundan söz ediyoruz. Belgeseli seyrederken tıpkı Hatidze gibi yüzbinlerce insanın var olduğu aklınıza geliyor. Esasen bu kötü bir şey değil ama belgeselin diğer aktörlerini görünce kötülüğün ne olduğunu anlayabiliyorsunuz. Bu harika yapımı kaçırmanızı hiç istemeyiz.

12- The Souvenir

Honor Swinton Byrne, Tom Burke ve Tilda Swinton‘un başrollerini paylaştığı, Joanna Hogg tarafından yazılıp ve yönetilen bir 2019 drama filmi. Dünya prömiyerini 27 Ocak 2019’da Sundance Film Festivali‘nde gerçekleştirdi.

Bu film bizi, Julie adlı bir sinema öğrencisi kadının yaşadığı, duygusal açıdan bir hayli zorlu yolculuğa davet ediyor. Filmi seyrederken bir kayboluş hissinize kapılacaksınız ve kolay kolay aklınızdan çıkmayacak bu film. Belki de sizi varoluşsal sancılarla baş başa bırakacak. 2019 yılının otoritelerce en iyi filmleri arasında gösterilen bu başyapıt yıllar sonra bile hatırlanacak.

11- Uncut Gems

Senaryoyu Ronald Bronstein ile birlikte yazan Josh ve Benny Safdie‘nin yönettiği 2019 Amerikan gerilim filmi. Film, Adam Sandler‘ı New York’un Elmas Bölgesi’ndeki bir Yahudi kuyumcu ve kumar bağımlısı olan Howard Ratner’a olan borçlarını ödemek için pahalı bir mücevheri satın almak zorunda bırakıyor ve o mücevherin lanetinin, bütün her şeyi yok etme noktasına kadar getirebileceğini gözler önüne seriyor.

Film izlemesi bir hayli zor bir yapıda başlıyor. Müzikler kulak tırmalamaya, görüntüler kaosun içine düştüğünüzü belirtecek şekilde rahatsız ederek devam ediyor. Tüm film boyunca kaosun eksik olmadığı bu film, Adam Sandler’ın oyunculuk zirvesiyle de izlenilesi bir hâle dönüşüyor.

10- Joker

 Joker, aynı isimdeki DC Comics karakterine dayanan, Todd Phillips‘in yönettiği, başrollerini Joaquin Phoenix, Robert De Niro, Frances Conroy, Brett Cullen ve Zazie Beetz‘ın paylaştığı Amerikan psikolojik gerilim filmidir. 76. Venedik Uluslararası Film Festivali‘nde Altın Aslan ödülünü kazandı.

Film Arthur Fleck karakterinin, yaşadığı psikolojik buhrandan, ilaçlar yardımıyla kurtulmaya çalışma çabasını anlatarak başlıyor. Talihsizlikler sonucu ilaçları alamayacak düzeye gelen Arthur, toplumdaki öteki olma problemi ile karşı karşıya kalıyor. Yaşadığı olayların ardından Arthur Fleck’in, Joker’e dönüşümünü izliyoruz.

Beğenmediğimiz birçok noktanın bulunmasına rağmen, Joaquin Phoenix’in harika oyunculuğuna kayıtsız kalmak ne mümkün. Haliyle 92. Akademi Ödülleri’nde En İyi Erkek Oyuncu Oscarı‘nı da kucakladı.

9- The Lighthouse

Senaryosunu kardeşi Max Eggers ile birlikte yazan Robert Eggers tarafından yönetilen 2019 yapımı psikolojik bir korku filmi. Filmin başrollerinde son yılların yükselen starı Robert Pattinson (Thomas Howard) ve yılların aktörü Willem Dafoe (Thomas Wake) yer alıyor.

1800’lerin sonunda Thomas Wake adlı huysuz yaşlı bir adamın gözetiminde olan deniz fenerine, Thomas Howard adlı orta yaşlarda bir delikanlı katılır. Aralarındaki iktidar savaşı öyle bir noktaya gelir ki, karakterler birbirlerine katlanamamaya başlar ve problemler patlak verir.

Sembolik anlatımıyla gönüllere taht kuran bu şaheser, görüntü yönetmenliği ile de iştah kabartır. Son yılların en iyi gerilim filmlerinden biri olan Lighthouse 2019 yılının en iyi 10 filmi listelerinin demirbaşı haline gelmiştir.

8- The Two Popes

Başrollerinde Jonathan Pryce (Pope Francis) ve Anthony Hopkins (Pope Benedict) ‘in yer aldığı Fernando Meirelles‘in yönetmenliğinde çekilmiş bir biyografik dram filmidir. 20 Aralık 2019 tarihinden itibaren Netflix üzerinden gösterime giren film, Anthony McCarten’in aynı isimli kitabına dayanıyor. Bizlere bir Vatikan eleştirisi sunan bu güzel filmin konusu yakın tarihe dayanıyor. Son papanın vefatının ardından, yeni bir papa belirlemek için bir seçim düzenlenir. Yeni seçilecek olan papa gelenekçi mi yoksa yenilikçi mi olacak?

Film, iki usta oyuncunun şahane performansının yanı sıra harika diyaloglarla bezenmiş muhteşem bir 2 saatlik görsel şölen sunuyor.

7- Marriage Story

Noah Baumbach yönetmenliğinde çekilen ABD yapımı bir dram filmi. Prömiyerini 29 Ağustos 2019 tarihinde 76. Venedik Uluslararası Film Festivali’nde yapan filmin başrollerinde Adam Driver (Charlie), Scarlett Johanssonn (Nicole) ve Laura Denn (Nora Fanshaw) yer alıyor.

İşlerinden dolayı evlilikleri sıkıntıya giren Charlie ve Nicole ilişkilerini yürütemeyeceklerini anlayıp, boşanmaya karar verirler. En başta anlaşarak boşanmayı seçen çift, ellerinde olmayan sebeplerden ötürü kötü bir boşanma sürecine girerler. Daha şimdiden evlilik hakkında şu ana kadar yapılmış en iyi filmlerden biri olan Marriage Story’i henüz izlemediyseniz, yazıyı okumayı bitirdikten sonra gönül rahatlığı ile izlemeye başlayabilirsiniz. Ayrıca Laura Denn, 92. Akademi Ödülleri’nde En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu Oscarını kazandı.

6- Parasite

Parasite, yönetmenliği ve senaristliği Bong Joon-ho tarafından yapılan 2019 çıkışlı Güney Kore filminin türleri; kara komedi ve gerilimdir. Filmin başrol oyuncuları Song Kang-ho (Kim Ki-Taek), Lee Sun-kyun, Cho Yeo-jeong (Yeon-kyo), Choi Woo-shik (Ki-Woo) ve Park So-Dam (Ki-Jeong)’dır.

Filmin konusu; Fakir bir aileden gelen genç bir adamın zengin bir ailenin kızına özel ders vermesiyle başlıyor. Bu genç adam, ebeveynleri ve kardeşiyle birlikte yavaş yavaş zengin ailenin özel hayatına sızmaya başlarlar.

Bong Joon-ho gerek anlatım diliyle gerekse de kamera oyunları ile seyircinin aklını başından alıyor. Zengin – fakir anlatısı gibi başlayan bu film metaforik anlatımıyla izleyiciyi düşünmeye sevk ediyor.

Filmin kötü yazılmış ve kötü işlenmiş sahneleri olmasına rağmen filmi bir bütün olarak ele aldığımızda seyirciye güzel anlar yaşattı.
Parasite; 92. Akademi ödüllerinde (Oscar 2020); En İyi Film, En İyi Yönetmen, En İyi Orijinal Senaryo ve En İyi Uluslararası Film Oscar’larını kazandı.

5- The Irishman

Yönetmenliğini Martin Scorsese’nin gerçekleştirdiği ve senaryosu Steven Zaillian tarafından yazılan Amerika Birleşik Devletleri yapımı biyografik suç filmidir. Charles Brandt’ın I Heard You Paint Houses adlı kitabından uyarlanan filmin başrollerinde Robert De Niro(Frank Sheeran), Al Pacino(Jimmy Hoffa) ve Joe Pesci (Russell Bufalino) yer almaktadır. Film, 2019 yılının Kasım ayı itibariyle Netflix tarafından yayınlanmıştır.

The Irishman, görünürde bir mafya hikâyesinden daha çok, güçlü olanın sistemi nasıl kendi çıkarı için eğip büktüğünü anlatırken, arka planda; aile, hukuk sistemi ve sosyal statülere dair sarsıcı bir yaklaşım sunuyor.

Kamyon şoförlüğünden, mafyanın zirvesine kadar çıkan Frank Sheeran’ı bize tanıtırken. Frank Sheeran’ın üzerinden mafya içi dinamikleri bize en ince ayrıntısına kadar anlatıyor. Scorsese sinemasının, en değerli özelliklerinden biri olan iyi hikâye anlatıcılığı bu filmde de devam ediyor.

4- 1917

İngiliz yönetmen, yapımcı ve senarist Sam Mendes’in yazdığı ve yönettiği epik savaş türünde filmidir. Filmin oyuncuları George MacKay, Mark Strong, Andrew Scott, Richard Madden, Claire Duburcq, Colin Firth ve Benedict Cumberbatch’tır

Filmi diğer tüm savaş filmlerinden ayıran en temel özelliği plan sekans olarak çekilmiş gibi gösterilmesidir. Senaryo açısından sıradan bir savaş filmi gözükse dahi sinematografi bakımından izleyiciyi geren harika sahnelere sahiptir.

Çok ustaca bir yönetmenlik ortaya koyan Sam Mendes’e görüntü yönetmenliğini de Roger Deakins üstlenmiştir. Roger Deakins bu performansı ile 92. Akademi Ödüllerinde (Oscar 2020) En İyi Görüntü Yönetmeni Oscar’ını kazandı.

3- The Portrait of A Lady on Fire

 Türkçeye Alev Almış Bir Genç Kızın Portresi diye çevrilen, Céline Sciamma tarafından yönetilen, başrollerini Noémie Merlant (Marianne) ve Adèle Haenel (Heloise)’in paylaştığı 2019 yapımı Fransız bir dram ve dönem filmi.

Sinemanın neden var olduğunu bizlere tekrar hatırlatan, sinemanın varlığının ne kadar önemli olduğunu gözler önüne seren bu yapım 2019 yılının en iyi filmlerinden ve hatta bazılarına göre yılın en iyi filmi…. Filmin konusuna gelecek olursak; Helöise, yakında evlenecektir. Lakin evlenmeden önce resminin çizilmesi gerekir. Ancak Helöise, içine kapanık bir kızdır ve hiçbir ressama poz dahi vermemiştir. Marianne, Helöise’yi resmini çizmek için adaya gelir, önceki ressamların başından geçenleri öğrenince Helöise’nin resmini habersizce çizmeye karar verir. Ona bir arkadaş gibi davranıp onunla vakit geçirmeye çalışan Marianne, geceleri aklında kalanları veya gizlice çiziktirdiği notlarını kullanarak Helöise’nin resmini çizer. Fakat Marianne’nin resmi çizebilmek için kullandığı yaklaşım, zamanla Helöise’nin açılmasına sebep olur. Helöise açıldıkça, Marianne arasında kıvılcımlar oluşmaya başlar.

Seyrederken gözlerinizi ekrandan ayıramayacağınız bu filmi tüm takipçilerimize gönül rahatlığıyla öneriyoruz.

2- Pain and Glory

Türkçeye Acı ve Zafer diye çevrilen, 2019 çıkışlı İspanya yapımı dramatik filmdir. Yönetmenliği ve senaristliği Pedro Almodóvar tarafından gerçekleştirilen filmin başrollerinde Antonio Banderas (Salvador Mallo), Asier Etxeandia (Alberto Crespo) ve Penélope Cruz (Jacinta Mallo) yer alıyor.

Başarılı günleri geride kalmış, deneyimli yönetmen Salvador Mallo’nun geçmişten bugüne yaptığı seçimleri ve yaşamında iz bırakan olayları konu ediyor. Filmde, Mallo’nun çocukluğunu yaşadığı 60’lı yıllara, annesiyle birlikte köylerinden ayrılıp daha rahat bir yaşam umuduyla Valencia’ya göç etmesine, 80’lerin Madrid’inde kalbinin hızla çarpmasına neden olan ilk aşkına, kendisi için kurtuluş ve terapi aracı olan yazı ve sinema ile tanışmasına ve kendisini tanımasına yol açan olaylara değiniliyor.

Yönetmen Pedro Almodóvar’ın deyişiyle ‘en kişisel’ filmi olan Pain and Glory’nin, başrol oyuncusu Antonio Banderas’ın harika performansı sayesinde ilettiği duygular, perdeden dışarı taşan, bir yandan hüzünlü, bir yandan da umut veren bir film.

Pedro Almodóvar’ın sinemasında görmeye alıştığımız kırmızı renklere bolca yer verilirken, sahnelerle uyumlu, harika müzikler seyir zevkini arttırıyor. Almodóvar’ın hikâye anlatıcılığının ne derece başarılı olduğunu tekrardan gözler önüne seren Pain and Glory, benim için 2019 yılının en iyi ikinci filmi olmayı fazlasıyla hak ediyor.

1-Midsommar

 Yönetmen Ari Aster’in 2018 yapımı ilk uzun metrajlı filmi Hereditary’nin ardından, 2019’da seyirciyle buluşan korku, gerilim ve dram türündeki filmi Midsommar, listemizin birinci sırasında yer alıyor. Başrollerini; Florence Pugh (Dani), Jack Reynor (Christian) ve Vilhelm Blomgren (Pelle)’in paylaştığı Türkçeye Ritüel diye çevrilen Midsommar filminin konusu; İlişkileri sallantıda olan genç bir çift Dani ve Christian, üniversite arkadaşlarıyla birlikte, geleneksel Midsommar festivaline katılmak üzere İsveç’in bir köyüne tatile giderler.  Çift, bu tatili ilişkileri için son bir şans olarak görür. Zamanla, huzurlu ve yemyeşil bir cennete benzeyen bu yerde, yerel kutlamaların ve pagan ritüellerin göründüğü kadar masum olmadığını anlarlar. Kendilerini gizli bir ayinin ortasında bulan çiftimizi, arkadaşlarıyla beraber zor bir süreç bekler.

2019 yılının en çarpıcı filmleri arasında yer alan Midsommar; sinematografisiyle, müzikleriyle ve atmosferiyle seyirciyi derinden etkilememektedir. Florence Pugh’un şahane oyunculuğuyla beraber 2 saat 45 dakikalık bir görsel şölen sunmaktadır. Gerilim seviyesi yüksek bu filmi siz sevgili bakiniz.com takipçilerimize şiddetle öneririz.

Bonus: The Gentlemen

Snatch (Kapışma), Lock, Stock And Two Smoking Barrels (Ateşten Kalbe, Akıldan Dumana) ve Sherlock Holmes filmleri ile tanıdığımız, çok sevdiğimiz Guy Ritchie’mizin yeni filmi, 2019 yapımı The Gentlemen, listemizin bonus önerisi olarak karşınıza çıkıyor.  King Arthur, Aladdin gibi kendi özünden kopmuş, kendisini buralara kadar getiren türe arkasını dönmüş olsa da özlediğim Gut Ritchie geri döndü. Başrollerinde; Matthew McConaughey, Charlie Hunnam, Colin Farrell ve Jeremy Strong gibi yıldızların olduğu bu suç, aksiyon filmidir. Bol aksiyonlu, eğlenceli, tekrar tekrar izlenebilecek, müzikleri ile bir anlık dahi olsa size nefes aldırmayan bu filmi siz değerli bakiniz.com okurlarına gönül rahatlığı ile öneriyoruz.

Toplamda 21 film önerdiğimiz 2019 yılının en iyi filmleri listesine veda ederken, sizin görüş ve listelerinizi yorumlarda sabırsızlıkla bekliyoruz. Keyifli seyirler dileriz.

Yorum Gönderin