Carnage: Beden ve Dil İkilemi Olarak İletişim

Beden ve dilin birbirinden ayrı kavramlar olarak değerlendirildiği bu çağda hepimiz bedenin geçmişinin dilden daha eski olduğunun bilincindeyiz. Bunun dışında farkında olduğumuz bir diğer noktaysa bedenin doğayla dilinse kültürle ilişkilendirilmesi. Bu sebeple kültür ve onunla ilişkilendirilen uygarlığın bu kadar altının çizildiği ve önemsendiği bir çağda şüphesiz ki dil bedene üstün bir yere yerleştiriliyor. Oysa dilin… Okumaya devam et Carnage: Beden ve Dil İkilemi Olarak İletişim

Yayım tarihi
izlenim olarak sınıflandırılmış ile etiketlenmiş

Mitlerin Köklerinde: Immortals (Ölümsüzler)

Batı kültürünün sırtını bu denli güçlü bir şekilde Yunan Mitolojisine dayamasının gerekçesi Batı’nın köken kavramıyla ilgili derin takıntılarında yatmaktadır. Batı kültürünün belki de en önemsediği öğelerden biri olan köken sürekli olarak anımsanması ve üzerine gidilmesi gereken bir kavramdır. Batı kültürünün kökeni önemsemesindeki en önemli amaç süreçleri izlenebilir kılmasıdır. Mitolojinin kökensel olarak Batı toplumlarında bunca anımsanması… Okumaya devam et Mitlerin Köklerinde: Immortals (Ölümsüzler)

Fish Tank: Hapsolmanın Farkındalığı

“Hepimiz ipten ipe sıçramaya çalışan akrobatlarız şu hayatımızda. Yegâne amacı tutunmak olan akrobatlar. Durmadan tutunan ve düşmekten ölesiye korkan akrobatlar. Kimimizin ipleri kolayca atlanılabilen türden; kimimizinkiyse tam tersine cidden yetenek gerektiren bir türden üretilmiş. Oysa hepimiz birbirimizin iplerini aynıymışçasına ele alma çabasındayız. Zira hiçbirimiz dünyada eşit olmadığımız gerçeğini kabullenebilecek kadar farkındalık sergilemekten yana değil. Zorlukları… Okumaya devam et Fish Tank: Hapsolmanın Farkındalığı

İstan-COOL: Bir Festivalin Anımsattıkları

Cool [kool]: serin, soğuk; soğukkanlı; klas, harika; küstah; abartısız, tamı tamına, uygun Yukardaki kelimeler ingilizcedeki “cool” kelimesinin sözlükteki türkçe (sıfat) karşılıkları. Aslında hangisinin türkçe hangisinin ingilizce olduğu da tartışmalı bir mesele türkçe gibi sentezlerle yeniden yaratılmış bir dilde. Mevzuyu dağıtmayayım nihayetinde. Bu kelime açılımıyla mevzuya girme sebebim cool’u nasıl ele aldığımızla alakalı esasında. Cool ilk… Okumaya devam et İstan-COOL: Bir Festivalin Anımsattıkları

İFF Günlükleri 2011: 8-11 Nisan

Miral: Büyümek ve “Büyümek”le Büyüyen Kaos Julianne Schnabel’e bir insanın hayran kalabilmesi için Kelebek ve Dalgıç’ı seyretmesi yeterlidir. Hatta bu filmi seyrettiğinizde; Schnabel’in “Sınırlar nerede başlar? Nerede biter?” gibi sorunlarla ilgilendiğini de görebilmeniz mümkündür. Hareketsiz bir bedene hapsolmuş bir yazarın, hareketli bir ruhla yapabileceklerini estetize edilmiş bir sinema diliyle ele alır yönetmen duygu sömürüsüne kaçmaksızın.… Okumaya devam et İFF Günlükleri 2011: 8-11 Nisan

İFF 2011 Günlükleri: 6-7 Nisan

6 Nisan 2011 Bugün seyredeceğim tek bir film vardı: Ozon’un Potiche’i. Ozon, Fransız sinemasında güncel olanlar arasında en sevdiğim yönetmenlerden biridir. Bu sebeple filmlerini izlemeden önce içim olumlu bir enerjiyle dolar. Karşıma iyi bir film çıkacağı duygusu sarıp sarmalar beni. Potiche’i izlemeden önce de tam böyle bir duyguyla sarılmıştım. Salonda büyük bir heyecanla filmin başlamasını… Okumaya devam et İFF 2011 Günlükleri: 6-7 Nisan

İFF 2011 Günlükleri: 4-5 Nisan

4 Nisan 2011 Festivalde bugün tek bir film görecektim: Muhbir. Rachel Weisz’ın başrolünde oynadığı filmin Holywood sınırlarını içine kıstırılmış bir film olması oldukça muhtemeldi. Ama yine de Weisz’ın son dönemlerde oynamış olduğu Arka Bahçe (Constant Gardener) gibi muhalif bir filmi düşünürsek, film konusundaki umutlarım görece artmıştı. Yine de filmi seyredene değin hiçbir şeyden net olarak… Okumaya devam et İFF 2011 Günlükleri: 4-5 Nisan

Lincoln Lawyer: Modern Bir Anti-Kahraman

Vicdan: Sinemanın göstermeyi en sevdiği mevzulardan biri. Talihsizliğe bak ki bunu göstermesi edebiyattan daha zor birçok açıdan. Edebiyattaki uzun uzadıya tasvirler, içsel deneyim betimlemeleri vs. öğeler vicdan kavramını görülebilir ve göz önüne çıkarılabilir hale getirmek açısından pek daha müsait. Oysa bunu sinemanın yapabilirliği oyuncunun deneyimi üzerinden kurulduğu için görece daha tehlikeli ve daha seçici. Yine… Okumaya devam et Lincoln Lawyer: Modern Bir Anti-Kahraman

Bakınız 2010 Yıllığı: Ali Yaşar Tuzcu

2010 senesi birçok açıdan 2009’a göre daha iyi filmlere şahit oldu. Bunu yakın zamanda gerçekleşecek olan ödül törenleri de gösterecektir. Kıyasıya gerçekleşecek olan film muharebeleri sonucunda her ne kadar yine çoğunluğun ilgi alanına girecek olan filmler ödüllendirilecek olsa da biz en azından kendi adımıza kendi sevdiğimiz filmleri dile getirerek onları ödüllendirebiliriz kendi çapımızda. 15- Sosyal… Okumaya devam et Bakınız 2010 Yıllığı: Ali Yaşar Tuzcu

Yayım tarihi
seçki olarak sınıflandırılmış

Harry Potter: Çocuktan Modern Kahramana

“…Harry Potter tam bir fenomen. Harry Potter modern bir inanma biçimi. Harry Potter bütün peri masallarının başarılı bir şekilde tek bir kotada kotarılmasının muhteşem sonucu…” Harry Potter serisini okumak isterseniz karşınıza çıkacak yorumlardan birkaçı bunlar sadece. Ne çok övgü ne çok olumlu tepkiye maruz kalmış bir kitap serisi. Yedi kitaptan oluşuyor ve seri ilerledikçe hayran… Okumaya devam et Harry Potter: Çocuktan Modern Kahramana

Yayım tarihi
seçki olarak sınıflandırılmış ile etiketlenmiş

Hollywood’da Değil de “Başka Bir Yerde”

“Zengin ve başıboş bir adam; popüler, hedonist. Ortada olmayan çocuğunun ortaya çıkmasıyla mahvolan ya da yeniden keşfedilen hayatı.” Tanıdık olmadığını kimse söyleyemez bunun çünkü ortada olan şey gerçekten de çok iyi bildiğimiz bir öykü: Hollywood öyküsü. (Tabi Hollywood filmi hiç izlemediğini söyleyenler varsa lafım meclisten dışarı.) Bu öykünün en meşhur örneklerinden biri de Weitz kardeşlerin… Okumaya devam et Hollywood’da Değil de “Başka Bir Yerde”

Seks Yalanları: Gizli Zevkler ve Soderbergh

Soderbergh tam bir dahi! Evet, bu kadar net bir cümleyle başlıyorum yazıma çünkü sinemasını en sevdiğim ve en ayrıksı bulduğum yönetmenlerden birisi kendisi. Dahi olduğu konusunda birçok kanıt bulabilmek mümkün; hatta birçok eleştirmenin bu konuda hemfikir olabileceği noktalar mevcut. O da her yönetmen gibi kendi öyküsünü belirliyor ve bu öykü üzerinden filminin senaryosunu ve kurgusunu… Okumaya devam et Seks Yalanları: Gizli Zevkler ve Soderbergh

Festival Kalıntıları: Sona doğru

Festivalde ilk günler için bakınız. Festivalde ısınma turları için bakınız. 12 nisan 2010 | Pazartesi “Aslında festivalin en sevdiğim yanlarından biri de sürpriz filmleridir”gibi klişe bir ifade kullanmak istemezdim ama maalesef klişelerle dolu bir evrende yaşadığımız gerçeği her saniye kafamızda. Festivalde en çok beklediğim filmlerden biri de Berlinale’de gösterilen Howl isimli filmdi. Howl’u merak etmemdeki… Okumaya devam et Festival Kalıntıları: Sona doğru

Festival Kalıntıları: Festivalde Isınma Turları

8 nisan 2010 | Perşembe Bir günlük aralıktan sonra festivale bütün hızımla devam etmek arzusundaydım. İzlediğim ilk filmler diğer filmler hakkında ne umutsuzluğa kapılmama ne de umut dolmama neden oluyordu. Bu da bende belirsiz bir heyecan yaratıyordu ister istemez. Bugün gitmiş olduğum film Getirin Kellesini (Perrier’s Bounty) isimli bir ingiliz gangster komedisiydi. Filme bilet alma… Okumaya devam et Festival Kalıntıları: Festivalde Isınma Turları

Festival Kalıntıları: İlk günler

İstanbul’da yaşayan her sinemasever gibi ben de festival programını sabırsızlıkla beklemekteydim. Neler olacaktı? Nasıl filmler gelecekti? Ne etkinlikler yapılacaktı? Bu minvalde bir sürü soru kafamda dönüyordu. Sonunda karşıma program çıkınca, isimler pek tatmin etmemişti beni fakat konular, yönetmenler vs. incelenince festivalin iyi olabileceği hissi canlandı içimde. Şimdi sıra filmleri seçmekteydi. İstanbul Film Festivali film izlemekten… Okumaya devam et Festival Kalıntıları: İlk günler