Adjustment Bureau: Başlangıcın Başlangıcı

Geleceğimiz önceden kararlaştırılmış mı? Bütün seçimlerimiz belli bir plana göre mi belirleniyor? Yoksa kaderimiz bizim elimizde değil mi? George Nolfi’nin yönettiği Kader Ajanları (The Adjustment Bureau) tüm bu sorulara cevap vermeye hevesli bir film olarak karşımıza çıkıyor. Filme geçmeden yazardan bahsedelim, Orijinal hikaye, bilimkurgu üstadı Phillip K.Dick’e ait. Dick’in öykülerini çok seven Hollywood, A Scanner… Okumaya devam et Adjustment Bureau: Başlangıcın Başlangıcı

L’Arbre: Yaşam, Ölüm, Devam Etmek

Julie Bertuccelli’nin Cannes Film Festivali’nin kapanış gecesinde ayakta alkışlanan yeni filmi “Ağaç”ı duymuş, hakkında da pek çok yazı okumuştum. “Bu film gelene kadar sene biter, gene kopyasının peşine düşerim” düşüncesinin esiri olmuşken meğer film, vizyona 21 Ocak’ta girmiş-bitmiş bile. Bu ön yargımı “Muhtemelen gösterimde az kalmıştır, bu sebeple gözümden kaçmıştır” savıyla haklılaştırdıktan sonra hızlısından filmi… Okumaya devam et L’Arbre: Yaşam, Ölüm, Devam Etmek

İncir Reçeli: Kıvam Tutmamış

Sevgililer gününe “nişanlanan” aşk filmi bolluğu arasında ilk durağım Aytaç Ağırlar’ın ilk filmi İncir Reçel’i oldu. Konusu, oyuncuları ya da yönetmeni hakkında hiçbir şey bilmeden gittiğim film, benim için tam bir muammaydı. (Ta ki başlayana kadar) Filmin esas hikayesi -herkesin özenle sakladığı- bir “sırra” dayanıyor. İzleyici tarafından kısa sürede keşfedilse de vizyona yeni girdiği için… Okumaya devam et İncir Reçeli: Kıvam Tutmamış

Black Swan: Bir Balerin İçin Ağıt

Darren Aronofsky, Requiem For A Dream’den (Bir Rüya İçin Ağıt) sonra, ‘daha depresif’ bir film yapamaz diye düşünürken, kendisi bu hipotezime yeni filmi Black Swan ile cevap verdi. Koşullara göre değişen insan psikolojisi üzerine tez yazma aşamasına gelen yönetmen, filminde Kuğu Gölü Bale’sinde sergileyeceği performans uğruna benliğini yitirme sürecine giren baş balerin Nina’nın hikayesini anlatıyor.… Okumaya devam et Black Swan: Bir Balerin İçin Ağıt

Love And Other Drugs: İlaçlı Aşk

Kadınları elmastan soğutan yönetmen (Blood Diamond) Edward Zwick’in eline düşmüş son uyarlama, Jamie Reidy’nin “Hard Sell: The Evolution of a Viagra Salesman” kitabından uyarlanan “Aşk Sarhoşu” filmi… Yönetmen, Viagra mümessili Jamie Randall’ın mesleğindeki yükselişini merkeze aldığı filminde, ilacın keşfiyle değişen kadın erkek ilişkisini komik bir üslupla anlatıp, çaktırmadan 90’lardaki ilaç piyasasının da durumunu vurgulamaya çalışıyor.… Okumaya devam et Love And Other Drugs: İlaçlı Aşk

Prensesin Uykusu: Tadı Tuzu Yerinde!

“Simge sen de bir filmi beğen artık!” sık aldığım bir eleştiridir. Tamam! İşte beğendim bir film buldum, buyrunuz: Çağan Irmak,(özellikle Issız Adam filmiyle yakaladığı gişe başarısının ardından) son yıllarda hakkında en çok konuşulan, bazı çevrelerce ağır eleştirilmesine rağmen seçtiği konular ve üslubuyla genel izleyiciyi yakalamayı başaran –bence de belli bir kaliteyi tutturan- bir yönetmen. Son… Okumaya devam et Prensesin Uykusu: Tadı Tuzu Yerinde!

Av Mevsimi: Aralıktan Görmek

Yavuz Turgul filmi deyince iki şeyden emin olabilirsiniz: 1-Muhtemelen filmde Şener Şen vardır. (Sanırım Fahriye Abla dışında tüm Y.Turgul filmlerinde var) 2-Filmin senaryosu ve diyalogları sağlamdır. Özellikle son yıllarda (CSI dizilerinin yayılımıyla) Türkiye’de de polisiye dizilere ve filmlere doğru belirli bir ilgi ortaya çıkmaya başladı. Beyza’nın Kadınları, Ejder Kapanı ve nispeten bana daha çok hitap… Okumaya devam et Av Mevsimi: Aralıktan Görmek

New York’ta Beş Minare: Ayakta Ayıpladık

Film hakkında yazmaya başlamadan Mahsun Kırmızıgül’ün yönetmen olmasıyla ilgili bir herhangi önyargımın olmadığını belirtmek isterim. Hatta en favori yönetmenlerimi düşündüğümde, çoğunun sinema alt yapısı olmaması beni her zaman şaşırtmıştır. Bir yerde bu durumun yönetmeni özgürleştirdiğini ve yeni bir şeyler denemeye yönelttiğini düşünüyorum. Bu fikrim Mahsun Kırmızıgül’ü de kapsamakta. Kendisi, esasen türkücü olduğundan bazı kesimler tarafından… Okumaya devam et New York’ta Beş Minare: Ayakta Ayıpladık

Unstoppable: Durmadan Aksiyon

Aksiyon denince akla gelen iki üç isimden biri olan Tony Scott’un yeni filmi Durdurulamaz, iki saat boyunca hız kesmeden devam eden bir “tırnak yeme filmi”. Marifeti fazla dallanıp budaklanmadan direkt konuya odaklanan heyecanlı bir aksiyon olması diyebiliriz. İlk başta verilen “Gerçek bir hikayeden alınmıştır” bilgisi izleyiciyi, filmin sahiciliğine önceden inandırdığı için fazladan da gerilebiliyorsunuz… Tony… Okumaya devam et Unstoppable: Durmadan Aksiyon

L’Illusionniste: Tati’nin Sihri!

Sylvain Chomet’yi, 2004 senesinde izlediğim muhteşem animasyon “Belleville’de Randevu” (The Triplets of Belleville) ile keşfetmiştim. Chomet, bu animasyon filmiyle, 2004 Akademi Ödülleri’nde iki dalda aday olmuştu. Ne var ki o sene, En İyi Animasyon Oscar’ı, CGI teknolojilerinin el çizimlerine oranla ne kadar ileri gidebileceğine işaret eden furyanın ilk ayağı, Kayıp Balık Nemo’ya gitmişti. Belleville’de Randevu,… Okumaya devam et L’Illusionniste: Tati’nin Sihri!

Des Hommes et des Dieux: Tanrı Nerede?

1995’de yönetmenliğini ve başrolünü üstlendiği filmi, “Don’t Forget You’re Going to Die” ile Cannes’de Jüri özel ödülü alan Xavier Beauvois, 2010 yılında yine aynı festivalde “İnsanlar ve Tanrılar” ile Ekümenlik Ödülü’nün yanısıra Tim Burton’un başkanlığındaki jüri tarafından Grand Prix ile onurlandırıldı. Bu çarpıcı filmin hikayesi, 1996’da Kuzey Afrika’da dağların zirvesine kurulmuş bir manastırın çevresinde geçiyor.… Okumaya devam et Des Hommes et des Dieux: Tanrı Nerede?

Sammy’nin Maceraları: 3D Kaplumbağalar…

Geçtiğimiz Çarşamba, işimle ilgili teknik bir aksaklıktan dolayı sabah 5’e kadar bilgisayar başındaydım. Hani yapmaya çalıştığınız şeyle ilgili uğraşırken yorgunluk hissetmezsiniz ama -tam işiniz bittiğinde- aniden bitap düşersiniz ya, benim de aynı bu şekilde oldu… Ertesi gün Sammy’nin Maceraları 3D Animasyon/ filminin basın gösterimine gitmek için bir kuvvet kalktım yataktan, zaten animasyonlara bayılırım, bir de… Okumaya devam et Sammy’nin Maceraları: 3D Kaplumbağalar…

Yayım tarihi
izlenim olarak sınıflandırılmış

Somewhere: Over The Rainbow?!?

Francis Ford Coppola’nın kızı Sofia Coppola’nın üçüncü filmi Somewhere (Başka bir Yerde), Eylül ayında Venedik Film Festivali’nde büyük ödül Altın Aslan’ı kazanmış bir film. Bayan Coppola’nın (kendisi de ünlü bir babanın kızı olduğundan) çocukluk anılarından esinlendiği filmin başrolünde Blade’in kötü vampiri Stephen Dorff yer alıyor. Dorff, çılgın ama amaçsız bir hayat yaşayan Hollywood yıldızı Johnny… Okumaya devam et Somewhere: Over The Rainbow?!?

Machete: Dikkat, Herkes Sevemeyebilir…

Machete, filmini görmek bana memleketim İzmir’de kısmet oldu. Hem filmi sevdim hem de sinemaya dört kişi gitmenin zevkine vardım (bana pek az denk gelmekle birlikte, filmlere kalabalık -en azından biriyle- gitmeyi çok severim, hem eğlenceli olur hem de film bittikten sonra üzerine konuşacak biri çıkar) Bizim kaf kaf ekibimizde de durum böyle oldu, grupta benim… Okumaya devam et Machete: Dikkat, Herkes Sevemeyebilir…

Her “Başlangıç”ta Yeni Bir Anlam Vardır

Seyretmeyen kalmamıştır muhtemelen diyerek şu Inception olayına bir girelim artık… Geç bile kaldık! Bu sene seyrettiğim en güzel filmin yönetmeni Nolan, 2008’de, Batman serisinin son perdesi Kara Şovalye ile epey ezber bozmuş, mekan ve karakter kurgusuyla neler yapabileceğine işaret etmişti. Türkçe’ye tam tercüme ile “Başlangıç” olarak olarak çevrilen Inception, konu ve aksiyon olarak oldukça hızlı,… Okumaya devam et Her “Başlangıç”ta Yeni Bir Anlam Vardır

The Last Airbender: Shyamalan Bükmüş!

Bir arkadaşımın evinde televizyon kanallarını değiştirirken, ev sahibesinin, elimdeki uzaktan kumandanın üzerine atlaması ve “Bu benim takip ettiğim bir çizgi film, kaçıramam” diyerek beni unutup, izlemeye başladığı bir çocuk dizisiydi Avatar. Benim 2007’nin sonlarında bu şekilde tanışıp, “Bakayım ne menem bir şeymiş” diyerek takibe aldığım dizi, gerek çizgileri, gerek kurgusu, gerekse hikayesi ile zaten -animasyon… Okumaya devam et The Last Airbender: Shyamalan Bükmüş!

Notlar: Sorcerer’s Apprentice/ Sihirbazın Çırağı

Bu film için kısaca şöyle diyebiliriz, Jerry Bruckheimer: Sen dizi yapmaya devam et! Nicolas Cage: Put him in a Cage!! Hikaye, 2000 senesinde Dave 10 yaşındayken başlıyor. Okul ile gezideyken hoşlandığı kızın notu uçuveriyor ve tesadüfen onu, Balthazar’ın işlettiği (Nicolas Cage), Manhattan antika dükkanı’na götürüyor. Dave, Balthazar’ın Merlin’in çırağını bulma ümidiyle kendisine verdiği yüzüğü taktığında,… Okumaya devam et Notlar: Sorcerer’s Apprentice/ Sihirbazın Çırağı

Notlar: The Back-Up Plan/B Planı

Babasıyla ilişkili arazlar nedeniyle, yıllarca istikrarlı bir ilişki tutturamayan Zoe, (Jennifer Lopez) sonunda doğru kişiyi aramaktan vazgeçer ve son fırsat kaçmadan anne olmaya karar verir. Havalara uçarak gittiği doktor randevusundan dönüşte ise hayatının erkeği olma ihtimali yüksek olan pek sevimli Stan ile tanışır. Zoe, peynir üreten bir çiftliği olan Stan’e çabucak aşık olur ve ondan… Okumaya devam et Notlar: The Back-Up Plan/B Planı

Süreyya’yı Taşlamak: Senaryonun Recmi

Süreyya’yı Taşlamak, İran’ın küçük bir köyünde masum bir kadının zina yaptığı gerekçesi ile, recm ediliş hikayesini anlatan bir film. Yönetmen Cyrus Nowrasteh’in İran kökenli olması, doğma büyüme Amerikalı olmasının önüne geçememiş gibi. Film, 1986 yılında İran asıllı Fransız gazeteci Freidonue Sahebjam’ın Kupayeh köyünden geçerken yolda arabasının bozulması ile başlıyor. Zorunlu olarak uğradığı bu köyde, gazeteci… Okumaya devam et Süreyya’yı Taşlamak: Senaryonun Recmi

Ondine: Masallara İnanmaya Başlayın

Hikayeye göre; “Eşlerinden biri de deniz kızı (Amphitrite) olan deniz tanrısı Poseidon’un kızı Ondine, bir savaşçıya (Hans) aşık olur. Ondine aşkı uğruna tanrısal güçlerinden, “ölümsüzlükten” vazgeçer ve bu şövalye ile evlenir. Ancak bir süre sonra Hans deniz kızından sıkılır ve başka bir kadınla onu aldatır. Uğruna pek çok şeyi göze alan kızının aldatılmasına kızan Poseidon,… Okumaya devam et Ondine: Masallara İnanmaya Başlayın