Beginners: Mutsuzluğun Kısa Tarihi

40’lı yaşlarını yaşayan Oliver’ın babası Hal, kendi tercihlerini 75’inden sonra yaşamaya karar vermiş ve bahsedilen yaşta aslında bir eşcinsel olduğunu duyurmuştur etrafına. Hal’ın tek amacı, o güne kadar hep görmezden geldiği, bir yaşama alışkanlığı ya da kanıksamışlığıyla hep es geçtiği ve toplum tarafından hoş görülmediği için bastırmak zorunda kaldığı yönlerini gönlünce yaşayabilmektir. Ama ne yazık ki kendi hayatını yaşama adına aldığı bu karardan hemen sonra kanser olduğunu öğrenmiş; yaşamak istediklerini hastalığının kendisine izin verdiği kadarıyla yarım yamalak gerçekleştirebilmiştir.

Oliver, babasının yaşadığı son günlerinde onun bu geç kaldığı hayatı yaşama çabasına tanık olmuş, hastalığı boyunca ona destek olmaya çalışmış, babasının hayata gecikmişliğine çaresizce tanıklık etmiştir. Babasını kaybettikten sonra bir bunalıma giren Oliver çalıştığı reklam ajansında bir grafik tasarımına başlar. Tasarımın adı Mutsuzluğun Tarihi’dir. Bir süre anlamsız, değersiz, amaçsız bir şekilde ortalıkta dolaşır. Katıldığı bir partide Anna adında bir kadınla tanışır. Anna ile bir ilişkiye başlayan Oliver her ne kadar yaşadığı acıyı bir kadına duyduğu sevgiyle gidermeye çalışır. Anna dünya üzerinde 16 yaşından beri başıboş, amaçsızca dolaşan bir oyuncudur. İnsanlara bağlanma korkusu olan Anna her ne kadar Oliver’a âşık olsa da aralarında yaşanan bu yakınlaşmadan ürkmeye başlamıştır ve kendisini Oliver’dan uzak tutmaya gayret etmektedir.

Beginners zamanımız insanının yalnızlığı ve bu yalnızlığın ortaya çıkardığı insanlık halleri üzerine kelamlar etme niyetinde olan bir film. Onu benim için beğenilir kılan yanı ise bu konu üzerine bir hikaye anlatırken takındığı naif tavır. Yaşadığı aşkın gelgitleriyle hala çok taze olan babasının kaybı arasında bocalayan Oliver kendisinden hareketle kuşağının ve daha önceki kuşakların tercihleri, hayata olan bakışları, bu tercihleri yaşayış biçimleri, her iki kuşağın da toplumsal değerleri arasındaki farkları, kendisi olmaya çalışan insanların hayal kırıkları gibi mevzular üzerine de düşünüyor. Ama tüm bu düşünüşlerle birlikte insanın eninde sonunda hep bir mutsuzluk durumu içinde olmasının nedenlerini açıklayan kesin bir cevaba ulaşmıyor. Ulaşmıyor, çünkü Beginners seyircisine vereceği sihirli bir cevapla herkesin zihnini kutsal ışıkla aydınlatırmışçasına konuya bir açıklık getirmek gibi kaygıya sahip değil. Filmin, yazının başında bahsettiğim naif yanı da tam bu açıklama kaygısından azade olma durumuyla alakalı.

Beginners, bu zamanın insanının mutsuzluğu üzerine büyük sözler edip derin, karanlık ve karmaşık anlamlarla aktarmaya çalışmıyor meselesini. Bunun yerine hayatı hayat yapan ayrıntılara değiniyor. Bize mutsuz insanlar kadar onları bu mutsuzlukları hangi ayrıntılarla da yaşadığını gösteriyor. Oturma odaları, mutfaklar, yatak odaları, pencereler, kapılar, masalar, arabalar, kitaplar, resimler, fotoğraflar, bir cenaze töreni için yapılması gereken işlemler, bu işlemler için gerekli olan maliyet, güneş, gökyüzü, yıldızlar, savaşlar ve buna benzer bir sürü şey… İşte filmde bu ayrıntılarla gösterilen mutsuz insanlar bu ayrıntılar sayesinde seyirci için çok daha tanıdık, bildik ve anlaşılıyor oluveriyorlar. Filmde hayatla ne yapacaklarına bir türlü karar verememiş bu insanların gündelik yaşamın ayrıntılarıyla birlikte verilmesi onları hem daha samimi hem daha anlaşılır hem de daha sahici kılıyor.

Mike Mills ilk filmi olan Thumbsucker’dan sonra Beginners’de hayata dair söylemini çok daha sağlam ve etkileyici bir sinema diliyle anlatmaya devam etmiş. Filmde Oliver’ın babası Hal karakterini canlandıran Chiristopher Plummer ise bu rolüyle yılın Altın Küre ödülleri için en iyi yardımcı erkek oyuncu adayları arasına girdi. Beginners bu yılın kendi halinde, sade, ama bir o kadar da dikkat çeken yapımları arasında ön sıralarda yer alıyor.

Yorum Gönderin