Frances Ha: Bir Anti-Karakter…

Bir filmin bileşenleri arasında, izleyicinin doğrudan kontak kurabileceği en önemli ögelerden birisi, filmdeki karakterlerdir.Günümüzdeki popülerliği nedeniyle izleyicisine fazlasıyla bağımlı olan sinema, bu bağımlılığından ötürü, karakter yaratmaya çok önem verir. Bazen karakterlerini, onları olgunlaştıran bir yolda yürütür; bazen de onların çözülüşünü sergiler vs. Her durumda da amaç, seyirciye etki etmektir. Sonuçta sinema tarihi, sanki aramızdan geçip gitmişler hissi duyduğumuz yüzlerce film karakteri ile dolar taşar… Kendisi gider sözü kalır hesabı, replikleri ağızdan ağıza dolaşır. Bağımsız sinemacı Noah Baumbach ise, tersi bir yol izleyerek senaryosunu da filmin başrol oyuncusu Greta Gerwig ile beraber yazdığı, 2012 yapımı Frances Ha’da, sinemada benzerlerine pek rastlayamacağımız bir şekilde anti karakter yaratma yoluna gidiyor. 2

New York’ta, can ciğer dostu Sophie ile birlikte yaşayan Frances, bir dans topluluğunun üyesidir. Sophie’nin, daha üst sınıflara ait bir semte başka bir arkadaşıyla taşınmasıyla beraber, zaten kiranın kendi payına düşenini dahi zar zor ödeyebilen Frances, sıkıntıya düşer. Üstüne de topluluktaki işine son verilmesinin de eklenmesi, Frances’i, bir adresten başka bir adrese, bir arkadaş grubundan başka bir arkadaş grubuna sürükler.

Filmin siyah beyaz olması, Frances’in dünyaya bakışındaki sadeliği gösterme ve renkli dünyanın baştan çıkarıcılığına, onun karşı koyuşunu yansıtma amacı güder. Öyle ki, Apple laptop’un, akıllı telefonların görünmeleri dahi siyah beyaz görüntünün yarattığı sade dünyanın havasını bozmaya yetmez.Bir yerde Frances, Sophie’ye ”o telefonu neden elinden bırakmıyorsun” diyerek, Sophie’nin bir organı gibi kullandığı telefona siyah beyaz görüntüyü bozan parazit muamelesi yapar.

1

Bir genç kıza göre yaşlı göründüğü söylenen yüzü ile, kendine özgü yürüyüşü ile (bir arkadaşı onu yürüyüşünden tanıdığını söyler) ve uyumsuz giyinişi ile, hırslı olmaması ile (dans ekibindeki işine son verildikten bir süre sonra boşalan önemli bir pozisyona geçme teklifine hemen atlamaması), yersiz yurtsuzluğu ile (sürekli arkadaş evi değiştirmesi), sıkı dostluğu ile (her ne olursa olsun Sophie’ye olan duygularının değişmemesi), parayı sadece kirayı ve temel ihtiyaçlarını karşılayabilmek için istemesiyle, bazen başta hayır dediği şeylere sonra hemencecik evet demesiyle, Paris’e gidip de Paris’i sallamadan aylak aylak dolaşması ile, neden biriyle beraber olmadığına dair yaptığı karışık ve akılda kalması çok zor olan repliğiyle vs. Frances Ha, alışık olduğumuz film karakterlerinden ayrı bir yerde duruyor. O, çevresine ne kadar uyum sağlarsa o kadar özne olacağını düşünen karakterlerin aksine kendince bir uyum yoluna giderek özne kalmayı tercih ediyor.

4

Sonlara doğru kendini tekrar ettiği için ciddi derecede sıkılmış olsam da, Frances Ha, sinema kalıplarının arasına sıkışmış karakterlerin aksine farklı bir deneyim sunuyor ve izlenilmeyi hak ediyor.

Yorum Gönderin