Boy Meets Girl: Rüyamda Yaşadığım Yerde

“Yalnızların en büyük sorunu, asla yalnız olamamaları…” Boy Meets Girl’den

Siyah beyaz tercihi çoğu zaman bir zaman ayracı olarak kullanılıyor sinemada… Geçmişi bugünden ayırmak, eski bir albüme baktığınızı size hatırlatmak için… Bazı filmlerde siyah beyaz seçimi aslında size gösterilen ve anlatılan hikayenin geçtiği dekorun ve zamanın dünyanın her yerinde ve zamanında yaşanabileceğini hatırlatmaya yarıyor. Leos Carax’ın Arıza Aşklar Üçlemesinin ilk filmi “Boy Meets Girl” renk seçimiyle hikayenin evrensel yanını bize dayatıyor.
2
Filmin 1984 yılında geçtiğini filmin kahramanı Alex’in kulaklığıyla sokaklarda gezmesinden ve tilt makinelerinden anlayabiliyoruz. Paris veya İstanbul, Alex veya Ali, kent yaşamı denen hızla akan nehrin içinde savrulmaya nefeslerimizi bonkörce harcamaya devam ediyoruz. Nehirde sürüklenen yaprakların tutunma öyküsü, savrulmamaya çalışma çabası, sevdiklerimizi yanımızda tutma gayreti, en azından birlikte sürüklenme arzusu filmin tüm hikayesine damgasını vuruyor.

Alex sevdiği için direniyor hayatının kronolojisini tutuyor çünkü nerede olduğunu ne yapmakta olduğunu bilmeye ihtiyacı var. Sevgilisini kaybettiğinde tepki olarak onu elinden alana saldırmayı tercih ediyor. Sonra yaşamak için başka bir neden buluyor kendine; Mireille… O da sevgilisinden ayrılmak üzere… Bunu anlatırken yüzlerden, detaylardan, kararmalardan, ekranda bozulmalardan yararlanıyor Carax… Yeni dalganın yeniden dirilişi gibi Boy Meets Girl, kameradan bakan göz, Jean Vigo’dan Godard ve Truffaut’a uzanan bir silsilenin devamı… Yaşamak denen tedirginlik hali, boşluklara ve anlamsızlığa dayanamamak filmden size geçen ana duygu… Başrol oyuncusu aynı zamanda arıza aşklar üçlemesinin diğer iki filminin de ana karakteri Alex’e hayat veren Denis Lavant, yüzüne gizlenmiş “anlamaya çalışan şaşkınlıkla” filmin söylemek istediklerini daha da derinleştirmesini sağlıyor.3

Filmde oğlan kıza rastlıyor tüm bildik hikayelerde olduğu gibi ama oğlan kıza; “Şimdilik aşk acısı çekiyorum. Bu acıdan mahrum kalmak istemiyorum.” diyor. Rastlamanın yeterli olmadığını hepimiz biliyoruz ayrıca yıllarca bir kitapçıda çarpışıp aşık olan çiftlerin hikayesine özenmişimdir ama hiç de filmlerdeki gibi değil hayat ey okur… Mevzubahis filmimiz bu anlamda bildiğiniz filmlerden değil o yüzden hazırlıklı olun…

Film kurgusu ve akışıyla sizi ya sarıp sarmalar ya da anlamsız bir ses ve görüntüler yığını olarak algılamanıza sebebiyet verebilir. İzleyicisinden çok şey isteyen filmlerden “Boy Meets Girl”, Carax sineması sizi zorlayan, kavramanızı güçleştiren çok özel bir dili yansıtıyor. “Alex gibi neredeyse acıtacak kadar kuru sevilen” bir dünyada anlamlandırabilmek bildik kodlara çevirip okumaya çalışmak google translate ile çeviri yaparak kavramaya benzer ki Carax sineması gerçekten “Arzu kolay elde edilmiyor, bugünlerde bulması çok zor. Çok fazla tutku var, ancak ufak tefek şeylerle harcanıyor.” diye düşünenler için…4

Film hakkında yazdıklarımdan daha fazlasına ihtiyaç duyanlar için Youtube’da filmin en önemli sahnelerinden biri olan David Bowie’nin When I Live My Dream adlı şarkısından oluşan bölümü izlemelerini tavsiye ediyorum. Sizin, filme göre olup olmadığınız hakkında küçük bir test sürüşü olabilir bu. Dünya artık şövalyelere göre değil pek…

Geçenlerde bir arkadaşım aynı ofiste aynı işi hala 55 yaşındayken de bana yaptıracaklarını tahayyül edemiyorum demişti. Bu tedirginlik duygusunu tanıyorsanız terkeden sevgilisi için hala dükkanlardan plaklar çalan Alex’i ve onun ısrarını da anlayabilirsiniz. Çok yaşlandığında babasının “Benim kafama sıkman gerekiyor” demesini de… Çünkü hepimiz “arzularımıza göre yargılanıyoruz” bu hayatta…

“Rüyamda yaşadığım yere seni de götüreceğim. Altın bir atın üzerinde gideceğiz. Bize hizmet eden insanlarla birlikte benim şatomda yaşayacağız. Mutluluk senin sesinde gizli. Senin için bir ejderha avlayacağım. Ya da kötü devleri cezalandıracağım. Rüyamda sana zarar verecek hiçbir şey bulamayacaksın. Yalnızca birbirimizi sonsuza kadar seveceğiz. Rüyamda yaşadığım yerde.”

Yorum Gönderin