Dhogs: Rahatsız Edilmenin Zevki

Sinemanın en güçlü yanlarından biri de yaşamadığımız deneyimleri önümüze sunmasıdır. Böylece farklı hayatların bakış açılarını yakalayabiliriz. Klasik anlatı dışına çıkan kimi filmler, yeni tatlar yaşamamız adına biçim olarak değişik görünümlere evrilebilirler. Dhogs filmi de bu tip filmlerin bir örneği denilebilir. Sinemada klasik bir hikaye kurgusu yerine oyunbaz hareketlerle seyircisini son ana kadar çaresiz bırakmaya çalışan filmlerden biri olarak karşımıza çıkıyor.

Farklılıkların Ahengi…

Üç parttan oluşan bölümlerde ilk bölümde yaşlı bir adam ve genç bir kadının bir barda tanışma hikayeleri ve sonrasında olanlar aktarılırken, ikinci bölümde iki sapık adamın gerçekleştirdiği eylemlere tanıklık ediyoruz. Üçüncü bölüm için ise tüm filmin toparlandığı kısım diyebiliriz.

İlk iki bölüm bakımından orijinal bir iş olarak ilerleyen film, toparlama bölümünde biraz tökezliyor. Gizemli olayları toparlamak adına izleyiciye kılavuzluk ederken, verilen mesajı fazlasıyla önplana çıkartıyor. Tabii ilk film olduğundan dolayı bunu anlayışla karşılamak gerekiyor. Üçüncü bölümde aydınlanan ilk iki bölümü anladığımızda seyirci olarak ufak çaplı bir hayalkırıklığına uğrasak da, farklı bir deneyimin içinde olmaktan memnuniyet duyuyoruz.

Tam Bir Mayınlı Bölge Filmi…

Yapı itibariyle Black Mirror’ın bir bölümünü andıran hikayesi ve türlü filmlerden aldığı referanslarıyla yönetmen Andreas Goteira’nın hayatı boyunca ilham aldığı ustalarına saygı gösterisinde bulunduğu apaçık ortada bir durum olarak farkediliyor. Filmin müziklerinin bilhassa yüksek tondan ve frekans olarak insanların duyu organlarını zorlayıcı bir müzik seçilmesi de, belli ki filmin rahatsız edicilik oranını yükselten mevzulardan biri oluyor.

Filmin çıkışsızlık hissini Twentynine Palms’a benzetebiliriz. Funny Games’ın ana karakterin sıkışmılığını doğru bir şekilde kullanmasıyla filmin gerilim düzeyi bilhayli artıyor. Filmde beliren çeşitli tuhaflıklarla beraber Dhogs bir anlamda izleyicilerin seyretmekle yetinmesi olgusu bir anlamda eleştiri noktasının odağı haline geliyor. Bazı mizansenleriyle Taxidermia’yı hatırlatan Dhogs, bilinen bir finalin gizem duygusuyla başarılı bir şekilde yansıtılmasına olanak veriyor.

Yeni Bir Yönetmenin İlanı…

Filmin final tercihinin tüm filmin tersine farklı yönde ilerlemesi, belki de yozlaşan bir toplumun düzelmesi için geleceğe güvenmemiz gerektiği mesajını veriyor. İnsanların yaşamadıkları olaylara karşı ihtiyaç hissetmeleri ve kendilerini farklı biri gibi hissetme çabaları, insanlığın karanlık yönünü görmemize vesile oluyor gibi gözüküyor. Böylece karşımıza insanlığın ayıpları çiğ bir şekilde sunuluyor. Rahatsız edici bir filme öykünüyor.

Sonuç olarak Dhogs kendince orijinal bir iş diyebiliriz. Stilize olarak sunulan görsel imgelerin sert bir mizaçta olmasıyla beraber filmin toplarlanma sürecinde anlattıkları heyecanın katlanmasını etkiliyor. Ancak filmin sert filmleri sevenler için ya da keşif yapmak isteyen seyirciler için bir nimet olduğunu belirtmek gerekiyor. Bu seneki festival filmlerinin geçmiş yıllara göre daha naif olması sebebiyle mayınlı bölgenin hakkını veren bir film olması sebebiyle takdiri hak ediyor.

Yorum Gönderin