El Secreto De Sus Ojos

Yaklaşmakta olduğumuz Şubat ayı, Arjantinli yönetmen Juan José Campanella’nın ödül yağmuruna tutulduğu (ya da önemli ödülleri kıl payı kaçırdığı) ay olarak kayıtlara geçebilir.

En İyi Yabancı Film Oscar’ı için 5 finalist film, 2 Şubat’ta açılanacak. Aslında “Neye göre, kime göre yabancı?” sorusunu sorup “İngilizce Konuşulmayan En İyi Film” diye adlandırsak çok daha mantıklı bir iş yapmış olacağımız (örneğin İspanyollar bu uygunsuz durumu fark etmişler ki bu ödülü yıllardır “la mejor película de habla no inglesa” diye adlandırıyorlar) bu ödül için, Campanella’nın son filmi ‘El Secreto de sus Ojos’ favoriler arasında…  Filmin, Un Prophète (Jacques Audiard, Fransa) ve Das Weisse Band (Michael Haneke, Almanya) ile çekişmesi bekleniyor.

Ayrıca 14 Şubat’ta Madrid’de yapılacak Goya Ödülleri töreninden de hem en iyi film (bu pek beklenmiyor) hem de en iyi yönetmen ödülünün yanı sıra birkaç ödülle daha çıkabilir ‘El Secreto de sus Ojos’… Buradaki rakipleri ise ‘’Celda 211 (Daniel Monzón)’, ‘Ágora (Alejandro Amenábar)’ ve ‘El Baile de la Victoria (Fernando Trueba)’…

Latin Amerika sinemasında çekim teknikleri, oyuncu kalitesi, vs. gibi konularda çıtanın ne kadar yükseldiğini göstermesi açısından önemli bir film olan ‘El Secreto de sus Ojos (Gözlerinin Gizemi – The Secret in Their Eyes)’, 1999 yılı ve 25 yıl öncesi arasında gidip gelen bir ‘suç’ ve ‘gerilim’ filmi… Yani meşhur ‘flashback’ formatında… Süresi 2 saati aşmasına rağmen Hitchcock filmleriyle yarışabilecek sürükleyiciliğiyle insanı sıkmadan, tek oturuşta izlenebiliyor.

Arjantin’de geçen yaz vizyona girdiğinde, 2 milyon kişi tarafından (ülke nüfusunun 40 milyon olduğunu düşünürsek çok ciddi bir rakam) izlendi ve ‘This Is It’ gelene kadar 3 ay zirvede kaldı.

Bir hukuk dairesinde federal ajan – kâtip arası bir görev yapan yapan Benjamín Esposito (Ricardo Darín) emekli olduktan sonra, 25 sene evvel tanık olduğu (ve aslında hayatının akışını tamamen değiştiren) bir tecavüz ve cinayet olayını kaleme almak üzere kolları sıvıyor. Ve o cinayetin ardından yaşanan dramatik soruşturma sürecine flashback’lerle konuk oluyoruz. Bu esnada, Arjantin’deki sınıf farkı kaynaklı sorunlar, adaletin ‘oynaklığı’ ve cuntanın gölgesindeki yaşamlardan da ipuçları ediniyoruz.

Ve ayrı bir parantez açmam gereken ‘stadyum sahnesi’… Fazla detay verip tadını kaçırmak istemem ama, aradıkları katil zanlısının mektuplarında Racing Club’a göndermeler yakalayan dedektiflerimiz şöyle düşünüyor: “Adam her şeyini değiştirebilir. Evini, ailesini, sevgilisini, dinini, hatta Tanrısını! Ama asla değiştiremeyeceği tek bir şey var: ‘Tutkusundan’ vazgeçemez!”

Bu düşünceyle Racing Club de Avellaneda – Huracán maçı için soluğu tribünde alan dedektiflerimiz, filmin en heyecanlı aksiyon sahnesin ortaya çıkmasını sağlıyorlar.

Darín yine oyunculuğun hakkını vererek, tüm uzun metrajlı filmlerinde kendisini tercih eden Campanella’nın yüzünü kara çıkarmamış. Bu film, ikilinin beraber çalıştığı dördüncü yapıt… Ayrıca filmde rol alan tüm oyuncuların ‘bakışlarıyla’ bir şeyler anlatabilmesi de dikkat çeken ve takdir edilmesi gereken bir not…

Bu kadar güzelliğin arasında filmin sırıtan belki de tek yönü ‘makyaj’… Ricardo Darin ve Soledad Villamil’in ‘yaşlandırıldıkları’ sahnelerde ne yazık ki yaşlandırıldıkları belli oluyor!

Son olarak, House M.D.’nin önceki sezonlarında birkaç kez yönetmen koltuğuna oturan Campanella’nın, yakın gelecekteki bir bölümde yine kamera arkasına geçmesini dilediğimizi belirteyim ve filmin DVD’si çıkarken üzerine Bakınız.com imzasıyla yazılabilecek (şakayla karışık) bir öneriyle bitireyim:

“El Secreto de sus Ojos… 2009’un en güzel gözlü filmi!”

Yorum Gönderin