Icarus: Sahtekarlar ve Günah Keçileri

Daedalus, Kral Minos tarafından bir labirente hapsedilir. Bu labirentten uçarak kaçabilmek için kendisi ve oğlu Icarus için balmumundan ve kuştüyünden kanatlar yapar. Uçmadan önce ise oğluna gökyüzüne fazla yükselmemesini, güneşe yaklaşmamasını öğütler. Hapiste geçen uzun süreden sonra bir anda özgürlüğüne kavuşan Icarus, gökyüzünün büyüsüne kapılır. Güneşin sıcağı kanatlarını eritir ve denize düşen Icarus boğulur.

Babasının nasihati dahi Icarus’u gökyüzünden uzaklaştıramadıysa hiçbir şey de insanoğlunu zaferden uzaklaştıramayacaktır. [1]Zafere ulaşmak için hırsına yenik düşen birey her yolu mübah olarak değerlendirir ve en kestirme yol ise dopingtir.

Doping sorununu merkezine alan belgesel, izleyiciyi iki farklı olay üzerinden doping kavramına yaklaştırıyor. Birinci bölümde amatör bir bisiklet yarışında yaşananlar anlatılırken ikinci bölümde belgesel, yakın tarihin en büyük doping skandalı olan Rusya Atletizm Federasyonu’nda yaşananları konu alıyor.

Amatör bisikletçi ve yapımcı Bryan Fogel’ın yarattığı ve başrolünde olduğu belgesel, Fogel’ın bisiklet sporu ve tarihi üzerine düşünceleri ve anılarıyla başlıyor. Greg LeMond’un görkemli zaferlerinden konu bir anda Lance Armstrong’a gelince karamsar bir atmosfer belgeseli sarsa da yapacak fazla bir şey yok. Bisiklet sporu ve doping hakkında konuşuyorsanız konu dönüp dolaşıp Armstrong’a gelecektir. Icarus öncesi televizyon dünyası da bunu kanıtlamakta[2]. Armstrong’a istediğiniz suçlamayı yöneltseniz de herkesin öncesinde sormak istediği tek bir soru bulunuyor: “Bütün dünyayı kandırmak, doping yapmak bu kadar kolay mı?”

UCLA Olimpiyat Laboratuvarı kurucusu ve yirmi beş yıl boyunca başındaki isim olan Don Catlin, Lance Armstrong’a elliye yakın test yapmasına rağmen sonuç her zaman negatifti. Buna rağmen Catlin’in emin olduğu bir nokta varsa o da o yıllarda bütün bisikletçilerin doping yaptığı. Catlin, doping karşı durmanın mümkün olduğu görüşünde: “Belirli bir bilgiye sahipseniz testleri her zaman atlatabilirsiniz.” 1999 – 2005 yıllarındaki yedi şampiyonluğu Armstrong’tan alındıktan sonra o yılların tamamen boş geçilmesi Catlin’in sözlerine önemli bir destek sağlıyor.

“Baştaki amacım atletleri test eden mevcut sistemin palavra olduğunu kanıtlamaktı.” Bryan Fogel’ın bu sözleri, belgeselin çıkış noktasını oluşturuyor. Bu amaç için tercih edilen amatör yarış için Fransa Alplerine gideceğiz.

  1. Bölüm: Haute Route

“Dünyanın en zor amatör bisiklet yarışı hakkında bir yazı okumuştum. Fransız Alplerinde yapılan yedi günlük bu yarışın adı Haute Route[3].”

Yedi günlük amatör bisiklet turu Haute Route, Tour de France’ın ikonik yokuşlarından oluşuyor. Mont Ventoux[4], Croix de Fer[5], Col St Martin[6] gibi yokuşları bünyesinde barındıran tur, amatör bisikletçiler için büyük bir deneyim[7].

Dopingsiz girdiği ilk yılında 440 ‘mazoşist’ (bu onun kendi sözleri) arasında 14. Olmayı başarır Fogel. Ardından Don Catlin ile doping programına başlamak için bağlantıya geçer. WADA (Dünya Anti-Doping Ajansı) onaylı laboratuvar bulmak gerektiğinde ise Catlin, projenin itibarını zedeleyeceğini belirterek ayrılır. Fogel’a ise Moskova Olimpiyat Laboratuvarı başkanı Gregory Rodchenkov’u tavsiye eder. Yapılan görüşmeler olumlu sonuç verir ve Fogel doping takviyelerine başlar.

Büyük boy şırıngalarla vücuda enjekte edilen testosteronlar, toplanan idrar numuneleri, vücuttaki şişlikler… Bryan Fogel’ın kendisini denek olarak kullandığı belgesel sayesinde dopingin vücuttaki ruhsal ve fiziksel etkisini yakından izleme imkanı tanırız. Sözgelimi merhametsizce eleştirdiğimiz doping kullanıcılarının iki kez yarıştığını öğreniriz: turlarda ve kendi iç dünyalarında.

Her şey yolunda giderken Alman TV kanalı ARD’de yayınlanan belgesel[8] ile Rusya’nın doping skandalı ortaya çıkmaya başlar. Doping testinden kurtulmanın kolaylığı üzerine bir belgesel çekmek isteyen Bryan Fogel, kendisini yavaş yavaş büyük bir doping skandalının içinde bulacaktır, şayet bu skandalın merkezindeki insan ona yardımcı olan Gregory Rodchenkov’dur.

Rodchenkov’un WADA tarafından soruşturma altına alınması[9] ile belgesel de farklı bir role bürünmeye başlar. Gregory Rodchenkov’un gençliğinde iyi bir atlet olduğunu öğreniriz. Ne kadar başarılı bir atlet olursa olsun Rusya’nın kirli doping tarihi sebebiyle öğrencilik yıllarında katıldığı yarışlar için annesi ona ilaçlar enjekte etmiştir. Rodchenkov’un daha öğrencilik yıllarından beri içinde olduğu şartlar, Moskova Üniversitesi kimya bölümü mezuniyeti sonrası ona dünyanın en prestijli laboratuvarlarından birisi olan Moskova Olimpiyat Laboratuvarı’nın kapılarını açar.

Haute Route’a dört günden daha kısa bir süre kalmıştır. Yarış temsilcileri “ansızın gelip doping yapabiliriz” tehdidinde bulunsalar da Bryan Fogel, kendi ağzından bu durumu yalanlar. Dünyanın en ünlü amatör bisiklet yarışının doping anlayışı bir yalandan ibarettir. Fogel oldukça iyi bir yarış çıkarsa da bisikletinde yaşadığı sorunlar onu liderlikten uzaklaştırır. Belgeselin en önemli sonuçlarından birisi de burada ortaya çıkar. Doping dahi size bir yere kadar yardımcı olur. Kendinizi ne kadar iyi hissederseniz hissedin, Scott A. Brandt’in sözleriyle, “En iyi gününüzde bile yenemeyeceğiniz adamlar vardır.”

Belgeselde Bryan Fogel, Rusya’ya vardığında gösterilen bu görseldeki otoyol aynı zamanda Andrei Tarkovsky’nin Solaris filminde kullanılmıştı.

Yarıştaki hayal kırıklığı sonrası Bryan Fogel, doping testleri için Rusya’ya gider. El altından yapılan testler, saklanan kameralar ile çizilen Rusya portresi ister istemez Andrey Zvyagintsev’in Leviathan filmini hatırlatır. Bryan Fogel, doping testlerinin atlatılabileceğini kanıtlamak istese de buna gerek kalmaz, çünkü ARD belgeselinin etkisi yavaş yavaş ortaya çıkacaktır. Spor basını tarihin en büyük doping skandallarından birisine şahit olur.

  1. Bölüm: Günah Keçisi

WADA liderliğinde bağımsız bir komisyon kurulur ve Rusya soruşturma altına alınır. Şimdiye kadar belgeselin karakterlerinden birisi olarak değil de belgeselin anlatıcısı olarak nitelendirebileceğim Bryan Fogel, artık bir karakterden öte hale gelir: bir kurban.

Devlet destekli doping ile suçlanan Rusya’da ilk açıklama RUSADA (Rusya Anti-Doping Ajansı) başkanı Nikita Kamaev’den gelir ve tahmin edilebileceği şekilde suçlamalar yalanlanır. Rusya Spor Bakanı Vitaly Mutko da sonraları yapacağı açıklamalarda bütün suçlamaları yalanlar. Tüm Rus yetkililerin dayanağı ise aynıdır: “Moskova dopingle mücadele laboratuvarı yakın zamanda dünyanın en iyisi olarak kabul edilmiştir.” Bu açıklamalarla gözler laboratuvar yetkililerine ve tabi ki başkan Gregory Rodchenkov’a yöneltilir. Vitaly Mutko’nun isteği doğrultusunda istifa eden Rodchenkov, Fogel’ın yanına döner. Devlet yetkililerinin tüm bu yalanlamaları ve laboratuvar yetkililerini işaret etmeleri Rodchenkov’u da günah keçisi konumuna getirir.

“Öncesinde, Sovyetler Birliği’nde 1984 kitabı kesinlikle yasaktı.”  Bir yol göstericiye ihtiyacı olan Rodchenkov için George Orwell’ın distopyası 1984, en büyük rehber haline gelecektir.

“Yeniden bütünlemen üç aşamadan oluşuyor.” Dedi O’Brien. “Öğrenme, anlama ve kabul etme.”

Bildikleri konusunda Bryan Fogel ile röportaj yapan Gregory Rodchenkov, Sovyetler Birliği’ne dayanan bu doping skandalı ile ilgili neredeyse tüm bilgilere sahiptir. Çin’in terk ettiği steroid programının etkileri ile 2008’de yaşanan değişim sonucu Rus spourcularının testlerinde birtakım sorunlar olduğu ortaya çıkar. Bu işin başındaysa Sergei Portugalov bulunmaktadır. Portugalov’la yaşadığı anlaşmazlıklar ve 2008’deki sorunlar ile Rodchenkov, düşman ilan edilir. Yaşadığı hayal kırıklığı onu başarısız bir intihar denemesine sürükler ve sonu akıl hastanesi olur. Vladimir Putin’in emri ile Rodchenkov akıl hastanesinden çıkartılır. Çünkü sırada 2014 Soçi Kış Olimpiyatları bulunmaktadır ve Rus takımının prestiji, Putin’in de halkı üzerindeki itibarı için son derece önemlidir.

Tüm bunlar anlatılırken öğrenilen bir son dakika haberi Rodchenkov’u derinden etkiler. RUSADA başkanı Nikita Kamaev, kalp krizi sonucu yaşamını yitirir. Ölümü, Rusya’nın doping krizinin ikinci ayında yaşanmıştır. Bu durum ölüm sebebinin kalp krizi olup olmadığını sorgulamaya yetecek bir gelişme. Şayet Mutkov’un bakan yardımcısı Yuri Nagornykh, KGB’ye hizmet ettiği geçmişi ile tanınmaktadır ve Rodchenkov’a göre bakan yardımcısı için birisinin ölüm fermanını vermek zorlanacağı bir şey değildir.

Gregory Rodchenkov, Yuri Nagornykh, Vitaly Mutko ve Vladimir Putin bu doping skandalının emir-komuta zinciridir. Zincirin en altındaki isim olan Rodchenkov’un açıklamaları Rusya’nın atletizm tarihine gölge düşürmek için yeterlidir. Bryan Fogel eşliğinde avukatlarla görüşen Rodchenkov daha sonra ise röportaj için The New York Times ile görüşür.

Rodchenkov’un yürüttüğü doping programı eşliğinde Rus sporcular Soçi’de büyük bir başarı gösterir (13’ü altın olmak üzere toplamda 33 madalya) ve bu başarıya paralel olarak halkın gözünde Vladimir Putin son derece önemli ve değerli bir lider konumuna yükselir. Putin’in bu doping programını uygulamaya koymaktaki isteği boşuna değildir. Gelen bu başarı ve onun karşı konulamaz yükselişi, kafasında Ukrayna saldırısını oldukça kolaylaştıracaktır. Rodchenkov bu durum karşısında suçluluk duyduğunu belirtir. Başarısız geçecek bir Soçi sonrası Ukrayna’ya savaş açmak Putin için bu kadar kolay olmazdı.

The New York Times’ta yayımlanan makale basında büyük yankı uyandırır. Ancak Rodchenkov’un bildiklerini medya ile paylaşması elbette Rusya için kötü gelişmelerin habercisidir ve makalenin yayımlanmasının ardından avukatı Rodchenkov ile konuşmayı reddeder. Vitaly Mutko, Rusya televizyonlarına çıkar. Doping iddialarını bir kez daha yalanlar ve konuyu saptırmak adına Gregory Rodchenkov’un akıl hastanesi geçmişinden bahseder.

Tüm bu bilgiler ışığında WADA, Uluslararası Olimpiyat Komitesi’ne Rusya’yı 2016 Rio Olimpiyatları’ndan men etmeyi tavsiye etse de Komite bu karara uymaz. Rodchenkov’un belirttiği gibi “Diğer herkes yalanı kabullenirse yalan, gerçek olarak tarihe geçer.”

Bryan Fogel’ın masumane bir soru doğrultusunda ortaya çıkardığı belgesel, asla unutulmayacak bir doping skandalı ile ilgili yaşananlara da ışık tutuyor. Gregory Rodchenkov’un her şeyini hiçe sayıp anlattıkları, yapımı, bir spor belgeseli olmaktan öteye taşıyıp modern dünyanın spor ve politika ilişkisine dair bir portre olarak ortaya koyuyor.

[1] Icarus metaforu, 1998 yılında Darren Aronofsky’nin ilk uzun metrajı Pi ile akıllarda yer etmişti

[2] “Cycling’s Greatest Fraud: Lance Armstrong”, “The Armstrong Lie”…

[3] https://www.hauteroute.org/ son yıllardan artan ilgi sebebiyle üç günlük tur biçiminde koşulduğu gibi birden fazla seçenek barındırmakta.

[4] Tour de France izleyicileri özellikle 2000 senesindeki Armstrong – Pantani mücadelesi ile hatırlayacaktır

[5] 2017 Tour de France, 17. Etapta Croix de Fer’den geçmişti

[6] Christopher Froome’un 2015 Tour de France’ta rakiplerine gözdağı verdiği yokuş

[7] 2013’te katılan bir bisikletçinin blogu

[8] Link

[9] Süreçle ilgili 2016 yılından bir The Guardian yazısı

Yorum Gönderin