Ingmar Bergman, yönetmenliğe çocukken karar verdiğini ve hala çocukluk yıllarıyla nasıl bağlantı kurabildiğini anlatmış…
“Yaşadığımız yerde birçok akraba vardı. Teyzelerimden biri her pazar bize gelir, hep birlikte yemek yerdik. Ve hep aynı soruyu sorardı: “Söyle küçük Ingmar, büyüyünce ne olacaksın?”
Her seferinde “Yönetmen” derdim. O da “Ne yönetmeni, tramvay mı yöneteceksin, otobüs mü?” diye dalga geçerdi.”
“Ama bu benim kararımdı. Niye bilmiyorum, çocukken çok utangaçtım. Aslında hala öyleyim, başka insanlarla ilişki kurmakta zorlanırım. Bu yüzden çok agresiftim ve mutsuzdum. Başka insanlarla bir araya gelmek için tiyatroyu kullandım. En başta oyunculara kahve ve bira taşıyarak başladım. Sonra bir oyun yönetme fırsatı buldum ve beni öldürüyorlardı. İlk prodüksiyonum felaketti. Ama başka insanlarla ilişki kurmaya ihtiyacım vardı. Onun için işe iyice sarıldım. Önce oyuncularla, sonra izleyiciyle ilişki kurmayı kurmayı öğrendim. Aslında bu işe başlarken tam olarak niye yönetmen olmak istediğimi bilmiyordum, bir ihtiyaçtan gelişti.”
“Çocukluğumla bağlantı kurduğumu hissediyorum. Sanırım sanatçıların çoğu bu bağı kurmuştur. Bazen geceleri, uyumakla uyumamak arasındaki o ince çizgide, bir kapıyı açıp çocukluğuma gidebiliyorum. O günlerin ışıklarını, kokularını, seslerini ve insanlarını hatırlayabiliyorum. Babaannemin yaşadığı sessiz sokağı, yetişkin dünyasının ani agresifliklerini, bilinmeyenin hissettirdiği korkuyu ve annem ile babam arasındaki gerilimi yeniden hissediyorum.”
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.