İşbu yazı Netflix veya herhangi bir dijital platformun avukatlığını üstlenmek için yazılmamıştır. Ancak özellikle algı sorunu yaşayan bazı kitlelerin devamlı aynı komplo teorileri üzerinden ürettiği argümanlar, sansürü teşvik eden bir düzeye geldiği için küçük bir hatırlatma yapma ihtiyacı doğmuştur. Boş ve anlamsız iddiaları sıralayıp, bir mantık süzgecinden geçirerek yanıt vermeye çalıştık.
Netflix, LGBTİ+ ve Farklı Düşünceleri Yaymak İçin Mi Kuruldu!?!
CIA’in ve ABD hükümetlerinin bizzat kullandığı, savaş zamanlarında propaganda filmleri için birlikte çalıştığı, seksist, ayrımcı alt metinlerle beyin yıkamaya çalıştığı kurumun adı Netflix değil Disney’dir. Disney’in kuralları ve yayın politikası da bellidir: Hedef kitle ailedir, amerikan/hristiyan mazbut ailelerin izleyebileceği filmler çeker. Beyaz amerikan hristiyan aileleri veya dünya üzerindeki diğer muhafazakar toplulukları rahatsız edecek içerikler, kapıdan içeri bile giremez…
ABD’nin büyük sinema zincirleri Disney ve benzeri şirketlerin yapımlarını gösterir. Amerikan ulusal TV kanalları, gece yarısına kadar Disney ve benzeri yaklaşımdaki yapımları yayınlar. Amerika’nın ve dünyanın en az yüzde 60’ı Disney ve muadilleriyle kontrol altında tutulur. Apple da aynı yolu izleyeceğini AppleTV+’ın daha açılışında duyurmuştu. Hedef kitlesi aile olan, daha az eğitimli ve tutucu kitleye ürün/hizmet satmak isteyen sponsorlar da milyar dolarları buraya akıtırlar.
Peki Netflix Neden Aynı Yoldan Gitmiyor?
Çok basit bir kapitalist yaklaşımla Disney ve muadillerinin hedef kitlesine girmeyen önemli sayıda insan olduğu için… LGBTİ+ kitleler büyük sinema salonlarında ve açık ulusal TV’lerde kendi hayatlarını anlatan, beğenilerine uygun bir içerik bulamıyorlar. Tüm dünyadan, farklı ülkelerden yapımlar izlemek isteyenler, bu ihtiyaçlarını ana akım medyadan ve sinema salonlarından karşılayamıyorlar. Festival izleyicileri yılın belirli zamanlarında farklı filmleri izleyebiliyor ama yılın tamamında böyle bir olanakları yok.
Netflix, özgürlükçü bir yapı olduğundan değil, gayet kapitalist hedeflerle, genel dağıtımda istediğini bulamayanlara yönelik içerik sunuyor. Gelirlerini Avengers izleyicisinden değil, Sex Education’ın, La Casa De Papel’in kitlesinden elde etmeyi seçiyor. Kısacası farklı içerikler bekleyen kitleler olduğunu, bu insanlara internetin de hızlanmasıyla evlerinde hizmet götürebileceğini keşfetmiş ve yatırımını buraya yapıyor. Netflix’in farklı bulduğunuz, kendinize uygun olmadığını düşündüğünüz içeriklerini, köşedeki X butonuna basarak kapatmanız gayet kolay. Ama farklı içerikler izlemek isteyenlere yasak koymaya hakkınız yok.
Netflix Kitleleri Etkilemiyor mu?
LGBTİ+ bireylerin, varoluşlarını, kimliklerini kabul etmek istemeyenler, insanların yaşamlarını hala “tercih” zannedenler, dizi izlemenin kitleleri etkilediğini zannediyor olabilir. Ama hiç kimse kendi kimliği ve varoluşu öyle değilse Netflix dizisi seyredip cinsel kimliğini belirlemez. LGBTİ+ yayınlar çok izleniyorsa, bu durum ülkenizde LGBTİ+ bireylerin sayısının sandığınızdan fazla olduğunu veya bu tip yayınlardan rahatsız olmayan kitlenin düşündüğünüzden çok olduğunu gösterir.
Eğer ülkenizde insanları ezmiyor, onların demokratik haklarını ellerinden almıyorsanız, kimse La Casa De Papel izleyip banka soygunu görünümlü devrim yapmaya karar vermez.
Bilimsel araştırmalarla da ortaya çıkıyor ki izleyerek alışılan ve özenilen tek şey şiddettir ve Kurtlar Vadisi dururken, ülkede kadına şiddeti normalleştirecek, cinayetleri körükleyecek yüzlerce yapım varken, Netflix’e sarmak beyinsizliktir.
Belirttiğimiz gibi Netflix kar amaçlı, kapitalizmin kurallarına göre yönetilen bir şirket. Ve aslında ülke insanımıza ters gelebileceğini düşündüğü birçok yapımı dağıtıma sokmadığı için otosansür uygulayan, yasakçı sayılabilecek bir şirket.
Yasaklamaya çalışan zihniyetin dayatmalarla varmaya çalıştığı hedefler ise ülkemiz insanını herhangi bir diziden çok daha fazla etkileyecek tehlike potansiyeli taşıyor.
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.