Bir film hakkında yazı yazmanın zulüm gibi geldiği dönemler var hayatta. Filmin algılanışında ciddi farklar yaratacak bir açı yakalayamadıktan sonra, filme bakıp “sevdim” ya da “sevmedim” anahtarlarıyla özetlenebilecek kelime zincirleri oluşturmak beyhude gözükebiliyor insana. İşbu durumda, Nightcrawler gibi filmlerle ilgili yazma motivasyonu kolay sağlanmıyor. موقع مراهنات كرة قدم Ama filmden çıktıktan sonra yaşadığım hayalkırıklığı ve bir de üstüne film hakkında onlarca övgü görmek işe yaradı diyebilirim.
Haktan Kaan’ın filme yazdığı güzellemeden (bakınız) sonra ben de bir kontra yapayım istedim.
Nightcrawler, çok sayıda hata içeren bir film. Tabii bir sanat eserini değerlendirirken hata kelimesini kullanmak bizi İstanbul Modern’in dışına atabilir; Lale Kartımızı elimizden düşürebilir ama hatanın tanımını birkaç dakikalığına: “aksinin yapılması halinde benim daha keyifle izleyeceğim şey” olarak değiştirirsek bu manevrayı da atlatıp yolumuza devam edebiliriz.
Nightcrawler filmindeki hataları birkaç başlık altında toplayabiliriz gibi:
1- Yönetmen Hataları:
Filmle ilgili hataların en büyüğü burada. Yazarlık kariyerinde önemli bir cv’ye sahip Dan Gilroy, ilk yönetmenlik denemesinde bana göre büyük hayalkırıklığı yaratıyor. لعبة جاك Film “kameranın nerede durması gerektiğini bilen” bir karakterle ilgili. İroniktir ki filmin yönetmeni kameranın nerede durması gerektiğine o kadar hakim değil. Film boyunca dramayı ıskalayan, dikkatimizi dağıtan ve enikonu bizi sıkan yığınla kadraj görüyoruz. Filmin en can alıcı sahnelerini Jake Gyllenhaal’ın hevesle görüntü çekerkenki görüntüleri oluşturuyor.
Filmin en büyük sorunu ise kimya. Gyllenhaal ile diğer karakterlerin hiçbiri arasında (en parlak olanı Riz Ahmed’le bile) kimya tutmuyor. Diyalogların ve uzun monologların hemen hiçbiri seyirciyi dünyası içine almıyor. Filmi izlerken, yönetmenin kafasında kesin böyleydi diye hayalimizde başka bir film oynatmaktan da bir süre sonra yoruluyor ve sıkılıyoruz.
2- Senaryo hataları:
Uzmanlığı senaryo olan birinin elinden çıkmış olmasına şaşırtan senaryo hataları da var filmde. Sadece iki odadan ibaret gibi duran televizyon, hayatı sadece bir odada yalnız başına oturmaktan ibaret gibi duran ana karakter, sadece Jake Gyllenhaal’ın kendileri hakkında söyledikleriyle karakterlerine dair ipuçları alabildiğimiz yan karakterler (burada da Riz Ahmed’I ayrı tutayım, hem Four Lions’tan sonra özlemiştik) filmin dünyasını daraltıyor da daraltıyor. Ana karakterin bir anda peydah olan habercilik motivasyonu hakkında bu kadar az şey bildikçe, adamı içine çeken muazzam bir çatışma da görmeyince, filmde olup biten şeylere karşı ilgi duymak, bir sonraki sahnede neler olacağını merak etmek zorlaşıyor.
3- Kurgu hataları:
Filmin yönetmenlik hatalarının büyük kısmını kurgu kaplıyor. Daha önce de dediğim gibi film boyunca 10 ayrı kilit sahnesinde “hevesle görüntü alan Jake Gyllenhaal görüntüsü” izlemek film için skandal. Bu sahnelerde seyirciden esas görüntü saklanıyor. Ama bu saklamanın bir esprisi olmadığını da film boyunca 3-4 ayrı sahnede vehmediyoruz. Film sanki kurgulanması için kanala verilen bir ham kaset gibi, editlenip 70 dakikaya indirilmeyi bekliyor. كيف تربح في البوكر Jake Gylleenhaal ağzından çıkan uzun monologlar, film bir roman uyarlamasıymış da yönetmen sevdiği pasajları kesmeye kıyamamış gibi duruyor. Temeli olmayan karaktere kat çıkamadığı gibi, filmin ara ara kafayı dışarı çıkartan temposunu tekrar havuza doğru bastırıyor.
4- Müzik hataları:
Filmin tempo sorunlarının birçoğu da, doğru müziğin seçilmemesiyle alakalı. Sahneye yer yer tezat olacak kadar değişken hal alan müzikler, birçok yerde seyirciyi filmden uzaklaştırıyor.
Son olarak, filmin artıları arasında Jake Gyllenhaal’in daha ilk sahnede kendini belli eden enfes oyunculuğunu ve kısa bir süre için filmdeki hemen her şeyin yolunda gittiği “restoran sahnesi” gösterilebilir. Genel olarak ise bana göre 2014’ün en büyük hüsranı olarak anılacak Nightcrawler. Jake Gyllenhaal’ı yeteneğinin harcanmadığı başka bir filmde izlemek üzere…
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.