Servants: Umutsuzlukla Beslenen Kötülük

Din ve Devlet İşleri

Çekoslovakya’nın dağılmasından yaklaşık 10 yıl önce ağırlıklı olarak Slovakya’nın Bratislava bölgesinde yapılan sert ve rahatsız eden baskıcı tutumun insan doğasına etkilerini statik bir anlatımla sunmaya soyunan “Servants”, yönetmenin ilk filmi “Koza”dan farklı olarak daha kapsamlı bir konuya değiniyor. Gerek ekonomik, gerekse özgürlüklerin kısıtlanmasına yönelik uygulanan tutum, demir perde ülkelerinde yaşanan dramı gözler önüne seriyor. İnsanların hayatlarına devam edebilmek ve dürüst birer birey olabilmek için kendi değerlerinen ödün vermek zorunda bırakılmaları, bir anlamda dönemin direniş birliklerinin oluşmasına vesile oluyor.

Çekoslovakya’nın o dönem başındaki kişiler ve Sovyet tarafı kiliselerin o dönem çalışmasına izin veriyorlar. Ancak bu izin denetim koşuluyla gerçekleşiyor. Din dönemin birincil önceliği olmadığı için dini kurumların hayatta kalması için işbirlikçiler yetiştirmesi hedefleniyor. Bu örgütten bozma kiliselerin en geniş çapta yayılanı ise Servants filminde bahsedilen “Pacem in Terris”ti. Filmdeki kurgusal karakter Dean ise burayı yöneten yegane kişi olarak göze çarpıyor.

 

Diktatörlük ve Tarih İlişkisi

Genel anlamda baskıcı rejimin içinde böyle bir yer prestij demekti. Bu yüzden burayı yöneten kişilerin kast olarak yükseldiklerini görüyoruz. Ancak filmdeki asıl çatışma bu noktada ortaya çıkıyor. Ülkedeki iç karışıklıkların artması sonucunda paranoyanın esiri olmuş bir yönetim, direniş gösteren bu tip okullara (kiliselere) özellikle militan yetiştirmediğinden emin olmak üzere denetçiler atamaya başlıyor. Filmdeki tekinsizliğin ana kaynağı olan Rumen ünlü oyuncu Vlad Ivanov’un canlandırdığı Fero denetçi olarak filmin içindeki tüm tedirginliği üzerine alıyor. Bu iç çekişmeler o kadar filmin içinde durağan işleniyor ki, belli bir noktadan sonra görsel yapı, içeriğin önüne geçiyor.

Bu iki karakterin ilişkisi sıkı yönetimin önlemlerini gözler önüne seriyor. Güçlü bir erken endikasyon kurma çalışmaları filmin odağı olmaktansa, yan hikaye olarak belirlenmiş. Senaristler belli ki 1968’den sonra Çek toplumunun daha geniş distopyaları görmek adına parçalanmasını hikayenin odağı olarak gördüklerinden, filmin gelişimini de buna göre yönelendiriyorlar. Duygulardan arınmış ve sadece olayları göstermeye yönelik bir çalışma ortaya koyarak seyircinin yabancılaşmasını hedeflemişler. Böylelikle bu mesafeli anlayışın bir rutin olduğu gerçekliğinin altını çizerek, yaşanan çıkmazların tedirginliğini hissettirme amacında karar kılınmış.

Çaresiz insanların bekleme sürecinin gerilimini yansıtmak için filmde zamansız mekanlar seçilmiş. Yarı okul, yarı kışlayı andıran binanın bir anlamda yarı açık ceza evlerine benzemesinin tek nedeni anlayabileceğiniz üzere hapsedilmiş karakterlerin duygusunu temsil etmesinden kaynaklı tercih edilmiş.

Mutsuz İnsanların Rejimi

Filmin en belirgin cümlesi “Anlamanız gerekir, mutlu olmak için burada değiliz.” Sözünden anlayabileceğimiz üzere insan hayatının değersizliğinin tekrar tekrar altı çiziliyor. Bu sebeple filmin görüntü yönetmeninin bu iklime yönelik görsel çalışmalar yaptığını söyleyebiliriz. Alışılmadık tepe açılarından bir dizi çarpıcı karenin yakalanması da bu yüzden önemlidir. Filmin müziklerinin de gongu andıran uyarıcı tonlardan seçilmesi filmin atmosferine doğrudan katkı yapmaktadır.

Sonuç olarak muhteşem karelerle bezeli Servants, doğu bloğu ülkelerinin üzerine karabasan gibi çöken otoriter rejimin kararttığı yaşamlarına dair bir durum değerlendirmesidir. Görselliğin anlatıyı ikinci plana atması sonucunda da seyircide hazmı zor bir tatminsizlik baş gösterir. İsimsiz insanların çektiği çilelerin gerçekliği  filmin en büyük kozu olarak öne çıkar. Her diktatörlük insanlarını öğütür ve kaybolacak toz bulutlarına çevirir.

Yorum Gönderin