Sinematik İkililer: Paul Newman-Joanne Woodward

Elli koca yıl… Usta aktör Paul Newman‘la Oscarlı aktris Joanne Woodward‘ın evliliği elli yıl sürdü. Ne zaman bu ikili üzerine düşünsem elli yıllık birliktelikleri beni hep şaşırtıyor. Zira Hollywood’ta ilişkiler bırakın elli yılı, on yılı zor bulabiliyor. Ama Newman-Woodward’ın evliliği benzerine Hollywood’ta az rastlanan evliliklerden. Çiftin yolları ilk kez 1953’te kesişmiş, birkaç yıl sonra ikisi de Picnic adlı tiyatro oyununda rol almışlardı. 1957’de sahnelenen bu oyunu The Long, Hot Summer filmi takip etti. Newman’ın başrolünü üstlendiği filmde Woodward da rol almıştı. İlişkileri de bir süredir devam ediyordu. Filmden sadece bir yıl sonra da 29 Ocak 1958’de evlendiler ve yolları Newman 26 Eylül 2008’de 83 yaşında vefat edene dek ayrılmadı. Hemen belirteyim ki Woodward, Newman’ın ilk eşi değil. Aktör daha önce Jacqueline Witte’le evlenmişti. Ama belli ki evliyken Woodward’la tanışıp aktrise âşık olunca evliliğini noktalamak istemiş. Newman, Witte’ten 28 ocakta boşandıktan bir gün sonra Woodward’la evlenmiş. Woodward ise Newman’dan kısa bir süre önce usta yazar Gore Vidal’la nişanlanmış ama Vidal’ın yıllar sonraki açıklamalarına göre bu sahte bir nişanmış, amaç Newman’ın dikkatini çekmekmiş, ki bunda da başarılı olunmuş. Newman’ın iki kadından üçer çocuğu olmuştu. Woodward-Newman çiftinin üç kızı da sinemaya atılmışlardı ama sadece Claire Newman’ın kariyeri uzun soluklu olabildi. Kızı Newman halen yapımcılık yapıyor. Aktörün tek oğluysa uyuşturucu nedeniyle ölmüştü. Dönelim asıl konumuz olan Woodward-Newman’ın filmlerdeki işbirliklerine. Newman eşi Woodward’la sinema filmlerinde sıkça çalışmıştı. Daha önce Sinematik İkililer bölümünde andığımız diğer ikililerden daha fazla filmde –15 yapım– yer aldılar.

Newman-Woodward ikilisi bu on beş yapımın hepsinde karşılıklı rol almadılar. Bu filmlerden bazılarında Newman sadece yönetmenliği üstlenirken başrol ya da yardımcı rol eşinin olmuştu. Tek dizilerindeyse ortak sahneleri yoktu. Yukarıda belirttiğim üzere ikilinin ilk filmi The Long, Hot Summer olmuştu. Usta yazar William Faulkner’ın öykülerinden uyarlanan bu filmi sıkça Newman’la çalışan yönetmen Martin Ritt çekmişti. Newman her zamanki gibi çapkın, karizmatik bir karakterde karşımıza çıkar. Woodward ise zengin bir babanın (Orson Welles) kızını oynar. Cat on a Hot Tin Roof‘ın izinden gidip babalar/evlatlar temasına odaklanan film, Cat filmi kadar başarılı olamamıştı. Newman bu filmdeki performansıyla Cannes’dan en iyi aktör ödülünü kazanmıştı, ama Woodward ne onun ne de Welles’in gölgesinde kalmış, tam tersine iki aktörden de rol çalmayı başarmıştı. Bu filmi aynı yıl vizyona giren komedi filmi Rally ‘Round the Flag, Boys! takip etmişti. Newman-Woodward bu filmde de birbirlerine âşık, evli bir çifti oynamışlardı. Dönemin ünlü yönetmenlerinden Leo McCarey’nin yönettiği bu film, Newman’ın ilk komedi filmi olmuştu. Karışık eleştiriler alan, fazla gündemde kalmayan, banliyö yaşamını hicveden bu filmi 1960’ta vizyona giren From the Terrace draması takip etti.

From the Terrace

Mark Robson’ın yönettiği From the Terrace, Wall Street’teki kariyeri için aşksız ve sevgisiz bir evliliği seçen David Eaton’a odaklanıyor. Newman-Woodward çiftinin bir kez daha iyi performanslar verdikleri bu filmin yıldızı genç aktris Ina Balin olmuştu, ki filmin tek Altın Küre ödülü de Balin’in olmuştu. Kanımca kaliteli bir filmdi. Birbirlerine delicesine âşık olan Newman’la Woodward araları uzatmadan aynı filmlerde yer alıyorlardı ama ortak filmlerini tamamlar tamamlamaz farklı filmlerde de rol alıyorlardı. Hatta Woodward 1958’de ilk ve tek Oscar’ını The Tree Faces of Eve filmiyle kazanmıştı (kişilik bölünmesinden muzdarip karakterde aktris çok iyiydi). Bu filmde Newman yer almamıştı. Tarihler 1961’i gösterdiğindeyse çift bir kez daha yönetmen Ritt’le çalıştılar. Üçlüyü tekrar buluşturan filmin adı Paris Blues. Dönemin ünlü aktörlerinden Sidney Poiter da kadrodaydı. Anlaşılacağı üzere Paris’te geçen filmde Newman’la Poiter müzisyenleri oynamışlardı. Film bu iki müzisyen iki turiste âşık olmalarını konu alıyor. Tabii ki Newman-Woodward burada da bir çifti oynadılar. Aksine düşünmek mümkün mü! Fakat film sadece aşka, Paris’e ve arkadaşlığa odaklanmıyor, ırkçılığı da işliyor. Ödüllerde adı geçmese de iyi bir film Paris Blues.

Bu filmden sonra ikili ortak filmlerine bir süre ara verip ayrı filmlerde oynadılar. Newman Sweet Bird of Youth, Hemingway’s Adventures of a Young Man ve Hud filmlerinde rol alırken eşi, The Stripper‘ı yaptı. Tarihler 1963’ü gösterdiğinde gene birlikte rol aldılar, gene âşıklara hayat verdiler. Bu defa ki filmlerinin adı A New Kind of Love‘dı. Melville Shavelson’ın yazıp yönettiği film, Paris’te geçip Newman’ın oynadığı gazetecinin röportaj kovaladığı bir kadına âşık olmasını konu alıyor. Filmin tek Altın Küre adaylığı Woodward’ın olmuştu. Bu arada filmin posteri için ters bir şekilde öpüşen çiftin bu pozları 2013’te Cannes Film Festivali’nin resmi posterine dahil edilmişti. Bu filmden sonraysa bir süreliğine ortak filmlere ara verdiler. Woodward dönemin en güzel ve yetenekli aktrislerindendi, ama eşiyle ortak filmlerinin arasına fazla film dahil etmiyordu. A New Kind of Love‘dan sonra sadece üç filmde rol aldı Woodward. Eşi Newman’sa yeni işbirliklerine dek sekiz film yaptı, Cool Hand Luke‘la Oscar’a aday oldu.

Paris Blues

Newman 1968’e dek Hitchcock, Ritt, George Hill, Robert Rossen, Richard Brooks gibi büyük yönetmenlerle çalışma fırsatı elde etmişti. Bu tecrübelerinden sonra pek çok aktör gibi yönetmenliği de denemeye karar verip ilk filmi Rachel Rachel‘ın çekimlerine başladı. Başrol tabii ki eşi Woodward’ındı. Margaret Laurence’ın aynı adlı romanından uyarlanan film 35 yaşına gelmiş olmasına rağmen halen annesiyle yaşayan, eline erkek eli değmemiş, bakire Rachel’a odaklanıyor. Tahmin edileceği üzere Rachel bir süre sonra yabancı bir adamla tanışıp ona âşık oluyor, daha sonra hayatıyla ilgili önemli kararlar alıyor. Newman’ın rol almayıp yapımcılık ve yönetmenlikle yetindiği film vizyona girdiğinde başarılı olmuş, Woodward’ın bir performansı daha övülmüştü. Rachel Rachel en iyi film, uyarlama senaryo, kadın oyuncu ve yardımcı kadın oyuncu (Estelle Parsons) dallarında Oscar’a aday gösterilmiş, Altın Küre ödüllerini dağıtan HFPA ise Woodward’ı en iyi aktris, Newman’ı en iyi yönetmen seçmişti. Keza pek çok yerden daha adaylıklar elde edilmişti. Her aktör ilk filmiyle bu denli başarılı olamıyor. Ama büyüme/coming-of-age türündeki film etkileyiciydi, Woodward da denildiği kadar şahaneydi.

İkilinin işbirliği hemen ertesi yıl Winning adlı filmle, daha sonra WUSA adlı başka bir filmle devam etti. James Goldstone’un yönettiği Winning yarışlarda başarılı olmak isteyen bir adamın başarı için eşiyle ilişkisini tehlikeye atmasını konu ediniyordu, ama pek başarılı olamamıştı. Keza kadrosunda Anthony Perkins’in de yer aldığı WUSA da öne çıkamamıştı. Gene de iki filmde de çift iyi performanslar vermişlerdi. Newman bu filmlerden sonra eşinin başrolde yer aldığı, Anthony Harvey’nin yönettiği, dönemin yıldızlarından George C. Scott’ın da rol aldığı romantik komedi filmi They Might Be Giants‘ın yapımcılığını üstlendi. Film akıl hastahanesindeki bir hastanın kendisini Sherlock Holmes, doktorunu ise John Watson sanmasını konu alıyor. Eğlenceli bir film. Scott performansıyla BAFTA’dan adaylık almıştı. Newman’ın yönetmenliğe dönüşü 1973’te vizyona giren The Effect of Gamma Rays on Man-in-the-Moon Marigolds filmiyle oldu. Newman bu filminde de rol almamış, bir kez daha başrolü eşine teslim etmişti. Film, Paul Zindel’ın Pulitzer ödüllü oyunundan uyarlanmış, orta yaşlı dul bir annenin orta yaş krizine, kendisi dışında herkesi, ölmüş kocasını dahi suçlayıp durmasına, daha iyi bir hayat için uğraşmasına odaklanıyor. Rachel Rachel‘da olduğu gibi bunda da Woodward döktürüyor. Öyle ki o yılın Cannes Film Festivali, Woodward’ı en iyi aktris seçmişti. Bu başarılı filmi iki yıl sonra The Drowning Pool adlı polisiye film takip etti. Newman’ın tekrar dedektif Harper’ı oynadığı film pek başarılı olamamıştı.

Rachel Rachel’ın setinden…

İşbirliklerine beş yıl ara veren çift, TV filmi The Shadow Box‘la döndüler. Newman’ın yönettiği, Christopher Plummer’ın Woodward’a eşlik ettiği, kanser hastası üç kişinin hayatlarına odaklanan bu film, Altın Küre’den en iyi film ödülünü kazanırken Emmy’e en iyi drama, en iyi yönetmen ve en iyi senarist dallarına aday gösterilmişti. Newman bir filmiyle daha başarılı olmuştu -gerçi olumsuz eleştiriler de almıştı-. Woodward da Beverly rolünde iyiydi. Woodward, Newman’dan bağımsız iki TV filminde daha rol aldıktan sonra eşinin yönetip bu kez başrolü de üstlendiği Harry & Son adlı filmde rol aldı. 1984’te vizyona giren film başarılı olamamış, hatta yeni yeni dağıtılmaya başlanan Razzie Ödülleri’nde Robby Benson en kötü aktör dalına aday gösterilmişti. Woodward bu kez yardımcı roldeydi, pek öne çıkmıyordu. Newman bu filmle başarısız olsa da yönetmenliği bırakmayıp Tennessee Williams’ın The Glass Menagerie adlı oyununu 1987’de filmleştirdi. Bu kez evinden, annesinden bıkan bir gencin evden kaçışını, annesininse kızı için endişelenmesini anlatıyordu. John Malkovich’in başrolde Woodward’a eşlik ettiği film, Cannes’da gösterilmiş ama Altın Palmiye ödülünü kazanamamıştı (Newman’ın diğer filmleri de bu ödülü kazanamadı). Eleştiriler bu kez olumlu oldu. Anneyi oynayan Woodward da, evden kaçmakta mahir genci oynayan Malkovich de, annenin endişelendiği kızı oynayan Karen Allen da epey övülmüşler. Bu film, Newman’ın yönettiği son film olmuştu.

Ve gelelim uzun soluklu işbirliklerinin sonuncu meyvesi olan Mr. & Mrs. Bridge (1990) filmine. Bu yıl Call Me by Your Name senaryosuyla Oscar kazanan senarist-yönetmen James Ivory’nin yönettiği bu film 2. Dünya Savaşı zamanında geçip üst sınıftan bir çiftin evliliğinin çatırdamaya başlamasını konu alıyor. Olumlu eleştiriler alan bu filmle Woodward 17 yıl sonra tekrar Oscar’a aday gösterildi. Venedik Film Festivali’nde gösterilen film en iyi film ödülüne değer görülmüştü. 1957’de sahnelenen Picnic oyunuyla başlayan, 33 yıl boyunca devam eden Newman-Woodward işbirliği ikisinin de iyi oynadığı bu filmle sona erdi. İkili yaşlandıkları için yavaş yavaş sinemadan kopmaya başladılar. Ama Sean Connery gibi sinemadan tamamen el çekmediler, bu son işbirliklerinden sonra farklı filmlerle, dizilerle kariyerlerine devam ettiler. Hatta Newman 1995’te vizyona giren Nobody’s Fool ve 2003’te vizyona giren Road to Perdition filmleriyle Oscar’a, BAFTA’ya ve Altın Küre’ye (en iyi erkek ve yard. erkek oyuncu dallarında) aday gösterilmişti. Woodward ise Breathing Lessons adlı TV filmiyle bir kez daha Altın Küre’yi kazanmıştı. Newman ve Woodward bol yıldızlı Empire Falls adlı dizide de sadece iki bölümde rol aldılar. Newman bu diziyle Emmy ve Altın Küre ödüllerini kazanırken eşi adaylıkta kalmıştı. İkisinin ortak sahnelerinin olmadığını belirteyim. Başarılarla dolu, kaliteli filmler ve performanslarla dolu, unutulmayacak bir işbirliği oldu Newman-Woodward işbirliği. Şu an 88 yaşında olan Woodward arada bir seslendirmenlik yapıyor, 2005’ten beri herhangi bir yapımda oynamadı, sadece seslendirmenlik yaptı birkaç yapımda. Burada andığım pek çok yapımı listeleyeyim:

Mr. & Mrs. Bridge

Newman’la Woodward’ın Rol Aldıkları Yapımlar:

  • Picnic (oyun) (1957)
  • The Long, Hot Summer (1958)
  • Rally ‘Roung the Flag, Boys! (1958)
  • From the Terrace (1960)
  • Paris Blues (1961)
  • A New Kind of Love (1963)
  • Winning (1969)
  • WUSA (1970)
  • The Drowning Pool (1975)
  • Harry & Son (1984) (Newman yönetti)
  • Mr. & Mrs. Bridge
  • Empire Falls (2005) (HBO mini dizisi-ortak sahneleri yok)

Newman’ın Yönetip/Yapımcılığını Üstlenip Woodward’ın Rol Aldığı Yapımlar:

  • Rachel Rachel (1968)
  • They Might Be Giants (1971) (Newman sadece yapımcı)
  • The Effect of Gamma Rays on Man-in-the-Moon Marigolds (1972)
  • The Shadow Box (TV Filmi) (1980)
  • The Glass Menagerie (1987)

Yorum Gönderin