Ted 2 & Magic Mike XXL: Eski Tas, Eski Hamam…

Yazın gelmesiyle beraber, senenin iddialı ve popüler filmleri tek tek vizyon şansı buluyor. Kendilerince özgün hikayelerin yanında, daha önceden belli bir hayran kitlesini peşinden sürükleyen filmlerin devam filmleri de vizyondaki yerlerini alıyor. Bu yazıda Ted ve Magic Mike’ın devam filmlerinin ne kadar başarılı ya da başarısız olduğunu aktarmaya çalışacağız.
Ted 2
Öncelikle bu iki filmi neden bir arada irdelediğimi açıklayayım. Her iki filmin biraz daha detaylı incelemesini yazının ilerleyen kısımlarında bulacaksınız. Ancak ilk aşamada dikkat çeken, bu iki filmin de ilk bölümleriyle neredeyse aynı formüllere başvurarak benzer olaylara yer veriyor ve aynı etkiyi yakalamaya çalışıyor olması.

O halde öncelikle her iki filmin de konularına göz atalım. Ted’in ilk filminde vurgulanan gerçeklik teorisi, ikinci filmde varoluşçuluk parodisine dönüşüyor. Ted evlenip çocuk yapmak istese de, bürokratik engeller onun “insan” olduğunu kabul etmediğinden, kendince yasalar önünde bazı şeyleri kanıtlaması için bir mücadeleye giriyor. Böylece film bir yol ve mahkeme filmine dönüşüyor. Tabii içinde barındırdığı sulu mizahının dozunu azaltmadan tam gaz devam ediyor. Magic Mike’ın ise ilk filmden aşağı kalır yanı yok. İlk filmde bir striptizcinin doğumuna şahit oluyorduk. Sonrasında işler karışıyor ve ana karakter şov dünyasına uzak kalmayı tercih ediyordu. Bu filmde Mike sıkılmış olacak ki, Dallas dışında geriye kalan elemanlarla bir striptiz kumpanyası şeklinde son kez iyi bir şov sergilemek üzere yola çıkıyorlar. Film Ted 2’de olduğu gibi bir yol filmi olarak ilerliyor. Farklı duraklarda anlık zamanlar geçirip her yeni durakta farklı şovlar gerçekleştiriyorlar. Bir grup kaslı adamın aralarındaki geyiklere tanık oluyoruz.
Magic Mike XXL
Konuyu da öğrendiğimize göre filmlerin artı ve eksilerine göz atalım. Öncelikle Ted 2 ile başlıyoruz.

Ted 2, yazımızın başında da belirttiğimiz gibi ilk filmin neredeyse aynısı diyebiliriz. İlk filmde olduğu gibi  ikinci filmin kötü adamı da Giovanni Ribisi’nin canlandırdığı Donny… İlk filme göre en büyük değişiklik kadın başrol oyuncusu Mila Kunis yerine gelen Amanda Seyfried oluyor. Samantha karakteri  Ted’in avukatlığını üstlenen, ot meraklısı, ana karakterlere birebir benzeyen yani kısaca Ted ve John için rüya gibi bir karakter olarak özetleyebiliriz. Filmin içinde Saturday Night Lİve kıvamında tonlarca esprisi havada uçuşuyor. Hatta ünlü konuk oyuncular için skeci andıran mizansenler yaratılmış. Örnek vermemiz gerekirse; Liam Neeson’ın karizmatik sesinden yararlanılıp, günlük hayattaki bir olayda nasıl komik olabileceği ya da Morgan Freeman’ın bir avukat olsa nasıl ikna edici bir kişi olabileceğine dair tonla geyik filmin temelini oluşturuyor. Tabii “geek” kitlesi ilk filmde olduğu gibi unutulmamış ve bu sefer ComicCon’a taşınarak çeşitli etmenlerle dalga geçilmeye devam ediyor. Filmin bana göre en büyük esprisi süper kahraman filmlerindeki yanlış oyuncu seçimleriyle dalga geçilmesi denilebilir. Yani kısaca geyik, ot ve cinselliğin tabu olmadığı sinema evreni bu filmde sizi bekliyor.
ted-2-amanda-seyfried-01-636-380
Magic Mike XXL ise ilk etapta ismiyle tartışma konusu olan bir film olarak dikkat çekiyor. Farklı farklı yorumlanabilecek bu isim tartışması, filmin içindeki bir sahneden esinlenmiş ya da gösterinin büyük olacağıyla ilgili ipucu olabilir. Film doğal olmak adına her şeyi yapmaya çalışıyor. Ancak bu abartılınca film altı doldurulamayan boş bir metne dönüşüyor. Filmin içindeki son 20 dakikayı kapsayan gösteri olmasa, belki de film adeta enkaz durumunda gözükecektir. Haliyle dans gösterileri filmin içinde büyük yer kaplıyor. Hatta erkek vücudu o kadar seks objesi gibi kullanılmış ki, bir nevi soft porno niteliği kazanmış diyebiliriz. Erkeklere ilgi duyan bir kitle için bir nevi hazine değerinde denilebilir bu açıdan. Ancak sinematik anlamda içi boş bir filmden öteye gidemiyor. Filmin artılarını düşündüğümüzde iki oyuncu bilhassa öne çıkıyor. İlk filmde inanılmaz övgüler alan Matthew McConaughey’in yerini alan takdimci rolündeki Rome karakterini canlandıran Jada Pinkett Smith etkileyici bir performansla dikkat çeken oyuncuların başında geliyor. Bir diğer başarılı performans ise zamanın eskitemediği tecrübeli oyuncu Andie MacDowell’ten geliyor. Çok fazla rolü yok ama emanet edilen güneyli aksanlı kadını mükemmele yakın performans ile canlandırarak dikkat çekmiş. Bu kadar boş bir filmde iki iyi performans görmek beni şaşırttı. Ana kadroya dönersek neredeyse tüm oyuncular basma kalıp bir şekilde ilk filmde nasıllarsa, bu filmde de aynılar. Görkemli koreografilerini meraklılarına sergiliyorlar. İlle bir oyuncu öne çıkacaksa o da Joe Mangienello olduğu söylenebilir. Özellikle markette sergilediği bireysel şovu komik de olsa görülmeye değer denilebilir.
MagicMikeXXL1
Sonuç olarak iki film de ilk filmi sevenler için harika devam filmleri denilebilir. Çünkü ilk filmde beğenilen tüm unsurlar korunuyor. Hatta az da olsa bir gıdım arttırılıyor. Neredeyse aynılar. Fakat ilk filmlerinden hoşlanmayanlar için iki film de ayrı ayrı eziyet denilebilir. Mümkünse bu izleyiciler iki filmin de yanına dahi yaklaşmasınlar. Hollywood senaryoları tükettikçe, gişe başarısı gösteren filmlerin aynıları yaparak kara geçmeye çalışıyor. Bunun başka da açıklaması yok gibi. Yine aynı tas, aynı hamam…

Yorum Gönderin