20 Karakter, 20 Sahne: Mads Mikkelsen Filmleri


Danimarka’da doğmuş olabilirsiniz… Hayatınıza hemşire anne ve banka veznesi babayla mesleki olarak sanata uzak bir başlangıç da yapmış olabilirsiniz. 31 yaşına kadar bale ve dansla uğraşmış, sinemayı hiç düşünmemiş de olabilirsiniz. Ama olağanüstü bir yeteneğe sahipseniz, kendinize muhteşem performanslarla dolu bir kariyer yaratabilirsiniz. Mads Mikkelsen Filmleri içinde yapacağınız her tur, farklı türlerde, mükemmel performanslar izlemenizle ve hayranlıktan ağzınızın açık kalmasıyla sonuçlanır.

Pusher

Film: Mads Mikkelsen’in ilk uzun metrajı, İskandinavya’dan çıkıp dünyaya açılan bir diğer önemli ismin, Nicola Winding Refn’in ilk filmiydi. Başı birlikte çalıştığı çeteyle derde giren bir uyuşturucu satıcısının hikayesinde Mikkelsen yan rollerden birindeydi. Filmdeki performansı, onu Refn’in gelecek filmlerinde başrollere taşıdı…

Sahne: Mads Mikkelsen, iskandinav sinemasının sert ve sağlam isimlerinden Kim Bodnia ile aynı masayı paylaşıyor. Henüz genç Mikkelsen’i “yarma” diye özetleyebileceğimiz bir rolde izlemek ilginç… Sahneyi Mikkelsen’in daha 6 ay önce balet olduğunu düşünerek de izleyin.

Vildspor

Film: Mads Mikkelsen, genç ve akılsız genç tipleri oynadığı filmlere Vildspor (Wildside) ile devam etti. Mikkelsen’in bu filmdeki kankası dünyanın Game of Thrones’la tanıdığı Nikolaj Coster-Waldau oldu. Waldau’nun filmin senaristlerinden biri olduğunu söylememiz lazım. Filmin genç yönetmeni Simon Staho bu filmdeki başarısını daha sonra gösteremedi.

Sahne: Waldau ve Mikkelsen’in karakterleri Jimmy ve Ossy, hızlı bir gece nasıl olur dersi veriyorlar.

Bleeder

Film: Mads Mikkelsen, Kim Bodnia, Nicolas Winding Refn üçlüsünü bir kez daha bir araya getiren devam filminde umarsız sert serseri tiplemelerinin Mikkelsen’in üstüne iyice yapıştığını görüyoruz. Mikkelsen, Refn’le çektiği ilk filmlerinde ifadesiz bakışını yüzüne takıyor ve türlü psikopatlıklar yapıyordu.

Sahne: Mikkelsen ile başlayan ve karakterleri tanıdığımız ilginç açılış sahnesi yine Mikkelsen’le bitiyor.

Blinkande Lyktor

Film: İskandinav sinemasının en sert oyuncularını bir araya getiren bu soygun filminde Mikkelsen, Anders Thomas Jensen ile ilk kez çalıştı ve ikilinin ortaklığı bu filmden sonra giderek daha iyi yapımların ortaya çıkmasını sağladı.

Sahne: Mikkelsen’in canlandırdığı Arne’nin psikopatlığını ne konuştuğunu anlamadan bile kavramak mümkün.

En Kort En Lang

Film: Mads Mikkelsen’i sert mafyatik rollerden sonra bir gay romansında izlemek takipçilerini şaşırttı belki ama performansını izleyen herkes Mikkelsen’in her rolü oynayabileceğine ikna oldu. Mikkelsen bu filmle mafyatik sert genç imajını tek bir hareketle yerle bir ederek, kendi oyunculuk yaşamında önemli bir adım atmış oldu.

Sahne: Dikkat spoiler… Filmin son sahnesinde gay aşıklar Jacob ve Jorgen’in kavuşmasını izliyoruz.

Elsker Dig For Evigt (Open Hearts)

Film: 2003’ün en iyi filmlerinden biri Susanna Bier’in yönettiği, senaryosunu Anders Thomas Jensen’in yazdığı, çok karışık bir aşk ilişkisini anlatan Açık Kalpler’di… İskandinav sinemasının usta isimleri Mads Mikkelsen, Sonja Richter, Nikolaj Lie Kaas, Paprika Steen’i bir araya getiren film, ağır açmazlarla dolu bir romantik film olarak akıllarımıza kazıldı.

Sahne: Mads Mikkelsen’i sevdiği kadının elinde oyuncak olmuş bir aşık olarak izliyoruz.

De grønne slagtere (Green Butchers)

Film: Mads Mikkelsen, uluslararası festivallerdeki çıkışlarını Anders Thomas Jensen’in mükemmel senaryolara sahip absürdlük dozu doğru tutturulmuş komedilerinde yaptı. Nikolaj Lie Kaas ile birlikte oynadığı ve müşterilerinin bir bölümünü öldürüp, sosis yapıp, diğerlerine satan Svend isimli bir kasabı oynadığı De grønne slagtere, bu tip farklı karakterlerin altından nasıl kolaylıkla kalktığını kanıtlayan bir filmdir.

Sahne: Svend, çalışma arkadaşının engelli kardeşini çalıştıkları kasaptan uzaklaştırmak durumunda kalır. Prensipleri gereği yalan söyleyemez ancak kısa bir inatlaşma sonucunda amacına ulaşır.

Torremolinos 73

Film: Borçlarını ödeyemeyince porno yönetmenliğine ve oyunculuğuna atılan bir çiftin öyküsünü anlatan Paolo Berger’in ispanyolca filmiyle Avrupa sinemasına açılan Mikkelsen, genç iskandinav porno oyuncusu rolünün altından da başarıyla kalktı.

Sahne: Mikkelsen’in karakteri Magnus, Javier Cámara ve Candela Peña’nın canlandırdığı çiftimizle tanışıyor ve filmlerinde rol almaya başlıyor

Adams Aebler

Film: Baştan aşağı Mads Mikkelsen’in oyunculuk şovu olan bu Anders Thomas Jensen filminde usta oyuncuyu suçlu insanlara doğru yolu göstermeye çalışan bir din adamı olarak izledik. Ulrich Thomsen, Nicolas Bro, Paprika Steen, Ali Kazım, Ole Thestrup, Nikolaj Lie Kaas’la beraber filmin her sahnesini mükemmel bir performansla dolduran Mikkelsen, tüm sinema dünyasına “Ben her rolün altından kalkan, mükemmel bir oyuncuyum” mesajını net bir şekilde verdi.

Sahne: Ulrich Thomsen’in oynadığı nazi sosyopat karakterle, Mikkelsen’in oynadığı incilin anlattığı dini öykülere manyaklık derecesinde bağlı papazın ilk diyaloglarını izliyoruz.

Efter Brylluppet (After the Wedding)

Film: İskandinav sinemasında bir başyapıt varsa, o filmde genelde Mads Mikkelsen vardır. Şu sıralarda Hollywood’un yeniden çevrimi için uğraştığı Susanne Bier klasiğinde, Hindistan’da kurduğu yetimhaneyi geride bırakarak bir düğün için ailesiyle bir araya gelen ve hayatı alt üst olan bir adamı izledik. Mikkelsen’in perdede göründüğü her sahnenin yine mükemmel bir oyunculukla bezeli olduğunu söylememize gerek yok sanırız.

Sahne: Bir kızı olduğunu eski karısından çok geç öğrenen bir adamın tepkisi…

Casino Royale

Film: Refn filmlerindeki genç psikopat, büyüdü, gelişti ve sonunda bir Bond Villain olup çıktı. Hollywood’a Casino Royale ile adım atan Mikkelsen, mükemmel Le Chiffre performansıyla tüm dünyanın ilgisini çekti ve sinema yaşamı da bu filmden sonra değişti.

Sahne: Daniel Craig, Mads Mikkelsen ve Jeffrey Wright aynı masada poker oynuyor. Aksiyonu bir yana bırakın, bütün film bu üçlünün poker oynaması olsa izlenir.

Flammen & Citronen

Film: Mikkelsen’in bir Bond filmi kötüsünden, bir halk kahramanına geçişi hızlı oldu. Nazi işgali altındaki Danimarka’da iki partizan suikastçiyi anlatan film, yine Mikkelsen’in oyunculuk gösterisi haline geldi.

Sahne: Dikkat spoiler… Filmin son sahnesinde kaldıkları kilisenin etrafını saran nazilere karşı iki kahramanımız ölümüne direniyor.

Coco Chanel & Igor Stravinsky

Film: 2009 yılı iki Coco Chanel filminin çekildiği bir yıldı… Bunlardan Jan Kounen versiyonunda Anna Mouglalis’nın canlandırdığı Coco Chanel’in karşısında büyük müzisyen Igor Stravinsky’yi oynadı.

Sahne: Stravinsky’nin, Chanel’e piyanoda neler yapabildiğini gösterdiği romantik bir sahne…

Valhalla Rising

Film: Refn ve Mikkelsen’i yılların ardından, ikisi de artık dünyaca tanınmaya başlandıktan sonra bu kez tarihi bir senaryo bir araya getirdi. İki adamın Esir düştükleri adamı öldürüp kurtulduktan sonra tanımadıkları topraklarda yaşadıklarını anlatan film, dönemin şiddetini Refn estetiği ile birleştirdi.

Sahne: Mikkelsen’in canlandırdığı One Eye, merhametin tanıdığı, bildiği bir duygu olmadığını gösteriyor.

En Kongelig Affære (A Royal Affair)

Film: Hem şiddetin tavan yaptığı, hem de romantizmin en güzelinin yaşandığı farklı filmlerde aynı ustalıkla oynayabilmek çok az oyuncunun becerebileceği bir iştir. Johann Friedrich Struensee isimli karakterinin krala rağmen yaşadığı aşkı anlatan Nikolaj Arcel yönetmenliğindeki filmde her bakışıyla, her hareketiyle oyunculuk dersi verdi. Alicia Vikander karşısındaki oyunuyla sadece genç kraliçenin değil, izleyen milyonlarca insanın kalbini çaldı.

Sahne: Genç kraliçe ve aşığının dansı. Tabi ki bir danstan daha fazlası…

Jagten (The Hunt)

Film: Suçsuz olduğu halde iğrenç bir suçlamayla karşı karşıya kalan anaokulu öğretmeni Lucas’ın kasabasında dışlanmasını ve sonrasında yaşadığı zorlukları anlatan Thomas Vinterberg’in mükemmel filmi… Bütün filmin başarısı doğal olarak başrol oyuncusunun başarısına bağlıydı ve Mikkelsen bu çok zor işi kolaya çevirdi.

Sahne: Kilisedeki yüzleşme sahnesi ve duygu boşalması eksiksiz bir oyunculukla taçlanıyor.

Michael Kohlhaas

Film: Arnaud des Pallières’in yönettiği filmde alman halk kahramanı Hans Kohlhase’nin gerçek hikayesini anlatan, Heinrich von Kleist romanının uyarlamasını izledik. Yine tamamen başrol oyuncusunun performansına bağlı olan filmde, yine olağanüstü bir Mads Mikkelsen performansına tanık olduk.

Sahne: Yine spoiler içeren bir sahne… Filmin sonunda ölüm cezasına çarptırılan Kohlhaas’ın son anları.

Hannibal

Dizi: Mads Mikkelsen’in yıllar boyunca süren mükemmel performansları, hak ettiği bir şekilde sinema tarihinin kült karakterlerinden Hannibal Lecter’i oynamasını sağladı. Tüm dünyayı saran ve Mikkelsen’in yeteneklerini henüz fark etmemiş olanların da kafalarında hiç bir soru işareti bırakmayan yapım, izleyen herkes için erken bitti denebilir.

Sahne: Hannibal ile Will Graham’in ilk seansları… Basit bir psikolojik analiz gibi görünse de TV tarihine geçen sahnelerden biri…

Men & Chicken

Film: 2015’te yakın dostu Anders Thomas Jensen’in absürd komedisinde görünen Mads Mikkelsen, hem eski dostlarıyla hasret giderdi, hem de komedi yeteneklerini sergiledi.

Sahne: Mads Mikkelsen’i seviyorsanız, izlemenizi önermediğimiz bir sahne…

Rogue One: A Star Wars Story

Film: Bir Star Wars spin-off’unda kısıtlı sürede, filmin ana karakterlerinden biri değilken kendisini kim iyi oyunuyla öne çıkarabilir. Tabi ki Mads Mikkelsen…

Sahne: Mikkelsen’in, hologram olarak yer aldığı bir sahnede bile döktürebileceğini gördüğümüz bir sekans…