2020 yılı bitti ama ‘en iyiler’ listeleri henüz bitmedi. 2020 yılında izlediğim filmler arasından öznel bir liste hazırladım. Keyifli okumalar.
20- Shirley
Bir yazarın, deliliğinden beslenen dahiliğini konu alan bu film, sanat yönetimi ve oyuncu performanslarıyla çok iyi bir iş çıkarmış. Didaktizm tuzağına düşmeden öyküsünü anlatabilmesini çok değerli buluyorum.
19- Babyteeth
Aşk üzerinden bağımlılık, hastalık ve aile gibi temaları trajik bir biçimde bizlere sunan bu yapım, bazı sahnelerde gerçeklikten kopsa da, hikayesinin güçlü oluşu sebebiyle bu sorunları görmemezlikten gelmemizi sağlıyor.
18- Soul
Pixar’ın diğer işlerinden olan Inside Out, Up, Coco gibi animasyonların bir tık gerisi olsa bile, yapımı beğendim. Dert edindiği meseleyi anlatma biçimi ve kurduğu yapı hoşuma gitti.
17- The Assistant
Bir asistanın, yirmi dört saatini izlediğimiz bu yapım, bizlere çok şey anlatıyor. Asistanın uğradığı mobbingler, çifte standartlar harika anlatılmış. Konusu itibariyle işleyişi biraz ağır olsa da, anlatısını ve hedef aldığı yapımcıyı çok iyi aktarmış.
16- Golden Voices
Yılın en güzel sürprizlerinden biri. Mizahı, müzikleri ve politik göndermeleri çok başarılı. Sinemaseverlerin kesinlikle bir şans vermesini öneriyorum.
15- The Vast Of Night
Bir yönetmenlik harikası. Senaryosunun uzunluğunun ortalamanın altında olduğunu düşünüyorum. Bu senaryoyu, yönetmenlerin çoğu çok farklı kullanırdı ve bence hiçbiri bu kadar etkileyici olamazdı. Gizemi, kaosu bizlere harika bir biçimde anlatıyor. Plan sekansıyla ise izleyiciyi büyülüyor.
14- Possesor
Zekice bir fikri olan ve bu fikri belli bir noktaya kadar getirmeyi başaran, bilimkurgu ve korku türündeki bu yapım, bir noktadan sonra ipin ucunu kaçırıyor. Buna rağmen anlatısını ve fikrini beğeniyorum. Bu yüzden de listede yer alması gerektiğini düşünüyorum.
13- Undine
Nefes kesici bir sinematografi. Metaforlarla döşenmiş harika bir yapım. Her saniyesi çok özel. Masal ve gerçeği birbirine geçiren Petzold, aşk hikayesi üzerinden şahane bir iş ortaya çıkarıyor.
12- Druk
Filmin temasını, oyuncu performanslarını ve diyaloglarını sevsem de, çoğunluğun hissettiği duygu durumlarını ben hissedemedim. Yapım bana samimiyetsiz geldi. Doğallığı hissedemedim. Fazla hesaplı bir yapım olduğunu düşündüğümden, listenin ortalarında bu yapıma anca yer verebildim.
11- Pacificado
Filmi tek kelimeyle özetleyecek olursam, vurucu derdim. Çok vurucu bir film. Sırtını doğallığa ve gerçekliğe dayayan bu yapım, karakterleriyle, anlatısıyla, diyaloglarıyla bizlere çok şey anlatıyor. Brezilya’yı kendi adıma Türkiye’ye çok benzetmişimdir. Kültür, din, yaşayış biçimi ve futbol deliliği gibi konularda ülkemize çok benzetiyorum. Yıllarca Türkiye’de yaşamış ve diziler çekmiş Paxton Winters’in yönetmen koltuğunda oturmasında, benim böyle hissetmem de etkili olduğunu düşünüyorum. Cidade de Deus filmini sevenlere özellikle öneririm. İncelemem
10- II Peccato (Sin)
Michelangelo’nun, delilik ve dahilik arasındaki ince bir çizgide dolaşmasını bizlere anlatan bu yapım, anlatım biçimiyle, derinliğiyle ve özellikle de sinematografisiyle seyirciyi büyülüyor. Masalsı bir anlatımdan ziyade gerçekçiliği ön plana alan bu yapım, sanat yönetimiyle de göz dolduruyor. İncelemem
9- Deux
2020 yılının en naif filmi. İki kadının birbirine duyduğu aşkı o denli hoş ve güzel bir açıdan ele alıyor ki, izlemiyormuş da bu aşka şahit oluyormuşuz hissi yaratıyor. Bu denli güzel hikayesi ve güzel oyunculuklarına yakışmayan tek karakter, temizlik görevlisi oluyor. Bence bu karakter filmin atmosferine hiç uymuyor. Barbara Sukowa ve Martine Chevallier arasındaki uyum ise zor kurulabilecek bir bağ olarak göze çarpıyor. İncelemem
8- Ema
Bütünüyle masalsı bir anlatıma sahip olan, uçlarda gezen ve bunu eline yüzüne bulaştırmadan, şahane diyaloglarla ve sahnelerle bizlere aktarıyor. Kullandığı ateş metaforuyla ve evrensel temasıyla, izleyicinin yüreğinde bir yangın çemberi oluşturmayı başarıyor.
7- Martin Eden
Bir kitap uyarlaması olan Martin Eden, filmdeki atmosferiyle kitap okuyormuş hissi yaratıyor. 2020 yılından filme baktığımız zaman döneminin meselelerini taraflı bakış açısıyla ele alıyor oluşu olumsuz gözüküyor olsa bile, dönemine uygun olduğunu düşünüyorum. Özellikle eğitim alanıyla ilgili yaptığı hicvi başarılı buluyorum. İncelemem
6- Mank
Görüntü yönetmenliği açısından kusursuzluğa yakın olan, diyaloglarıyla kalitesini ortaya koyan bu yapım, Fincher’ın en iyi filmi olmasa dahi yıllar sonra da hatırlanacak bir yapım olmayı başarıyor. Citizen Kane’nin senaryo yazım sürecine odaklanan ve Orson Welles hayranlarını kızdıracak detaylara sahip olan bu yapımı, En İyi Görüntü Yönetimi dalında büyük ödül için favori olarak görüyorum. İncelemem
5- Nomadland
Birçok listede ilk sıralarda yer alan bu yapım, beni ayrı derecede etkileyemedi. Anlatısını ve işleyişini beğensem de yılın en iyi filmi görüşüne pek katılmıyorum. Frances McDormand harika bir performans sergilemiş. En İyi Kadın Oyuncu kategorisinde aday olacaktır ve kuvvetle muhtemelen ödülü de kazanacaktır.
4- Never Rarely Sometimes Always
2020 yılında kadın olmanın zorluklarını, temeline kürtaj meselesini alarak meramını anlatıyor. Öylesine yalın, öylesine temiz bir biçimde dert edindiği konuyu dile getiriyor ki izleyenin, karakterlerle empati kurmaması neredeyse imkânsız.
3- Berlin Alexanderplatz
Büyük ve görkemli bir hikayesi olan bu filmin, dert edindiği meseleler herkesi ilgilendiriyor. Göçmenlikten ucuz işçiliğe, aşktan kaosa ve uyuşturucudan cinayete kadar merkezine aldığı temalarla her kesime hitap ediyor. Birtakım fazlalıklar ve bazı motivasyon eksiklikleri filmin büyümesine engel olsa da bu haliyle bile dikkat çeken bir yapım olmayı başarıyor. İncelemem
2- First Cow
Kurduğu yapı itibariyle ve görsel tercihleriyle ön plana çıkan, temelindeki politik hicviyle de dikkat çeken First Cow, karakterlerini derin ve manalı bir yolculuğa sürüklüyor. Anlatım dilinin yalınlığı, karakterlerin gelişimini bizlere çok iyi aktarıyor.
1- I’m Thinking Of Ending Things
Sevenin çok seveceği, sevmeyenin ise nefret edebileceği bir film. Anlatım tarzından diyaloglarına, kurgusundan oyunculuk performanslarına kadar her şeyiyle bir şaheser olan bu yapım, bana göre 2020 yılının en iyi filmi olmayı başarıyor. Bazı filmler yönetmenin beceriksizliğinden anlaşılamaz, bazı filmler ise yönetmenin bilinçli seçimlerinden ötürü tam anlamıyla anlaşılamaz. Charlie Kaufman, bu filminde ikinci yöntemi tercih ediyor. Film, atmosferiyle izleyiciyi büyülüyor.
Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.