A Nightmare on Elm Street: Bir Korku Filminin Arkasındaki Gerçekler

Korku Filminden Zengin Olmak

Korku sineması denildiğinde aklımıza gelen en önemli filmlerden biri de A Nightmare on Elm Street’tir. Film her ne kadar eğlencelik bir film olarak ortaya çıksa da, arka planındaki çıkış hikayesi ve göndermeleri farklı bir yerde durmasına yol açar. Bu unsurlar nedeniyle filmi olmasa bile, filmin arkasındaki seçimleri irdelemek düşündürücü olabilir.

Wes Craven genç bir sinemacıyken VHS kasetleri pazarlayan Robert Shaye ile tanışır. Shaye uzun yıllar B filmlerini bir işportacı gibi farklı üniversiteler ya da etkinlik merkezlerine kiralar. Ancak kendi filmini çekmek istemektedir. Bu yüzden de New Line’ı kurar. Şu an akıllara dev yapım şirketlerinden biri olarak kazınsa da, başarısını A Nightmare on Elm Street’e borçludur. Çünkü A Nightmare on Elm Street filmleri o kadar başarı elde eder ki, farklı türlere de girmek için cesaretleri olur. Tabii Wes Craven ile ilk tanıştıklarında ellerinde hiçbir şey yoktur. Bu yüzden de onunla çalışmak istediğini söyler. Wes Craven senelerce bu filmi satmaya çalışsa da kimse yanaşmamıştır. Yapım konusunda bu tecrübesiz adamla bir maceraya atılır. Sonunun başarıyla bittiğini hepimiz biliyoruz.

Gerçek Hayatın Kabusları

Peki Wes Craven’ı bu filmi çekmeye iten sebepler nelerdir? Bunların başında Kamboçya’daki olaylar zinciri yer alır. Çocuklar uykularında korkudan ölüyor haberleri çıkmıştır. O dönemde ise Kızıl Khmer’lerin katliam dolu yılları yaşanmaktadır. Çocukların korkudan ve açlıktan ölecek noktaya gelmeleri içler acısıdır. Elm Sokağı Kabusları ne kadar eğlenceli bir korku filmi olarak karşımıza çıksa da, iç savaşın korkunç yüzünden ortaya çıkan bir hikayedir. Ölüm korkusuyla yaşayan gerçek insanların hikayesinden fantastik bir hikayeye dönüşür.

Öte yandan Wes Craven detayları farklı konulardan seçer. Bunlardan biri aslında sokaktaki ayyaşlar ve evsizlerdir. Freddy Krueger’ın giydiği çizgili kazak, aslında o dönemde ayyaşların, evsizlerin üstlerinde bulunan bir ayrıntıdır. Toplumun dışlanmış insanları, diğer insanlara korku figürü olarak görünürler. Özellikle ailelerin sıkıntıdan, dertten hayattan soyutlanmış bu insanlara karşı yaklaşımları, başarısız insanlara karşı toplumun nefretini temsil eder. Freddy de dışlanmış o insanlardan biridir. Kendine has bir espri anlayışı olsa da, ağır bir dramın içinden çıkan sorunlu bir karakterdir.

Freddy ismi ise ilginç bir şekilde Wes Craven’ın hiç düşünmeden filme dahil ettiği bir isimdir. Çünkü çocukken ona zorbalık yapan çocuğun adı da Freddy’dir. Bir anlamda yönetmen geçmişteki korku figürlerini kendi filmine dahil etmesini bilir. Hatta okulda ona karabasan gibi çöken bir karakterin eylemlerini, filmin belkemiği olarak inşa eder.

Devrimci Bir Korku Filmi

Filmin içerisindeki kimi göndermeler de gözlerden kaçmaz. Ünlü oyuncu Johnny Depp’in canlandırdığı karakterin öldüğü sahnede yataktan dışarı şelale gibi fışkıran kan banyosunu andıran sahne, Stanley Kubrick’in The Shining’e göndermeden başka bir şey değildir. Wes Craven’ın o filme karşı ayrı bir hayranlığı vardır. Bu yüzden de bu göndermeyi yapmaktan çekinmez.

Yataktan tavana doğru fışkıran kanlı fiskiye filmde tavana doğru akmaktadır. Bu sahnenin yapımının da Amerikan korku sinemasında çok devrimci bir hareket olduğunu hatırlatmak isterim. Çünkü set bu sahne için ters çevrilir. Hatta filmdeki ilk ölüm sahnesini de aynı teknikle yaparak tüm seti tersyüz ederler. Tüm dekorları düşmesin diye tavana çivilerler. Böylece dönemin şartlarına göre son derece beklenmedik sahneler yaratmayı başarırlar. Günümüzde ve bu filmden sonraki dönemde bu tekniği çokça film denemiştir. Bu yüzden de A Nightmare on Elm Street’in bu konuda öncü olduğunu söyleyebiliriz.


Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Yorumlar

Bir cevap yazın