Sinema tarihinin en kötü filmlerini çekmesine rağmen, durmadan iş bulan, sadece filmlerde değil, dizilerde, belgesellerde, kliplerde görev alan Hollywood’un çalışkan ismi: Alan Smithee…
Alan Smithee’nin kariyerine baktığımızda Bloodsucking Pharoahs in Pittsburgh, Appointment with Fear, The Birds 2: Lands End, Raging Angels, Le Zombi de Cap Rouge gibi izleyenlerin 10-15 dakika bile dayanamadığı filmler başta olmak üzere, oyuncularının unutmak istediği, film ekiplerinin CV’lerine koymadığı 100’e yakın yapım var.
Kimsenin ismini daha önce duymadığı Smithee, 1969 yılında doğrudan bir yönetmen olarak doğdu. Death of a Gunfighter filminde başrol oyuncusu Richard Widmark, yönetmen Robert Totten’la kavga etti ve yönetmen kovuldu. Ardından Don Seigel geldi ve her tarafı dökülen filmi bir şekilde tamamladı. Totten ve Seigel filmi ayrı ayrı yönettilerse de ikisi de “Bu benim filmim değil” diyerek yönetmen olarak anılmayı reddettiler. Yönetmenler Loncası kurallarına göre her filmin bir yönetmeni olmalıydı ama bu ismin gerçek olmasına gerek yoktu. Yapım şirketi Alan Smithee ismini uydurdu. İsminin nasıl uydurulduğu ile ilgili akla en yakın senaryo The Alias Men’in anagramı olması…
Ve bu filmden itibaren yönetmenlerinin reddettiği her yapım uyduruk yönetmenimizin imzasıyla gösterime çıktı.
Usta yönetmen Stuart Rosenberg 1986 tarihli Let’s Get Harry’den “Felaket bir film oldu” diye çekilince yine Smithee imdada yetişti. 1987’de Morgan Stewart’s Coming Home, Riviera, Ghost Fever isimli 3 filmi yöneterek kariyerinin en meşgul yılını geçirdi. Yönetmenin filmlerinden Solar Crisis ismini önce Starfire sonra Crisis 2050, en sonunda da ABD’de kimse anlamayınca Kuraishisu Niju Goju-Nen olarak değiştirerek ilginç bir rekora da imza attı.
Hayali yönetmenimizin zirve noktalarından biri Dune ve David Lynch oldu. Zaten kavgalar ve yapımcılarla Lynch arasında çekişmelerle geçen süreçten sonra filmin TV için çok uzun olduğu ortaya çıktı. Lynch, sinema için bile neredeyse 3’te 1’ini kestiği filmi, daha fazla kısaltmayı kabul etmedi. Yapımcılar filmi kendileri budayarak ve TV versiyonunun yönetmenini Alan Smithee olarak göstererek çare buldular. ABD’de yurtiçi kısa uçuşlarda kısaltılarak gösterilen Heat, Meet Joe Black gibi filmlerde de yönetmenler “Kuşa çevirmişsiniz” diye kızıp imzalarını geri çekince imdada Alan Smithee yetişti.
Alan Smithee ile ilgili en ilginç hikaye ise kendisiyle ilgili bir filmde geldi. 1997’de Basic Instinct, ve Showgirls gibi filmlerin senaristi Joe Esterhas, Burn Hollywood Burn: An Alan Smithee Film isimli bir senaryo yazdı ve Arthur Hiller’a emanet etti. Eric Idle tarafından canlandırılan bir yönetmeni anlatan filmde, yönetmenimiz hayatının en kötü filmini çekiyor ve imzasının filmde yer almamasını istiyordu. Ancak yönetmenimizin ismi zaten Alan Smithee olduğu için ismini geri çekmesi imkansız hale geliyordu. Film sadece bu espri üzerine kurulduğu için berbat bir yapım oldu. Sonuçta yönetmen Arthur Hiller “İsmimi geri çekiyorum” dedi ve Alan Smithee konulu filmin yönetmeni de Alan Smithee oldu… Roger Ebert filmi “Şaşılacak derecede kötü bir film, eksik, komik değil, kötü ele alınmış, feci uygulanmış, sıkıcı senaryosu nedeniyle oyuncular esir alınmış gibi” sözleriyle değerlendirmişti.
Hellraiser Bloodline ise uyduruk yönetmenin en başarılı filmi oldu. Bones dizisinde özel makyaj ve efekt uzmanı Kevin Yagher tarafından çekilen film 4 milyon masrafına 10 milyon dolarlık gişeyle yanıt verdi. Yönetmenleri Chris Johnston ve James A. Seale’nin çekilmesiyle Alan Smithee’ye kalan In The Wrong Hands isimli film ise Imdb’de 8.0 puanla yönetmenin en yüksek not alan filmi.
Alan Smithee’nin İnanılmaz Kariyeri İçin
Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.