Emin Alper’in blutv’de yayınlanan dizisi Alef, 8 bölümlük öyküsünü çok iyi bir sonla bağlayarak veda etti.
Dizinin en başından beri isimler yoluyla verilen altmetin, bir seri katil öyküsü olarak gördüğümüz öyküyle birleşerek ağızlarda acı bir tat da bırakarak sona erdi.
Yazının bundan sonrası dizinin sonuyla ilgili sürpriz bozan ayrıntılar içermektedir.
Dizinin en başından beri gördügümüz Güneş karakterinin “Şems” olduğunu son bölümlerde Celal’in ortaya çıkmasıyla daha net bir şekilde anladık. Ülkemizde mevleviliğin ve diğer heterodoks akımların kaderinin yüzyıllar geçse de değişmediğini Emin Alper güçlü altmetinlerle bizlere aktardı. Kemale ermenin ne demek olduğunu, bu uğurda geçilen yolun ne kadar zorlu olduğunu son sahnede Kemal’in bakışlarından bir kez daha anladık. Celal ve Şems’in öyküsünün son bölümde bağlanması ülkemizde belirli kesimlerden de tepkiler alacaktır maalesef.
8 bölüm boyunca göndermelerle dolu bir öykü izlediğimizi hissetmiştik. 1500’lerde Oğlan Şeyh İsmail Maşuki’nin öyküsünden ve 1600’lerde Kadızadelilerin yükselişiyle Osmanlı’da mevleviler başta olmak üzere farklı akımların çektiklerinden izler, Alef’in 8 bölümü boyunca önümüze serildi. Dizinin sadece bir seri katil öyküsü anlatmadığını, bu topraklarda yaşanan pek çok acı olayın daha kötü olaylara yol açtığını bizlere aktardığını gördük.
Dizi son sahneleriyle Yunus’un başka çaresi kalmayınca balinanın karnından tanrıya yakarmasını da aktardı ve ama günümüzde yaşadığımız gerçekliklerin kurtuluşla sonuçlanamayacağını da gözler önüne serdi.
8 bölüm boyunca aynı kentte yaşadığımız insanların, mekanların, bir müteahhitin beton hırsıyla çıkardığı alçakça yangınla nasıl alt üst olduğunu izledik. İstanbul’un binlerce yıllık dokusuna yapılan her müdahalenin de düşündüğümüzden çok daha acı sonuçları olabileceğini izlemiş olduk.
Hoyrat zamanlarda yaşıyoruz; Alef günümüz hırslarının, iyilik ve güzellik değil, çıkar hırsıyla şekillenen ahlak kurallarının yaşattıklarını, göğüs kafesimizin içinde bir yara daha açarak bizlere anlattı. 8 bölümlük bu farklı ve her yönüyle zengin yolculuk için Emin Alper başta olmak üzere dizide emeği geçen herkese teşekkürü bir borç biliyoruz.
Seni ne huzuru arayanlara, ne huzuru bulanlara, ne de huzurdan kaçanlara sordum.
Güneşin sıcaklığını en iyi kim anlatabilir? Sıcaktan düşüp bayılan mı?
Hayır, onun aşkı zayıftır.
Güneşe yolculuk yapan mı?
O da değil, gitse gitse nereye kadar gidebilir ki?
Gölgeye sığınanlara ise güneşi hiç sormamalı.
Aşk mabedim, Efendim, söyler misin, nedir bu çektiğim acıların manası?
Bu ayrılığın esrarengizliği, yüreğime saldığın alevlerin lavlaşması içinse, yeterince erimedim mi ateş toplarında?
Öyle yandım ki; Sen yandıkça, ben yanayım!
Sen dondukça, ben de donayım!