Sean McGinly Röportajı

The Great Buck Howard baştan aşağı özgün bir film değil. Fakat çarpıcı oyuncularıyla, Tom Hanks’in yapım şirketinden çıkma bir bağımsız oluşuyla ve ilgi çeken konusuyla bizim algılarımıza takılmıştı. 20 martta Amerika’da gösterime girecek olan filmin önincelemesini yapmıştık fakat aklımıza takılan bazı sorular da vardı. Özellikle filmin yapımcısı olan Tom Hanks’in oğlu Colin Hanks’in başrolü oynaması… Okumaya devam et Sean McGinly Röportajı

The Great Buck Howard

20 martta Amerika’da sıkı bir film gösterime giriyor. Geçen sene Sundance Film Festivali’nde gösterildiğinde olumlu eleştiriler alan yapım, Magnolia Pictures’ın dağıtımı üstlenmesiyle vizyon şansını yakaladı. Hakkında edindiğimiz tüm bilgilerin merak uyandırdığı bu yapım The Great Buck Howard. Her ne kadar görseller çok şey anlatsa da, biz sakin başlayalım. Bir kere dağıtımcı firma Magnolia Pictures. Bu… Okumaya devam et The Great Buck Howard

Seven Pounds: Will Smith’in Kapatması

Yıllar önce kısa aralıklarla seyrettiğim iki harika italyan filminin yönetmeninin aynı kişi olduğunu öğrendiğimde oldukça heyecanlanmıştım. L’Ultimo bacio (2001: Son Öpücük) ve Ricordati di me (2003: Beni Hatırla) filmlerinin ikisi de hayata ve insana dair mütevazi cümleleri olan yalın filmlerdi. Beyazperdeden uzanıp insana dokunuveriyorlardı. Doğal olarak arkasından neler geleceğini beklemeye başladım. İtalya’dan Moretti ile Özpetek… Okumaya devam et Seven Pounds: Will Smith’in Kapatması

Stanley Kubrick!

Çoğumuza sinema aşkını tanıtan, hayata dair yol gösteren önemli yönetmenlerden biri Stanley Kubrick. Çok önemli biri. Sinema için, dünya için, bizim için önemli. On yıl önce vefat eden Kubrick’i hatırlamanın en iyi yolu elbette filmlerini yeniden seyretmektir. Zaten sinema külliyen böyledir ya, platform itibarıyla iş edindiğimiz mesele de okuyucuda bir filmi seyretme ya da yeniden… Okumaya devam et Stanley Kubrick!

Clockwork Orange

1971 yapım Otomatik Portakal Kubrick’in belki de en katmanlı filmidir. Kamuda rahatsızlık ve dolayımlı olarak tartışma yaratacak malzemenin kokusunu çok iyi alan Kubrick Usta Burgess’in 1961de yazmış olduğu romanda neyi yapamadığını, hangi adımı atamadığını hemen tespit edip işe koyulmuş. Benim için sinema tarihinin en kıymetli filmlerinden biri olan Clockwork Orange pekçok farklı açıdan ele alınabilir;… Okumaya devam et Clockwork Orange

Noel Babanın Kazığı: Frozen River

Sinemayla biraz olsun ilgilenen herkes amerikan kültürüne vakıf olmuştur. Noel öncesinde insanların nasıl hislere kapıldıklarını biliriz. Özellikle televizyon mecrası üzerinden, bu hislerle bezeli yapmacık pek çok filme maruz kaldık: umut, aşk, yardımseverlik, sevgi, aile bağları… Bu gibi kavramların bünyede yarattığı sanrılı hevesleri vaadetmese de, sırtını masala – yüzünü gerçeğe çeviren filmler her yönüyle daha ele… Okumaya devam et Noel Babanın Kazığı: Frozen River

Yan Yollardan Minik İnsanlara

Özellikle Sideways’in yaratıcısı olarak hafızalarımıza kazınan Alexander Payne yeni senaryosunu bitirmek üzereymiş. İsmi Downsizing olarak belirtilen filmin ilk anlaşmaları tamamlanmış bile. Fox Searchlight’ın hayata geçireceği yapımda yer alacak oyunculardan ilki Paul Giamatti. Sinema oyunculuğuna özgün bir hava getiren Giamatti ile Payne’nin yeniden biraraya gelmesi bile yeterli sevinci yaratıyor. Bir de Borat tiplemesiyle tanıdığımız Sacha Baron… Okumaya devam et Yan Yollardan Minik İnsanlara

Meksika Üzerinden Amerika’ya: Sin Nombre

Sundance Film Festivali her sene olduğu gibi bu sene de yepyeni yetenekleri biz sinemaseverlere tanıttı da geçti. Bu sene en iyi yönetmen ödülünü kazanan Cary Fukunaga, daha önce kısafilmleriyle de ses getirmiş olsa da, bu sene Sundance Film Festivali’e damga vuran isimlerden biri oldu. İlk filmi Sin Nombre‘yi seyredenlerin filmden bahsetme biçimlerine bakılırsa, gerçekten harika… Okumaya devam et Meksika Üzerinden Amerika’ya: Sin Nombre

Angelopoulos’dan Üçlemenin İkincisi

Yunanistan’ın yaratıcı yönetmeni Theodoros Angelopoulos‘un üçlemesinin ikinci filmini de bitirdi. 2004te gösterime giren Το Λιβάδι που δακρύζει (Ağlayan Çayır) filmle üçlemeye başlayan Angelopoulos, Zamanın Tozu olarak çevirebileceğimiz I Σκονη Του Χρονου ile yakında yine karşımızda. Sonbaharda Selanik Film Festivali’nde prömiyeri yapılan, şubatta da Berlin’de yarışacak olan filmin gösterimi büyük ihtimalle Berlin sonuçlarına göre belli olur.… Okumaya devam et Angelopoulos’dan Üçlemenin İkincisi

Joe Swanberg Röportajı: Mumblecore?

Birkaç ay önce yazdığımız Nights and Weekends filminin yönetmeni Joe Swanberg, 81 doğumlu genç bir yönetmen. DV teknolojisiyle başladığı kariyerine, HD teknolojisiyle devam ediyor. Sinema yazarları, onu Mumblecore akımının öncü bir neferi olarak tanımlasa da, Swanberg bu etiketlemeden rahatsız. Başta kadın-erkek olmak üzere, ilişkileri irdelemeyi seven yönetmen, tüm filmlerinde en doğal haliyle bunu masaya yatırmış.… Okumaya devam et Joe Swanberg Röportajı: Mumblecore?

Marty: Romantik Komedilerin En İyisi

Hollywood’dan çıkma romantik-komedi denince çoğumuzun tüyleri diken diken olur. Fakat Hollywood’da, türün basmakalıp formüllerinin henüz oluşmadığı zamanlar da oldu. 1955 yılında bir televizyon filminden uyarlanan Marty ise bu türün belki de en iyi örneği olarak gösterilebilir.

David Wain: Komedinin Rol Modeli

Gerçekten komik filmi arar olduğumuz şu günlerde Role Models gibi bir filmin yapılıyor olduğunu öğrendik. Projenin başındaki ismin David Wain olduğunu görünce hemen Bakınız olarak harekete geçtik ve kendisine ulaştık.

Milcho Manchevski Röportajı

Yağmurdan Önce filmini, çoğumuz birden fazla izlemişizdir. Bu harika filmin yaratıcısı Milcho Manchevski, daha sonra Hollywood’da bir kaç projeye girişmiş fakat taviz vermez inadı ve yaratıcılığı, büyük prodüktörlerle anlaşmasına engel olmuş.