Bakınız’da 2012 değerlendirmelerine yer verirken yönetmenlere doğal olarak özel bir yer ayırdık. Pekçok önemli yönetmenin eser vermediği bazılarının da kötü filmlere imza attğı yılda, iyi performanslara odaklanalım istedik.
Edip Can Rende: Bu sene çoğu yönetmenin performansını beğenmedim. Çoğu hayal kırıklığı yarattı. Komedi türünde Wes Anderson başarısını devam ettirdi “Moonrise Kingdom” ile. Dramda Michael Haneke’nin ve Jacques Audiard’ın performanslarını beğendim. Audiard’ın “Rust & Bone”u beklenen eleştirileri alamadı ama bana göre yılın en iyilerindendi. Bizim sinemadan pek film izlemedim. Yeşim Ustaoğlu’nu epey başarılı buldum “Araf” ile. Aksiyon türünde “Looper” ile Rian Johnson’ı tek geçerim. Fantastik/Bilim-kurgu türünde de en iyisi Peter Jackson’ın “The Hobbit”i haliyle (izlediklerim arasında tabi ki). “Looper”dan sonra N.W.Refn’in coştuğu “Drive”ı da dahil edebilirim en iyi aksiyon filmlerine. Romantik filmlerden “Take This Waltz” öne çıktı. Psikolojik gerilim türünde ise Jeff Nichols’ın “Take Shelter”ını epey beğendim. Bu filmdeki yönetmen performansları pek iyiydi doğrusu. Leos Carax’ı ve “Holy Motors”unu da unutmadan ekleyeyim.
Gültekin Turgut: Haneke, Ridley Scott, S. Stallone, Pascal Laugier, Tim Burton, Peter Jackson kendilerinden beklenildiği gibi yönettikleri için, Rian Johnson, Ben Affleck, Ang Lee kendilerinden beklenenden daha iyi oldukları için, Tykwer & Wachowski Brothers, Sam Mendes Ve R. Zemeckis beklentilerin altında kaldıkları için aklımda kalan yönetmenler oldu… The Three Stooges ile Farrelly Brothers’ı da unutmayayım.
Ebru Çavdarlı: Haneke benim için senenin en iyilerinden. Yine bir yerde Edip’e katılıyorum Take Shelter filmi ile Jeff Nichols’u başarılı buldum. Rahatsız edici bir atmosferi var ve aynı şekilde bunu size hissettirebiliyor. Türk filmleri içerisinde de Zerre ile Erdem Tepegöz diyorum. Ama bu filmin görüntü yönetmenini de atlamamak gerek.
Cem Çelik: Rian Johnson ve Looper, bu sene Prometheus’tan sonra en çok beğendiğim film oldu. N.W.Refn’in ve tabi ki Ridley Scott.
Suat Demirel: Muhteşem işler çıkaranlar: Looper ile herkesin birleştiği üzere Rian Johnson, yarattığı ambians ve oyuncu yönetimiyle Jagten ile Thomas Vinterberg, son zamanlarda izlediğim en garip tercihleriyle Beasts of the Southern Wild ile Benh Zeitlin, hiç düşmeyen aksiyonu iyi yedirdiği Serbuan Maut ile Gareth Evans ve herkesin çokça eleştirdiği ama benim çok sevdiğim Passion’daki tutkulu sahneler ve cesur açılardan ötürü Brian de Palma.
Türk yönetmenler içinde kesinlikle Yeşim Ustaoğlu ve en ustalıklı işiyle (Araf) bu payeyi hak ediyor. Tepenin Ardı’ndaki genel yönetim becerisiyle Emin Alper görmezden gelinebilecek gibi değildi. İlk filmi olduğu görmezden gelebileceğim ton sorunları hariç Vücut’taki oldukça iyi yönetimiyle Mustafa Nuri.
Hayal kırıklıkları: Ridley Scott, Christopher Nolan, Tom Tykwer, Andy Wachowski ve Lana Wachowski. Rica ederim recm etmeye kalkışmayınız.
Ozancan Demirışık: Leos Carax “Holy Motors”la göz kamaştırıcı bir iş çıkarmış, Denis Lavant’ın performansı ne kadar etkileyici de olsa filmin başarısının temel sebebi bizzat o. Yıllardır film çekmemesinin acısını çıkarmış. Wes Anderson’a gelince, kendisini severim ama “Moonrise Kingdom”la beni yine de şaşırtmayı başardı; şahsına münhasır dünyasını kusursuz biçimde ekrana yansıtmayı başarmış yine. “The Master”da Paul Thomas Anderson, kariyerinin ilk dönemindeki bol karakterli filmlerini bir kenara bırakmayı avantaja dönüştürüp, anormalliğinden güç alan bir yönetime imza atmış. Joe Wright da “Anna Karenina”da, özellikle filmin ilk yarısında, şu ana kadarki en iyi işini ortaya koymuş bana kalırsa. Bütçe kısıntısını öyle güzel bir avantaja çevirmiş ki, hayran olmamak elde değil.
William Friedkin “Killer Joe”yla herkesin beğenmeyeceği ama beğenenlerin de müthiş bir zevk alacağı dinamik bir film ortaya koymuş. “Dupa Dealuri”deki incelikli mekan kullanımı ve mizansenleriyle, kurduğu etkileyici atmosferle Cristian Mungiu da takdire şayan. Yerli filmler arasında ise ilk filmi olduğu düşünülürse şahane bir iş çıkaran Emin Alper’i anmadan olmaz (Araf’ı seyretme şansı bulamadığımı söyleyeyim).
Yıldıray Kibar: Drive bu seneye girer mi emin değilim eğer girmiş sayarsak Refn ve Rian Johnson yönetmen olarak öne çıkıyor. Wes ve Paul Thomas Anderson için herhangi bir şey söylemiyorum çünkü kendi eşiklerinin civarı performansları vardı. Bununla beraber Audiard bu listede olabilir gibi geliyor.
Haktan Kaan İçel: Steve McQueen (Shame), Nicolas Winding Refn (Drive), Leos Carax (Holy Motors), Joe Wright (Anna Karenina), Paul Thomas Anderson (The Master), Rodrigo Cortes (Red Lights), Zeki Demirkubuz (Yeraltı), David Cronenberg (Cosmopolis) denilebilir.
Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.