Basın Toplantısı: Bir Lars von Trier Gerilimi

Cannes’da Lars von Trier’in yeni filmi Melancholia “Fena değil” yorumlarıyla karşılandı, twitter’dan “İyi bir filmdi, şimdi basın toplantısına geçiyoruz. Bakalım neler diyecek?” mesajlarını okuduk.

Ardından yaşananlar ise sanki yine Trier’in kurguladığı bir film gibiydi. Başrolünde Lars von Trier’in, yan rollerde toplantıya birlikte katılan Kirsten Dunst, Charlotte Gainsbourg, Stellan ve Alexander Skarsgard’ın yer aldığı, kurban figüranlar rollerinde ise yedikleri şoklarla ajanslara haber geçemez hale gelen basın mensuplarının olduğu bir Trier gerilimi yaşandı. İşte von Trier’in basın toplantısında söyledikleri.

Nazi estetistiği ve Alman kökenleri hakkındaki bir soru üzerine:
Size söyleyebileceğim tek şey kendimi uzun süre yahudi zannetmiş olmam. Yahudi olmaktan çok mutluydum, ardından Susanne Bier’ın yahudi ve danimarkalı olduğunu öğrendim, yahudi olmaktan çok mutlu olmamaya başladım. (Bu bir şakaydı, özür dilerim). Ama dediğim gibi yahudi olmadığım ortaya çıktı. Eğer bir yahudi olsaydım, ikinci dalga bir yahudi olmak isterdim. Yeni dalga bir yahudi. Herneyse gerçekten bir yahudi olmak istiyordum ama sonra bir nazi olduğumu öğrendim, çünkü ailem almanmış. Bu da bana zevk verdi. Ne diyebilirim ki? Hitler’i anlıyorum. Birçok yanlış iş yaptığını düşünüyorum ama sığınağında oturduğunu görebiliyorum. (Bu sırada Kirsten Dunst “Aman Tanrım” diyerek Trier’in arkasına saklandı) Söylemeye çalıştığım, adamı anladığımı düşünüyorum. İyi insan dediğimiz şeye pek benzemiyordu ama evet, onu anlıyorum ve sempati duyuyorum. Ama tabi ki İkinci Dünya Savaşı’nı desteklemiyorum. Yahudilere de karşı değilim, Susanne Bier’a bile karşı değilim. İsrailliler baş belası olsa bile onları seviyorum. Bu cümleyi nasıl bitirmeliyim? Tamam, bir naziyim. Sanat olarak Albert Speer’i seviyorum. Tanrının sevgili çocuklarından biriydi. Onda öyle bir yetenek vardı ki… Neyse, tamam, yeter!

Büyük bir gişe filmi yapmak isteyip istemediği üzerine:
Evet, naziler herşeyi büyük yapmak ister. Belki ben de “Son Çözüm” diye bir film çekebilirim.

Niye komedi çekmiyor sorusu üzerine:
Ben komedi filmleri yapıyorum ama melankoliye dönüyor. Bu filmim bile bir komediydi aslında…

Kirsten Dunst’ı niye depresif gelin olarak seçtiği sorusu üzerine:
Kirsten’ın depresyon üzerine bilgili olduğunu düşünüyorum,

Bir sonraki filminin ne olacağı üzerine:
Yeni filmim üzerine konuşmayı çok isterim. Filmim, Kirsten’ın da çok ısrar ettiği gibi bir porno filmi olacak. Özellikle filmdeki nehir sahnesini çektikten sonra ben “Bu sahne filme uymuyor” derken o “Bu sahne hakkında çok güçlü hislerim var” dedi. Ben de “Evet güzel sahneydi” dedim. Ama şimdi daha fazlasını istiyor. Charlotte da işin içinde… Çok, çok, çok hard-core bir film yapmak istiyorlar. Ben de tamam dedim. “Filmde çok fazla diyalog olmalı” diye de ekledim. Onlar da “Diyaloglar s..imizde değil” dediler. “Uzun, çok uzun ve rahatsız seks yapmak istiyoruz.” dediler. Bunun üzerinde çalışıyorum. En azından 3-4 saatlik bir film olacak. Böylece ilk gösterimden sonra basın toplantısına daha geç gelebilirim.

Gelecek filmiyle ilgili daha çok ayrıntı sorulduğunda:
Batı ve Doğu kiliseleri arasında, yani katolik ve ortodoks kiliseleri arasındaki sorunlara eğileceğim. Bu tabi ki yapacağım porno filmin ana konusu olacak. Doğu kilisesi daha çok zevkle ilgileniyor. Batı kilisesi ise çarmıha germe olayına falan takmış durumda. Kutsal ışığın doğu kilisesinde önemli olduğunu görüyorum. Dünya yokoluyor ve biz hiç alarm durumunda değiliz, çünkü hepimiz birgün öleceğimizi biliyoruz. Kutsal ruh tarafı ise porno filmimde inceleyeceğim durum olacak. Doğu Kilisesi ve orgazmlar konusu bana göre çok önemli. Charlotte sahte değil ve bu iki farklı tür oyunculuk. Fransız-amerikana karşı. Artık Spider-man hakkında konuşabilir miyim?

Trier, basın toplantısının geri kalanında Udo Kier’i homoseksüellikle suçladı ve alkolikliği övdü. Basın toplantısından 3-4 saat sonra ise Cannes yönetiminin de devreye girmesiyle tüm söylediklerinden dolayı özür diledi.


Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Yorumlar

Bir cevap yazın