Beautiful Boy: Bir Hayatın Geride Bıraktıkları

Shawn Ku’nun yazıp yönettiği, 18 yaşında üniversiteyi yeni kazanmış Sam adındaki bir gencin, arkadaşları ve öğretmenlerinden oluşan 17 kişiyi öldürüp intihar ettikten sonra, ailesinin yaşadıklarını anlatan 2010 yapımı bir dram. 2010 Uluslararası Toronto Film Festivalinden FIPRESCI ödülü ile dönen filmin başrollerinde en son Midnight in Paris filminde izlediğimiz Michael Sheen ile A History of Violence’de gördüğümüz Maria Bello yer alıyor.

Her şeyin farkında olduğumuzu zannederiz fakat onlar sadece görünendir. Görünen de gördüğümüz değil sadece baktığımızdır. Ve giden bir hayat aslında arkasında çok şey bırakır. Belki sorun sadece Sam’deydi, belki ailesi onu duyuyor ama dinlemiyordu ve belki de bu yöntem onun sadece kendi sesini duyurma çabasıydı.  Beautiful Boy Sam’in katil oluşunun sebeplerine değil, oğullarının böylesine vahşi bir katliamı yaratması ve sonra kendini öldürmesiyle sarsılan çiftin, olaylar sonrasında yaşadıklarına odaklanıyor. Neden bunu yaptığına, kendilerinin sebep olup olmadığına, bakıpta göremediklerine ve arkasında bıraktığı onlarca soruya cevap bulma arayışlarını kendi içlerinde hesaplaşmalarıyla anlatıyor. Oğullarının ölümünün acısının yanı sıra, onun nasıl bir canavara dönüştüğünün nefretini de yaşayan bir anne-baba ve tüm bunların yanısıra insanların artık onlara farklı baktığı gerçeği. Sonuçta artık onlar 17 kişiyi katleden bir katilin ailesi. Destek olanlar, üzülenler, onların Sam’in katil olmasında payı olduğunu ve belki de onların da içlerinde böylesine bir insanın yattığını düşünenler,… Sürekli düşünceler, sorular, yargılamalar,… Ama en sonunda artık ikisi oğullarını kaybetmiş ve belki de bundan sonra hep yalnız kalıcak 2 insan.

Beautiful Boy kimi zaman kurguda kopukluklar yaşayan bir film. Ama yine de Micheal Sheen ve Maria Bello’nun; üzüntüyü, siniri, kızgınlığı, ayrılığı, sevgiyi, umutsuzluğu, yanlızlığı kısaca tüm bu duyguları aynı anda yaşayan ebevyn rollerindeki performansları filmi kotarmaya yetiyor.

Yorum Gönderin