Bir Şeyler Yap Clint ve Günümü Kurtar

clint-eastwood-ustad-gran-torino.jpg

Rawhide isimli arkaik dönem western dizisi ile fark edilen Clint Eastwood’u teneşir bile paklayamayacak gibi gözüküyor.

Başarılı futbolcuların kariyerlerini tamamladıktan sonra teknik direktör olmaları alışılagelmiş bir olgu. Fakat aynı şeyi aktörler ve aktrisler için söylemek pek mümkün değildir. Bazıları kariyerlerinin sonuna doğru yönetmenliğe soyunurlar ve çoğunlukla orta derece başarı göstererek kameraarkasına veda ederler.

İşte Clint Eastwood bu rutini bozan en azametli sinema insanı. Basit bir jön olarak başladığı sinema hayatına Sergio Leone ile çevirdiği bir dizi mükemmel film ile devam eden Eastwood, Dirty Harry karakteri ile putlaşmıştır. Kısacası heykeli dikilse yeridir. Çoğunluk Eastwood’un yönetmenliğe kariyerinin ilerleyen yıllarında başladığını düşünür. Hâlbuki 1955 yılında bir B-movie’de laboratuar teknisyeni olarak, figürasyon ile başlar oyuncuşuğa. Sadece 14 sene sonra Play Misty for Me ile yönetmenliğe soyunur.

İşe hangi tarafından bakarsak bakalım film yönetmek zor iştir. Clint Eastwood sektörü yavaş yavaş içine çekerek, bu işi layığı ile öğrenmiştir. Önce Hollywood zerzevatlarını gören, daha sonra ise Leone gibi sinemayı ve sinematografiyi yemiş yutmuş; yetmiyormuş gibi bir de kusmuş ve üzerine çalışmaya devam etmiş bir yönetmen ile bir arada olma şansına erişti.

Sergio Leone’den sonra ise Dirty Harry filmleri ve karakteri üzerinde yadsınamayacak bir etkisi olan Don Siegel ile çalışma fırsatı yakalayan Clint “The Good” Eastwood işin özünü doğru insanlardan kapmıştır.

Elbette doğru düzgün filmler çekmeye başlaması belli bir süre aldı. İlk filminden 17 yıl sonra Bird filmiyle gerçek bir sinema adamı olduğunu kanıtladı. Cazseverlerin taptığı Charlie Bird Parker’ın anlatıldığı filme Bird’ü canlandıran Forrest Whitaker, Cannes‘da en iyi oyuncu ödülünü aldığında hiç şaşırmamıştım. Elbette Oscar alamamasına kimse şaşırmamıştı. Afro-amerikalıların Oscar alması için daha 2 sene geçmesi gerekiyordu. Denzel Washigton, Victory filmi ile En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Oscar’ı ile tabuları yıkmıştı.

Clint Eastwood yönetmen koltuğuna daha da bir yerleşerek ‘92 yılında Unforgiven ile bizi bizden aldı. Alttürler ötesi bir western ile hem oyunculuk hem yönetmenlik dersi verdi. William ‘Bill’ Munny karakteri ile gerçek korkunun nasıl salınacağını öğrendik. 2004 yılında izlediğimiz Million Dollar Baby olumlu eleştiriler topladı; yanında da en iyi film ve yönetmen dahil olmak üzere 4 adet Oscar’ını otoriteler unutmadı.

Flags of Our Father ve Letter from Iwo Jima ile büyük prodüksiyonların altından kolayca kalkabileceğini gösterdi. Bu iki film çoğu eleştirmen için Terence Mallick’in Thin Red Line’ı kadar önemli ve değerli.

78 yılı geride bırakan efsanevi Clint Eastwood, Harry Callahan, Frank Morris ve John ‘Thunderbolt’ Doherty gibi rolleri canlandıran aktör, sağlam ve antika bir lokomotif gibi yoluna devam ediyor. Son filmi Gran Torino ile hala ayakta, dimdik ve kaya gibi. Yönetmenlik koltuğunu ve başrolü kimselere bırakmadan huysuz, aksi ve korkulacak ihtiyar Walt Kowalski rolünün altından öylesine bir kalkıyor ki performansını tanımlayacak sözcük bulamıyorum.

Kowalski’nin filmde yumrukladığı mutfak dolaplarının strafordan ya da kontrplaktan değil de masif maundan, camların şekerden değil de kurşungeçirmez camdan yapıldığını düşünüyor insan. Açıkçası Clint Eastwood ile hiçbir şekilde teketek bile olsa bir kavgada karşı karşıya gelmek istemem. Yaşına rağmen sizi kısa bir sürede yıkargeçer gibi gözüküyor. Ve umarım daha uzun seneler böyle gözükmeye ve film çekmeye devam edecek.


Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Yorumlar

Bir cevap yazın