Borat 2: İlk Filme Göre Zayıf Bir Komedi

Borat’ın 2. filmini izlemeden önce olay örgüsünü önemseyen çok fazla kişi yoktur herhalde. Sacha Baron Cohen’in çoğu filmini özel kılan en önemli unsurlar, hem slapstick komedinin hem de aynı zamanda hicivlerin bol bol bulunduğu komedi geleneğini kendi mizahına göre sürdürüyor olmasıdır. Ancak Borat 2’de maalesef bu unsurların çok zayıf olması filmi oldukça sıradan kalıyor.

Borat 2 ya da tam ismiyle söyleyecek olursak, Borat Subsequent Moviefilm: Delivery of Prodigious Bribe to American Regime for Make Benefit Once Glorious Nation of Kazakhstan’da baş karakterimiz Borat, yine görkemli ülkesi Kazakistan tarafından görevlendirilerek kızıyla birlikte ABD’nin yolunu tutuyor ve beklendiği gibi orada ona verilen görevi bu kez kılıktan kılığa girerek gerçekleştirmeye çalışıyor.

Ancak ilk filmle ikinci film arasındaki en büyük farklardan biri de burada gerçekleşiyor. İlk filmdeki tamamen bir yan karakter olan Ken Davitian’ın canlandırdığı Azamat karakteri ile Maria Bakalova’nın canlandırdığı Tutar Sagdiyev karakterlerinin aldıkları süreye bakıldığında arada bir uçurum olduğunu söyleyebiliriz. İlk filmdekinin aksine, ikinci filmde Borat karakterini daha az izliyoruz ve bir başrol paylaşım durumu mevcut. Yani ilk filmde Borat’a ve ilk kez gittiği ABD gibi bir ülkede yaşadıklarına bol bol doyarken, ikinci filmde ise maalesef daha az izleme şansı buluyoruz. Ayrıca ilk filmde tam bir komedik ikili olan Borat ile Azamat’ın başından geçen maceraların mizahi seviyesi ile Azamat’a göre daha zayıf kalan Tutar Sagdiyev karakterinin aldığı rolün büyüklüğünün yanında sönük kaldığını görüyoruz.

İki filmi birbirinden ayıran en büyük farklılıklardan biri de, ilk film Borat: Cultural Learnings of America for Make Benefit Glorious Nation of Kazakhstan’ın isminde de belirtildiği gibi Borat’ın ABD’de kültürel yenilikleri öğrenmek için gitmiş olması. İkinci filmde ise tamamen seçim öncesi ve son dönemde ABD’deki siyasi olaylara odaklanan bir hikaye mevcut. İlk filmde izleyici, Borat’la birlikte kültürel farklılıkları öğrenmek için konumlandırılmışken, ikinci filmde ABD siyaseti ve figürlerine az da olsa vakıf olmayanlar filmi izlerken göndermeleri anlamada biraz zorlanabilir.

Daha önceki Borat, Brüno ve The Dictator’daki “ikonik komedi karakteri” filmlerinin neredeyse hepsinde Larry Charles ile çalışan Sacha Baron Cohen, bu filmde ise Jason Woliner ile çalışmayı tercih etmiş. Hem Wolliner’in Sacha Baron Cohen’in kimyasını bilmemesi, hem de ilk uzun metraj film tecrübesi olmasının da filmin tam olarak bekleneni verememesindeki etkenlerden birkaçı olduğunu söyleyebiliriz.

Son olarak, yine salt kendi projesi olarak en son Who is America’da yine benzer konularla ABD siyaseti ve halkını kılıktan kılığa girerek eleştiren Sacha Baron Cohen’in, ne zaman Amerikalılar’ın yakasını bırakacağından (!) emin değiliz. Ancak Donald Trump gibi figürler olduğu sürece İngiliz oyuncu kolay kolay vazgeçmeyecek gibi görünüyor!


Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Yorumlar

Bir cevap yazın