YÖNETMEN: Jean Luc Godard
60 ve 70’li yıllarda Truffaut, Polanski ve diğer arkadaşlarıyla birlikte, birbirlerinin film gösterimlerinde en arka sıralara oturup, insanların çektikleri filmler karşısındaki şaşkınlıklarını izler gülerlerdi. Truffaut öldü, Polanski ev hapsinde, Godard artık tek başına. Ama yine de insanları sinema yoluyla şoke etmeyi iyi biliyor.
OYUNCULAR: Robert Malobier, Patti Smith, Jean Marc Stehlee, Catherine Tanvier.
Büyük ustanın son filmlerinde olduğu gibi bu filmde de oyuncular ve oyunculuklardan kimse bahsetmiyor. Filmde ne bir Belmondo, ne de bir Anna Karina var. Oynculuklar filmin önemli parçaları olarak oraya buraya yerleştirilmiş durumdalar.
KONU: Filmi seyreden herkes MFÖ kesiliyor ve aynı cümleleri tekrarlıyor “Nasıl anlatsam, nerden başlasam”
En iyisi Godard’ın anlatımına başvuralım:
Üç bölümden oluşan bir senfoni
Gibi Şeyler
Akdeniz yolcu gemisi, yolcular arasında bir dolu dilde bir sürü konuşma, hemen hepsi tatilde
Avrupamız
Gece, bir kız ve küçük kardeşi ebveynlerini çocukluklarının mahkemesinde toplar. Çocuklar, Özgürlük, Eşitlik ve Kardeşlik konusunda ciddi açıklamalar isterler.
İnsanlarımız
Yanlış veya doğru mitlerin 6 bölgesine ziyaret: Mısır, Filistin, Odesa, Yunanistan, Napoli ve Barcelona
TEPKİLER: Tepkiler çeşitli bölümlere ayrılabilir. Hayatında sadece “A Bout Souffle”yi izlemiş olan seyirciler sinemadan boş gözler ve düzleşmiş beyin kıvrımlarıyla ayrıldılar.
Godard ve sinemasını iyi bilen ama ingilizceden başka dil bilmeyen herkesin ise sorunu aynıydı: “Altyazılar”
Godard ne kadar “yabancı” olduklarını amerikalıların gözüne altyazıları çocuk ingilizcesi kıvamında tutarak soktu.
Filmde konuşulan 5 dili sular seller gibi bilen insanlar için bile filmin çok zor olduğu ilk gösterimden sonra anlaşıldı. “Beyaz tavşanın deliğinin en dibine kadar inmiş” “Godard sinematik bir James Joyce” gibi eleştiriler birbirini izledi. En iyi yorum ise Hollywood Reporter yazarı Peter Brunette’ten geldi:
“Film Socialisme, Godard’ın diğer “tez” filmleri gibi parça parça her yeree dağılmış ve takip edilmesi imkansız bir halde. Ama Godard öyle bir ustalık sergiliyor ki, filmi anlamamanız kendisinin değil, sizin suçunuzmuş gibi hissettiriyor”
Guardian’dan Agnes Pourier ise farklı bir benzetmeyle filmi “Zidane’ın futbola rakibine attığı kafayla veda etmesi gibi bir intihar mektubu” cümleleriyle yorumladı.
AÇIKLAMALAR: Filmin ardından buraya sığmayacak kadar çok açıklamaya maruz kaldık. Bu kargaşada en iyi işi fransız Telerama dergisi çıkardı. 60’lı yılların iki büyük kahramanını Godard ve Daniel Cohn Bendit’i bir araya getirerek yılın röportajına imza attı. Röportajın ingilizcesini ve fransızcasını sizlerle paylaşalım dedik.
Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.