Kategori: izlenim
-
Parador Hungaro’dan Clara’ya Eski Sinefilin Kolombiya Hatıraları
Aseneth Suarez Ruiz ve Patrick Alexander ile tanıştığım günü net bir şekilde hatırlıyorum. 2008 yılının ortalarında İstanbul, Gümüşsuyu’nda ortak arkadaşlarımızın evinde bir araya geldiğim bu yarı Kolombiyalı yarı ABD’li çift, ülkemize dil öğretmeye gelmiş expatlardı. Türkiye’de kaldıkları bir seneyi aşan ama iki seneyi bulmayan süre zarfında henüz tamamlayamadıkları film projesi Parador Hungaro’dan bahsetmişlerdi. Parador Hungaro’nun […]
-
Beau Is Afraid: Bizi Bu Hale Ailelerimiz Getirdi
Hayatımızın Katilleri Ailelerimiz… Her insanı yaşamdan ölüme kadar aileleri şekillendirir. Çocukluk travmalarından doğan korkularımız, bizi defolu insanlar topluluğuna dönüştürür. Yaşamlarımız karanlık bir girdabın içine sürüklenir. Yönetmen Ari Aster da bu çıkış noktasından ana karakterinin oudipus sendromunu bizlere abartılı görsel imgelerin yardımıyla biçimsel seçimlerle olarak sunuyor. Henüz ilk sahnesinde karşımıza ebeveyn koruyuculuğunun depresif yüzünü çıkartıyor. Kutsal […]
-
Triangle of Sadness: Batan Geminin Malları
Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye ödülüyle dönen Triangle of Sadness’in seyircileri ikiye böldüğünü söyleyebiliriz. Bir kesim filmi sığ anlatımdan dolayı suçlarken, öte yandan yönetmen Ruben Östlund’un yarattığı dünyaya girmeye başaran kişiler filmden daha büyük bir keyif almayı başardılar. Östlund’un filminin ahlaki olarak fazla alaycı olması ve ağlanacak halimize gülmemizin portresini çizmesinin insanları rahatsız etmesinin başlıca […]
-
59. Antalya Altın Portakal Film Festivali Genel Program Filmleri Değerlendirmesi
59. Antalya Altın Portakal Film Festivali daha çok ulusal yarışma bazlı konuşmalarla anılsa da, aslında ulusal yarışma dışında da gerçekten ilginç filmlerin varlığıyla dikkat çeken bir festivaldi. Pek değinilmeyen yabancı filmlere dair kısa kısa yorumlarımı bu yazıda bulabilirsiniz. As Bestas: Yabancı düşmanlığı üzerine çok sağlam bir gerilim olan As Bestas her anında tekinsiz atmosferiyle kopmaya […]
-
59. Antalya Altın Portakal Film Festivali Ulusal Yarışma Değerlendirmesi
Son derece politik söylemlerle geçen 59. Antalya Altın Portakal Film Festivali Kurak Günler’in 9 ödül kazanması ve beklenmedik şekilde Karanlık Gece’nin geceden en iyi filmi kazanarak galibiyetle dönmesiyle sona erdi. Bu yazıda tüm yarışma filmlerinin kısa değerlendirmesini bulabilirsiniz. Bir Umut: Minimal oyunculuğu ile Funda Eskioğlu çok dozunda performans sergiliyor. Baran Şükrü Babacan son yılların […]
-
29. Adana Altın Koza Film Festivali Program Günlükleri
Adana Altın Koza Film Festivali 29. Yılında harika bir yabancı film seçkisiyle karşımıza çıktı. Bu seçkide izlenilen filmlere dair kısa yorumları bu yazıda bulabilirsiniz. Corsage: Vicky Krieps’in tek başına sürüklediği Corsage bir ait olamama hikayesi olarak karşımıza çıkıyor. Karakterinin değişken ruh hali bulunduğu sarayı bir işkence aletine dönüştürüyor. Bazı açılardan Spencer filmi ile akrabalık bağları […]
-
29. Adana Altın Koza Film Festivali Ulusal Yarışma Değerlendirmesi
29. Adana Altın Koza Film Festivali’nin tabii ki en merak edilen kısmı ulusal yarışma olacaktı. Bu vesileyle daha önceden izlediğimiz dört film dışında kalan diğer dört filmi burada kısa bir değerlendirmeyle karşınıza sunabildik. Bir Zamanlar Gelecek 2121: Minimalist bir bilim kurgu yaratılmaya çalışılsa da maalesef sistem eleştirisi yapılan distopik hikayelerdeki tüm klişeleri bünyesinde bulunduruyor […]
-
Erşan Kuneri Gibisi
Cem Yılmaz ve yol arkadaşlarının son dizisi Erşan Kuneri, komedyenin son işlerinin hemen hepsinde olduğu gibi tartışmalarıyla birlikte geldi.
-
Vortex: Ölümden Kaçış Yok
Gaspar Noe Gerçekçiliği Ülkemizdeki ilk gösterimini 41. İstanbul Film Festivali’nde yapan Vortex, uluslararası yarışmadaki ödülleri süpürürken daha çok yönetmeni Gaspar Noe’in İstanbul’a teşrifi ve partileriyle gündeme geldi. Ancak Vortex filminin yıkıcı gücü satır arasında bir detay olarak kaldı. Yönetmenin sinemasının genelinden uzak bir zeminde seyreden yapım, belki de genel kitleye en çok hitap eden filmi […]
-
Pahanhautoja: Büyümenin Sancılı Hırçınlığı
Bedensel Dönüşüm Hikayeleri Ülkemizdeki ilk gösterimini 41. İstanbul Film Festivali’nde yapan Hatching / Pahanhautoja yönetmen Hanna Bergholm’un elinden çıkan body – horror temelli oluşturulan Finalandiya – İsveç ortak yapımı bir büyüme hikayesi… Raw’un sinemada büyük başarı yakalamasından sonra ortaya çıkan bedensel dönüşümlü filmlerden biri olarak akılda kalıyor. Filmin mükemmel aile yapısı üzerine kurduğu temelleri, evdeki […]
-
The Batman: Babaların Günahları Çocuklarına Geçer
The Batman: Babaların Günahları Çocuklarına Geçer Batman Filmleri Değişim Geçiriyor Süper kahraman filmlerinin işgal ettiği bir dönemde, yeni bir Batman filmi yapmak pek çok kişiye göre anlamsız gözüken bir eylemdi. Bunun nedenlerinin başında gelmiş geçmiş en iyi Batman filmi olan The Dark Knight’ın varlığıydı. Onun üzerine çıkan bir film yapılamayacaksa devam etmenin anlamsızlığı insanların kafalarını […]
-
Karşılaştırmalı Karakter Analizi: Vito Corleone – Michael Corleone
Tüm dünyanın da bildiği gibi The Godfather Serisi ve özellikle ilk iki film dünya sinemasının gördüğü en iyi iki film olarak kabul görür.
-
Scream: Biraz Da Yeni Nesil Çığlık Atsın!
Scream serisi özüne geri dönüyor. Wes Craven’ın beğenilen korku filmi serisi Scream yeni yönetmenleriyle yıllar sonra seyirci karşısına çıkıyor. Geçen zaman içinde yartıcısı olan yönetmenin ölümü ve eski filmlerden yaşayan karakterlerin on yıl daha yaşlanmasından sonra serinin nereye gideceği merak ediliyordu. İşte tam da bu noktada seyirciye yeni filmden ne bekliyorsunuz diye sorulduğunda, alınabilecek ilk […]
-
Licorice Pizza: Geleceğe Ulaşmanın Kısa Yolu
Paul Thomas Anderson geri dönüyor Paul Thomas Anderson’un uzun zamandır beklenen yeni filmi Licorice Pizza, kendini ait hissettiğin yere kendini konumlandırmak üzerine sinemayla yazılmış nostaljik bir büyüme hikayesi olarak adlandırılabilir. San Fernando Vadisi’nde geçen film yönetmen açısından kısmen otobiyografik öğeler de içeriyor diyebiliriz. Kendini ciddiye almak isteyen ama bir yandan da bunun pek bir önemi […]
-
Tepenin Ardı: Şovenizm ve Olmayan Düşmanlık Üzerine
2010’lar Türkiye Sineması düşünüldüğünde hiç kuşkusuz aklımıza gelebilecek ilk yönetmenlerden biridir Emin Alper. Bu yazımızda inceleyeceğimiz filmi olan Tepenin Ardı ile Berlin Film Festivali’nde Belirli Bir Bakış ödülünün sahibi olacak olan Alper, ulusal – uluslararası alanda tanındı. 2015’te çektiği ve yine çokça ses getiren Abluka ve 2019 yapımı olan Kız Kardeşler ile de artık rüştünü […]
-
A Nightmare on Elm Street: Bir Korku Filminin Arkasındaki Gerçekler
Korku Filminden Zengin Olmak Korku sineması denildiğinde aklımıza gelen en önemli filmlerden biri de A Nightmare on Elm Street’tir. Film her ne kadar eğlencelik bir film olarak ortaya çıksa da, arka planındaki çıkış hikayesi ve göndermeleri farklı bir yerde durmasına yol açar. Bu unsurlar nedeniyle filmi olmasa bile, filmin arkasındaki seçimleri irdelemek düşündürücü olabilir. Wes […]
-
Spencer: Kabusun İçindeki Yalnızlık
Diana’nın Kaybolan Özgürlüğü… İlk olarak bu yıl Venedik Film Festivali’nde görücüye çıkan Spencer, izleyiciler ve eleştirmenler tarafından övgüyle karşılanmıştı. Özellikle de Kristen Stewart’ın oyunculuğu önplana çıkarılarak bu yılın Oscar yarışlarında en iyi kadın oyuncu kategorisinde favori haline gelmesine neden olmuştu. Peki Twilight sonrası çok fazla eleştirilenmesine rağmen, kariyerine farklı filmlerle devam ederek ödüllük bir oyuncu […]
-
Titane: Kanserleşen Maçoluğun Kışkırtıcı Cenazesi
Not: Bu yazıda sürprizbozan öğelerden bahsedildiği için yazının filmin izlenmesinden sonra okunması gerektiği önerilir. Sevgisiz Büyüyen Çocukların Başkaldırısı “Raw” filmiyle sinema dünyasında adını duyuran Julia Ducournau, yeni filmi “Titane” ile Altın Palmiye ödülünü kazanarak adından söz ettiren bir sinemacıya dönüştü. Adını titanyum elementinden alan “Titane”, toplumsal cinsiyet algısını kendi içinde eleştirerek, stilize bir görsel yapı […]
-
The Guilty: Tıpkısının Jake’lisi
The Guilty ile ilgili ilk konuşulması gereken şey haliyle filmin neredeyse “tıpkısının aynısı” denilebilecek bir yeniden çevrim olması…
-
Marmoulak’ı Michel Foucault Üzerinden Okumak
Michel Foucault, modern insanın ‘disiplin/kontrol toplumu’ üyesi olduğunu söyler. Aslında her çağ, keskin çizgileri çekilmiş ve mutlak suretle benimsenmesi gereken toplumsal normlar ve yine bu normlara uygun olarak belirlenmiş devlet kurallarını yaratır. Bu sistemde eğreti duranların, daha açık bir tabirle kuralları çiğneyenlerin ise doğrusal parçanın açılarına göre yontulması, eğip bükülmesi ve sonra o köşelere yerleştirilmesi […]