Çıtayı Düşüren Oyuncular: Mila Kunis

Ukraynalı aktris Mila Kunis kariyerine 1994’te Days of Our Lives dizisiyle başladığında henüz 11 yaşında bir çocuktu. Bu diziden bir yıl sonra epey kötü olan korku filmi Piranha‘da oynadı. Daha sonra TV’ye döndü ve o dönemlerin popüler dizisi Baywatch‘ta ve ardından bizde Kalabalık ve Mutlu adıyla bilinen 7th Heaven dizisinde Ashley rolüyle yer aldı. İki dizi de biraz daha ünlenmesine yardımcı oldu. Bu ve diğer birkaç önemsiz yapımı Angelina Jolie’nin döktürdüğü Gia filmi takip etti. Gia, Kunis’in ilk mühim filmi oldu. Bu filmde karakterin çocukluğunu oynadı. Angelina Jolie ve Faye Dunaway’e Altın Küre ödüllerini kazandıran bu TV filmi manken Gia’nın şöhretine, ilişkilerine ve ölümüne odaklanıyordu.

Kunis daha sonra birkaç kötü filmde yer aldı, ki bu filmlerden bir tanesi de American Psycho II: All American Girl idi. Christian Bale’in başrolünü üstlendiği ilk film başarılı olunca devamını DVD piyasası için Kunis’in başrolünde çekmişlerdi. 2007’ye gelindiğinde ise Kunis, Zoe Saldana’lı After Sex filminde rol aldı. Eric Amadio’nun kaleme alıp yönettiği bu romantik komedi filmi 8 çiftin ilişkilerine, daha doğrusu -adından da anlaşılacağı üzere- seksten sonraki sohbetlerine odaklanıyordu. Saldana ve Kunis de birbirlerine âşık olan gençleri oynamışlardı. İki oyuncu da henüz pek popüler değillerdi. Film vasatı aşamıyordu. Kunis henüz Gia dışında iyi filmde oynamamıştı. 2008’de epey kötü gerilim filmi Boot Camp, sevilen komedi filmi Forgetting Sarah Marshall‘da ve kötü oyun uyarlaması Max Payne‘de rol aldı. Max Payne aktrisin rol aldığı ilk büyük bütçeli filmdi. Başrolü Mark Wahlberg üstlenmişti. Film o dönemlerin en sevilen oyunlarından olan Max Payne‘den uyarlanmıştı ama çok kötüydü. Forgetting Sarah Marshall‘sa aktrisin en sevilen filmlerindendi. 2010’a dek birkaç yapımda daha rol alan Kunis’i 2010’da Denzel Washington’lı aksiyon filmi The Book of Eli‘da izlemiştik. Kunis’in ikinci büyük filmiydi ve bir filmi daha kötü eleştiriler almıştı.

The Book of Eli

The Boof of Eli‘dan sonra iyice popüler olmuştu Kunis. Bu filmden sonra Steve Carrel’lı komedi filmi Date Night‘ta rol aldı, ardından Darren Aronofsky’nin Black Swan‘ında oynadı. Black Swan aktrisin hem gişede, hem eleştirmenler cephesinde, hem de ödül sezonunda en başarılı olan filmiydi. Aktris dışadönük, yetenekli, kara kuğu rolünü kapıp Nina’nın akli melekelerini iyice yitirmesine neden olan Lily’i oynamıştı. Performansı da iyiydi. Öyle ki Venedik Film Festivali’nin Marcello Mastroianni Ödülü’nü kazanmış, ilk kez Altın Küre’ye aday olmuştu. Bu filme dek çok kötü gerilim filmlerinde, kötü büyük bütçeli filmlerde, ortalamayı aşamayan komedilerde ve sıradan dizilerde (7th Heaven hariç) fena olmayan performanslarla karşımıza çıkmıştı. Ama Black Swan kariyerinin en iyi filmi, Lily de en iyi performansı olmuştu.

Aktris, Black Swan‘la yükselttiği çıtayı bu filmden sonra düşürmeye başladı. Evet, Black Swan‘dan önceki çoğu yapımı vasattan halliceydi. Ama kendisini epey meşhur eden Black Swan‘dan sonra daha iyi filmlerde oynamak varken hep vasat projeleri tercih etti: Justin Timbarlake’li vasat romantik komedi filmi Friends with Benefits (ki Natalie Portman-Ashton Kutcher’lı No Strings Attached‘le neredeyse aynıydı), gişede başarılı olsa da vasatı aşamayan komedi filmi Ted (bu filmde Mark Wahlberg’le ikinci kez çalıştı), bağımsız film The Color of Time, büyük bütçeli Oz the Great and Powerful (eleştiriler gene iyi değildi), Guillaume Canet’nin ilk Hollywood filmi, aynı zamanda en kötü filmi Blood Ties, James Franco’yla üçüncü kez çalıştığı Third Person. Hiçbiri vasatı aşamıyordu, hiçbirinde Black Swan‘daki kadar iyi değildi. Black Swan‘ın avantajını kullanamamış, çıtayı düşürmüştü. Daha sonra Robin Williams’lı The Angriest Man in Brooklyn‘de oynadı, film fena değildi. Bunu çok kötü müzikal film Annie takip etti.

Black Swan

Sonra Wachowski kardeşlerin Jupiter Ascending‘inin başrolünü üstlendi. Film kasırgalı bir döneme denk geldiğinden gişede batmıştı. Eleştirmenler de filmi yerden yere vurmuşlardı, ki haklılardı. Wachowskilerin en kötü filmleriydi. Kunis de senaryonun berbatlığını fark etmiş olacak ki inandırıcı olmak ve iyi oynamak için pek uğraşmıyordu. Aktris epey kötü oynamıştı, Channing Tatum’la da kimyası zerre uyuşmamıştı. Bu berbat filmden sonra aktris, Hangover‘ın kadın versiyonu olan Bad Moms‘da oynadı. Epey kötüydü ama izlendi ve devamı çekildi. Uzun zamandan sonra gişede başarılı olan ilk filmi Bad Moms.

Kunis’in kariyeri kötü. 7th Heaven, Black Swan, Gia ve Forgettin Sarah Marshall dışında genelde vasat yapımlarda yer aldı. İlerleyen zamanlarda bu değişir mi bilinmez ama şimdilik kariyeri pek heyecanlandırmıyor. Komediyi çok seven, sıkça bu janrdaki filmlerde rol alan aktris bu yıl A Bad Moms Christmas‘da karşımıza çıkacak. Ted filmi iyi hasılat getirince devam ettirilmiş ama devamı pek izlenmemişti. Bunda aynısı olmazsa seriye üçüncü film eklenebilir ve gereksiz bir üçlemeye imza atılabilir. Aktrisin sıradaki projesiyse aksiyon komedisi The Spy Who Dumped Me. Bu filmde Kunis’e Justin Theroux, Kate McKinnon ve Gillian Anderson eşlik edecekler. Film 6 Temmuz 2018’de vizyona girecek. Kunis’i Black Swan‘dan yıllar sonra tekrar ödül sezonuna sokacak bir projesi şu an için yok. Aktris vasat komedilerde oynamaya devam edecek gibi görünüyor. Bu arada Family Guy‘dan bahsetmeden bitirmeyelim. 1999’da yayın hayatına başlayan bu animasyon dizisi iki yıl sonra 20. yaşını kutlayacak. Kunis 18 yıldır Meg Griffin’i seslendiriyor.

Yorum Gönderin