Hollywood’un en yetenekli yönetmeni, en iyi oyuncusu, vs. tartışılır. Ama en başarılı aile diye sorulduğunda herkesin tek yanıtı var: Coppola Klanı…
Coppola ailesi, on yıllardır Hollywood’un her kademesinde filmler çeken, yazan, yöneten, oynayan, besteleyen, sinemaya her alanda katkı veren bir akrabalar topluluğu. Ailenin üç kuşağı da ödüller ve gişe başarılarına ulaşırken, katkı verdikleri yapımlar belirli bir kalitenin altına da asla düşmüyor. Peki nedir bu ailenin sırrı? İncelememize ailenin kökleriyle başlayalım.
Ailenin kökenleri İtalya’nın Basilicata bölgesinde, Bernalda kentine uzanıyor. Ailede sanatla ilgilenen ilk isim ise bir Coppola değil, Pennino… Büyükbaba Carmine Coppola’nın eşi Italia Pennino, sanatın içine doğan bir çocuk oldu. Babası Francesco Pennino, besteci, film yapımcısı ve sinema salonları bulunan bir yatırımcıydı. 1900’lü yılların başında ABD’ye göç eden Pennino ailesi New York’ta Empire sinemasını açtı ve çocuklarını da sanat dolu bir ortamda yetiştirdi.
Pennino ailesinin kızı Italia ile evlenen müzisyen Carmine Coppola, sinema tarihini değiştirdiğini o yıllarda tahmin edemezdi. Carmine ve Italia, çocuklarını da sanatla dolu bir ortamda yetiştirdi. En çok destek verdikleri, bilgilerini en çok aktardıkları isim sinema aşkıyla yanıp tutuşan Francis oldu. Francis Ford Coppola, Roger Corman’ın kanatları altında sinemaya ilk adımlarını attığında filmler artık ailenin ayrılmaz bir parçası haline gelmişti.
Francis Ford Coppola, filmler çekmeye, ödülleri toplamaya başladı. Arada babası Carmine’a da görevler veriyor ve The Godfather Part II ile bir de oscar almasını sağlıyordu. Francis’in ağabeyi, August Coppola sinemadan uzak durdu. Ama bir edebiyat profesörü olarak geçirdiği hayatında her zaman aileye fikirleri ve bilgisiyle destek oldu. Oğlu Nicolas Kim Coppola, ya da perdeden bildiğimiz ismiyle Nicolas Cage de amcasının izlerini takip ederek kendisini setlere attı.
Francis ve August’un kız kardeşleri Talia Shire da Rocky ve The Godfather Part II ile oyunculuk yeteneklerini sinemaya yansıtsa da kariyerini ileri götürmedi ve yapımcı Jack Schwartzman ile evlenerek kamera arkasına etki etmeyi seçti. Çiftin oğulları Jason Schwartzman, ailenin Cage ile birlikte en tanınan ve en çok filmde yer alan oyuncusu…
August ve Talia’nın oyuncu çocuklarının aksine Francis’in The Godfather Part III’de rol verdiği kızı Sofia Coppola, kamera önünde fazla yer almadı ve yönetmenliği seçti. Babasıyla birlikte ailenin en başarılı yönetmeni olarak dikkat çekiyor. Francis’in oğlu Roman Coppola da ailenin adını iyi filmler ve dizilerle taşımayı sürdürüyor.
Coppola klanına evlilikle belirli bir süre bağlanan isimler arasında ise Cage’in eski eşi Patricia Arquette ve Sofia’nın eski eşi Spike Jonze’u sayabiliriz. Wes Anderson’u da evlilik ve kan yoluyla bağlanmasa da aileden saymak gerekiyor. Çünkü bugüne kadar yaptığı her filmde mutlaka Coppola ailesinin bir üyesi yer aldı.
Tabi bunlar Hollywood’dan tanıdığımız ünlü isimler… Tam listeye göz gezdirdiğimizde inanılmaz bir sanat yaşamıyla karşılaşıyoruz…
Birinci Kuşak
Carmine Coppola (Besteci/Müzisyen)
Italia Coppola (Söz Yazarı/Müzisyen)
İkinci Kuşak
Carmine ve Italia’nın 3 Çocukları oldu
Francis Ford Coppola (Yönetmen, Yapımcı)
August Coppola (Edebiyat Profesörü, 2009 yılında hayatını kaybetti)
Talia Shire (Oyuncu, Yönetmen)
İkinci Kuşak ve Evlilik Bağları
Eleanor Coppola (Yazar, Belgeselci)
Joy Vogelsang (August’un eşi, Dansçı/Koreograf)
David Shire (Talia’nın ilk eşi, Besteci)
Jack Schwartzman (Talia’nın İkinci Eşi, Yapımcı)
Üçüncü Kuşak
Nicolas Cage (August Coppola’nın oğlu, Oyuncu)
Marc Coppola (August Coppola’nın oğlu, Oyuncu, DJ)
Christopher Coppola (August Coppola’nın oğlu, Yönetmen, Yapımcı, Yazar)
Matthew Shire (Talia’nın oğlu, Yazar)
Jason Schwartzman (Talia’nın oğlu, Oyuncu, Müzisyen, Yapımcı)
Robert Schwartzman (Talia’nın oğlu, Oyuncu, Müzisyen)
Sofia Coppola (Francis Ford’un kızı, Oyuncu, Yönetmen)
Roman Coppola (Francis Ford’un oğlu, Senarist, Yapımcı, Yönetmen)
GianCarlo Coppola (Francis Ford’un oğlu, Oyuncu, 1986’da bir kazada hayatını kaybetti)
Üçüncü Kuşak ve Evlilik Bağları
Patricia Arquette (Nicolas Cage’in Eski Eşi, Oyuncu)
Christina Fulton (Nicolas Cage’in Eski Eşi, Oyuncu)
Nikki Williams (Nicolas Cage’in Eski Eşi, Şarkıcı)
Lisa Marie-Presley (Nicolas Cage’in Eski Eşi, Elvis Presley’in Kızı, Şarkıcı)
Spike Jonze (Sofia Coppola’nın Eski Eşi, Yönetmen)
Dördüncü Kuşak
Henüz sadece GianCarlo Coppola’nın kızı Gia’yı faal görsek de sanatla ilgilenen 20’ye yakın Coppola’nın varlığı dikkat çekiyor.
Coppola ailesi bugüne kadar 23 kez aday olduğu oscar’lardan 9’unu evine götürdü. Yıllar boyu uzak durduktan sonra dizi işine de el atan aile son olarak Mozart in the Jungle ile Altın Küre ödüllerini toplamıştı. Tüm ailenin başarısını nepotizm yani akrabaları kayırmak ile açıklamak da mümkün değil. Ailenin herhangi bir ferdine filmlerinde görev veren yapımcılar, aslında tüm ailenin yaratıcılığına para ödediklerini, belirli bir kalitenin altında iş çıkmayacağını biliyorlar.
Coppola Ailesinin Kalbi: Francis
Ailenin temellerini Carmine ve Italia atsa da, hepsini bir arada tutan, birbirleriyle yardımlaşmalarını sağlayan ve bundan özel bir zevk alan Francis Ford Coppola… Yaptırdığı Coppola malikanesinde ailenin yaşlı/genç her üyesine bir oda veren, hepsini sık sık yemeklerde bir araya getiren, birçoğunun ilk filmlerini yapımcı olarak destekleyen Francis tüm ailenin dayanak noktası. Kendisini Vito Corleone olarak görmek mümkün. Aile işini büyüten, yayan ve hepsinin bir arada kalması için özel önem gösteren Francis, birçok yönden kendi filmindeki karaktere de benziyor. Steven Spielberg, Brian De Palma, Martin Scorsese ve George Lucas ile çok yakın dost olması, onları da bu geniş ailenin parçası haline getirmesi, birlikte amerikan ve dünya sinemasının kurallarını yeniden yazmış olmaları, Francis’in gücünü arttırıyor. Jean-Luc Godard, Wim Wenders, Akira Kurosawa ile geçirdiği zamanlara ailesini de dahil eden, Sofia’yı, Roman’ı, avrupalı sinemacılarla tanıştıran, birlikte büyümelerini sağlayan Francis, her zaman ailenin yanında yer alan Wes Anderson, Spike Jonze gibi isimlerle yeni dönem amerikan sinemasını da etkiledi. George Lucas’ın Han Solo karakterini Francis’ten etkilenerek yazdığını düşünürsek durum daha net anlaşılacaktır.
Sonuç olarak, daha ABD’ye göç etmeden sinemayla tanışan Coppola ailesinin sanatla olan ilgisi Hollywood’dan da eski… Aile, birbirinden kopmayarak, çevrelerini, yeni aile üyelerini hep sanatçılardan seçerek, çocuklarının yaratıcı yönlerini cesaretlendirerek buraya kadar geldi. Bu geleneği sürdürdükleri için gelecekte de Coppola soyadını filmlerin jeneriklerinde görmeye devam edeceğiz.
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.