Divines, Fish Tank & American Honey: Fransa, İngiltere & ABD’den Alt Sınıfa Bir Bakış

Divines, 2016

Bu yıl Amerika ve Fransa’dan iki benzer film çıktı: Divines ve American Honey. Divines, Houda Benyamina’nın ilk filmi. Bu yıl Cannes Film Festivali’nde gösterildikten sonra bu Fransız filmi, en iyi ilk film ödülü olan Altın Kamera’yla ödüllendirildi. Yönetmenlerin On Beş Günü bölümünden mansiyon ödülünü de kapan film, Altın Küre’nin yabancı dilde en iyi film dalına aday oldu. Benyamina bu ilk filminde Paris’in en fakir yerlerinden birisinde, yıkık dökük bir evde yaşayan Dünya’nın annesiyle sorunlu ilişkisine, para kazanma çabalarına ve para yüzünden en nihayetinde başının derde girmesine odaklanıyor.

Fish Tank, 2009

Fish Tank filminde anneyle kızının sorunlu ilişkisine, fakirliğe, genç kızın ergenliğine ve özgür olma çabalarına odaklanan aktris-senarist-yönetmen Andrea Arnold bu filmden yedi yıl sonra çektiği yeni filmi American Honey‘de de bu konuları işliyor. Merkezde yer alan Star pek sevmediği erkek arkadaşının evinde iki küçük kardeşiyle birlikte yaşarken Jake’le tanışır. Jake’e âşık olan Star, Jake’in “bizim ekibe dahil olup bizle birlikte dergi sat, para kazan,” önerisini kabul eder, olaylar gelişir. Arnold yeni filmi American Honey‘de Fish Tank‘in izinden gidiyor, gene etkiliyor. İki filmin başkarakterleri Star da, Mia da anneleriyle geçinemiyorlar. Mia’nın annesi Joanne de, Star’ın annesi de kızlarına pek ilgi göstermiyorlar. İki genç kız da kendilerini hapsolmuş hissediyorlar, âşık oluyorlar, âşık olunca öfkeleniyorlar ve kıskanıyorlar. Arnold iki filminde de bu genç kızların zorlu yaşam şartlarını, anneleriyle ilişkilerini (ikisinin de babaları ortalıkta görünmüyor), banliyö yaşamını ve büyümelerini anlatıyor. Bunu da gerçekçi bir bakış açısıyla, pek çok klişeden uzak durmaya çalışarak, hatta klişe diyaloglardan bile uzak durarak anlatıyor. Mesela Fish Tank‘e benzer pek çok filmde sorunlu ilişkileri olan anneyle kız arasında en klişesinden bir yüzleşme anı, büyük bir tartışma patlak verir. Fish Tank‘teyse Arnold bu tür klişelerden uzak durmuştu. American Honey‘de de elinden geldiğince akla gelen ilk klişeleri kullanmamaya özen göstermiş.

İki filmi incelediğimizde Arnold’ın alt sınıfla epey ilgili olduğunu görüyoruz. Yukarıda belirttiğim gibi Mia ve annesi fakir bir yaşam sürerler. Mia annesinin ilgisizliğinden, alkolikliğinden, çevresinin berbatlığından ve fakirlikten bunalmış genç bir kız. American Honey‘deyse Arnold mekân değiştirir. Bu kez mekân İngiliz banliyöleri değil, Amerikan banliyöleri. Amerikalı (Teksaslı) bir genç kız olan Star da fakir bir yaşam sürer. Arnold filminin daha ilk sahnesinde Star’ın fakirliğini gösterir. İlk sahnede Star iki küçük kardeşi için çöp konteynırına dalıp yenebilecek yemek arar. Arnold son filminde de alt sınıfın fakirliğini, toplumsal farkları ve alt sınıftan gençlerin seks, uyuşturucu ve anlık hazlardan ibaret yaşamlarını anlatıyor. American Honey‘deki gençlerin hayatı transitin içerisinde müziklere eşlik ederek, uyuşturucu kullanarak, seks yaparak geçer gider. Müzik demişken… Mia’nın özgürlüğü müzikte, dans ederek bulduğunu belirtmek gerek. Özgürlük de Arnold için önemli bir tema. Mia geleceği olmayan, evinde/mahallesinde hapsolduğunu düşünen birisi. Bu yüzden zincirlenmiş, zayıf bir atın zincirini kırıp onu özgürleştirmeye çalışır. Atta kendisini görür. Star da iki kardeşine ablalık yapan ve bundan bıkmış birisi. O da fırsatı bulur bulmaz kardeşlerini ilgisiz annesine bırakıp Kansas’a doğru sonu belirsiz bir maceraya atılır. Sonuçta Arnold iki filminde de bu özgürleşme temasını işler. Gerçi Star hakikaten özgür oldu mu? Evet, kardeşlerine bakmaktan kurtuldu ama bu kez de patronu için sürekli para kazanmak zorunda. Bunu da hiç sevmediği şekillerde (insanlara kendisini acındırarak, yalan söyleyerek, hatta belki de bedenini satarak) yapmak zorunda.

American Honey, 2016

American Honey de, Fish Tank de etkileyici filmler. Ama Fish Tank daha iyi bir film. Zira Arnold bu filminde çok az kişiye odaklanıp bu kişilerin hepsini derinleştiriyor. American Honey‘deyse Krystal’ın çalışanları 2 saat 40 dakikalık sürede bile derinleştirilmemişler. Hepsinin adlarını öğreniyoruz, ama bu uzunca sürede bu kalabalık ekibin hakkını veremiyor Arnold, karakterleri derinleştiremiyor. Üçüncü ana karakter Krystal bile yeterince derinleştirilmiyor. Film bitince onunla ilgili birkaç soru yanıtsız kalıyor. Jake’le Star ise iyi yazılmış ve oynanmış karakterler. Öte yandan film bu uzun süresinde kendisini tekrar edip duruyor.

Divines, 2016

Divines‘e dönersek… Filmin merkezindeki Dünya, Mia’yı da Star’ı da hatırlatıyor ama Star’dan ziyade Mia’ya daha yakın. Mia okulu önemsemez. Her şeye ve herkese karşı içinde sonsuz bir öfke barındırdığı için en nihayetinde kavga çıkarır ve okuldan atılır. Film boyunca Mia’nın ne denli öfkeli olduğu gösterilir. Sakinleştiği yegane zamanlar dans ettiği zamanlar. Dünya’nın da öyle bir hayatı var. Dünya, Mia’dan daha beter bir yerde yaşar ama Mia gibi annesiyle sorunlu bir ilişkisi var. Dünya’nın da annesi alkoliktir, herkesle yatıp kalkar, kızıyla ilgilenmez, hayattan bıkmıştır. Dünya, Mia gibi okulun kendisine bir gelecek sunmadığını düşünür ve öğretmeniyle tartıştıktan sonra okulu bırakır. Dünya bundan sonra Mia’dan farklı olarak hayatını torbacılıkla idame ettirmeye çalışır. Mia gibi çoğu zaman öfkeli olan Dünya işi polisle çatışmaya kadar vardırtır. Divines‘te Dünya’nın âşık olması da anlatılır. Her gün bir dansçıyı izleyen Dünya en sonunda bu adama âşık olur. Mia da annesinin sevgilisine âşık olmuştu, Star da Jake’e. Divines sınıfsal farklılıklara, genç bir kızın büyümesine, öfkesine daha sert bir şekilde yaklaşır. Evet, Benyamina’nın da, Arnold’ın da meseleleri aynı ama bu meseleleri işleyiş şekilleri farklı.

Arnold’ın 2009’da vizyona giren İngiliz yapımı Fish Tank‘ini de, 2016’da gösterime giren Amerikan yapımı American Honey‘i de, Benyamina’nın 2016’da vizyona giren Fransız yapımı Divines‘ini de izlemek gerek. Üç film de alt sınıftan genç kızları merkeze koyup onların hayatlarına ve topluma odaklanır. Arnold bu ortak temaları Benyamina’dan daha iyi işler ama Benyamina da ilk filmiyle gelecek vaat ettiğini kanıtlar. Öte yandan filmlerin ana karakterlerini oynayan üç genç oyuncu da (American Honey‘de Sasha Lane, Fish Tank‘te Katie Jarvis ve Divines‘de Oulaya Amamra) döktürürler. Üçünün de tecrübeli olmadıklarını, Jarvis’in Fish Tank‘ten önce hiç oyunculuk yapmadığını, Lane’in ilk filminin American Honey olduğunu, Amamra’nınsa birkaç yapımda yer aldığını belirtmek gerek.

Yorum Gönderin