Aku No Hana, izlediğiniz herhangi bir şeye benzemeyen bir anime olarak dizi tarihindeki yerini aldı. 2013 tarihli yapımın eşsiz özelliklerini derledik.
– İsmini Baudelaire’in Les Fleurs du Mal’den alan, Rimbaud’ya göndermelerle dolu bir animasyon ergenlik öyküsünü bir daha nerede bulursunuz bilemiyoruz. Kendini dışlanmış hisseden gençlerin öykülerini çok izledik ama bu kadar derinine ve anime versiyonuna rastlamak pek kolay değil.
– Bir hırsızlık olayı ile başlayan ve genel olarak Kasuga’nın iç sesinden dinlediğimiz öykü, günümüzün Japonya topraklarında geçse de fazlasıyla evrensel. Komediden drama çok hızlı geçebilen, bazen içinizi kemiren diyaloglara sahne olan dizi, “Nuri Bilge Ceylan veya Zeki Demirkubuz anime çekseydi, ne olurdu?” sorusunun yanıtı belki de…
– Karakterler öyle anime’lerde alıştığınız doğaüstü güçleri olan veya farklı bir özelliğiyle çıkan gençler değiller. Olabildiğine gerçek ve çevrenizde de sık sık rastlayabileceğiniz tipler.
-Rotoskop tekniğiyle, yani gerçek oyuncuların oynadığı sahnelerin üzerine çizimle (bilgisayar da kullanmıyorsanız bu her 10 saniye için 240 kare demek) büyük bir emek verilerek çizilen dizi ilk bakışta öyle görünmese de farklı detaylarla gülümsetiyor.
Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.