Dizi Pazarı: Fallet

Özellikle Stieg Larsson’un The Girl With the Dragon Tattoo serisiyle tüm dünya yeni bir tür tanıdı. Aslında yıllardır birçok iyi örneğini izleyebiliyorduk ancak seri dijital platformların da etkisiyle “Nordic Noir” ismi verilen bir janrın altını çizdi. Türün takipçileri karanlık, sert, insanların sosyallikten, katillerin merhametten uzak olduğu dizileri ve filmleri severek izliyor. Bu türün tüm klişelerini alıp ters yüz ettiğinizde ise ortaya Fallet çıkıyor. Niye izlemeniz gerektiğini maddeler halinde derledik

– Dizide ikisi de birbirinden yeteneksiz iki dedektifin, Sophie Borg (Lisa Henni) ve Tom Brown’ın (Adam Godley) maceraları üzerine kurulu. 17 bin kişinin yaşadığı Norrbacka isimli bir kasabada bir ingiliz öldürülünce, ikisi de işlerini kaybetmemek için görevi kabul ediyor. Kasaba halkı da iki dedektifimizden daha zeki değil.

– Yanlış yöntemlerle doğru suçluları yakalayan dedektif tanımlaması Pembe Panter serisini hatırlatıyor. Dedektif Clouseau’nun beceriksizliklerini 10 ile çarparsanız Borg-Brown ikilisinin ortaya çıkardığı garip durumlara belki ulaşırsınız. Antisosyal, pek zeki olmayan, hep yanlış kişileri suçlayan iki dedektifimizin maceraları haliyle sizi çok güldürecek.

– Her biri yine başta bir nordic noir klişesini yerle bir eden yardımcı oyuncu kadrosu da dizinin güçlü yönlerinden. Komiser Klas Wall (Tomas von Bromssen) sinir bozucu dedektif Bill Wall (Christoffer Nordenrot) ve adli tıp uzmanı Sonja Mustanaamio (Stina Rautelin) türe farklı bakmanızı sağlayabilecek isimler.

– Dizi, İskandinavya’nın birçok sosyal sorunu çözmüş, eşitlikçi yönünü de güzelce süsleyerek gözler önüne seriyor. Cinsiyet rolleri, farklı ülkelerdeki gibi mesaj kaygılarıyla değil, İsveç gibi ülkeler belirli sorunlarını çözdükleri için sosyal yaşamın farklı bir motifi gibi ele alınıyor. Bunda Sophie karakterinin katkısı da büyük…


Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Yorumlar

Bir cevap yazın