Don’t Breathe: Soluksuz Bir Gerilim


2013 yılında kült korku filmi The Evil Dead‘in başarılı bir yeniden çevrimini yaparak dikkatleri üzerine çeken Uruguaylı yönetmen Fede Alverez, bu kez tansiyonun hiç düşmediği bir gerilim filmiyle, Don’t Breathe‘le çıkıyor sinemaseverlerin karşısına.

Hollywood filmlerinde son zamanlarda hem sembolik hem de sinematografik olarak sık sık karşımıza çıkmaya başlayan Detroit’in, kenar mahallerinden birinde yaşayan üç gencin, kör bir savaş gazisinin evini soymak üzere çıktıkları yolda avcıyken ava dönüşmelerinin gerilim dolu hikayesinin anlatan filmin büyük kısmı ustalıkla kullanılan tek mekanda geçiyor. Soygunun başında bize evi tanıtmak için yapılan kesintisiz çekim, film ilerledikçe bir yol haritasına dönüşüyor. Doğru renk ve ışık kullanımıyla ortaya çıkan çarpıcı atmosfer ise izleyiciyi adeta bir korku evine hapsediyor.

Diğer yandan filmin Rodo Sayagues tarafından kaleme alınan senaryosu her ne kadar müthiş sürprizler barındırıyor gibi görünse de türe aşina olanlar için tahmin edilebilir hamleleri peş peşe dizmekten öteye gidemiyor. Filmin aynı anda hem avantajı hem de dezavantajı olan yanı ise bizi ilk andan itibaren taraf seçmeye zorlaması. Soyguncu üç gencin yaşadıkları zor hayatların ve aslında iyiliğin baskın olduğu karakterlerinin detaylı bir tanıtımının ardından, hakkında kör bir savaş gazisi olmasının dışında hiçbir fikrimiz bulunmayan ev sahibimizle tanışıyoruz ve iç güdüsel olarak haklıya ve haksıza bakmaksızın daha çok tanıdığımız tarafı tutmaya başlıyoruz. Stephen Lang’in muazzam bir performansla hayat verdiği görme engelli gazi aslında evine izinsiz girilen mağdur iken, gözlerimizin önünde gariban gençlere zulüm eden bir canavara dönüşüyor. Senaryonun bu durumu mantığa bürüyen bir takım twist’leri olsa da bu bizim henüz hiçbir şey bilmeden taraf olmaya zorlanmamızı haklı çıkarmıyor.

breath

Son olarak şunu da eklemek isterim ki görme yetisini kaybetmiş bir kişinin diğer duyularının  daha çok geliştiği ön kabulüyle yola çıkarsak ev sahibinin soygunun başında yapılan onca gürültüyü duymamış olması pek de akla yatmıyor. Varsayalım her körün işitme duyusu çok da gelişmiş olmak zorunda değil, peki o halde ilerleyen sahnelerde yüksek seslere verdiği tepkileri nasıl açıklayacağız?

Yine de tüm bu zaaflarına rağmen Don’t Breathe 2016’nın en iyi gerilim filmi olmaya aday. Detaylara fazla takılmadan sinema salonunun büyüsüne kendinizi bırakırsanız gerilim dolu bir 88 dakika geçirebilirsiniz. Ayrıca Fede Alverez’in adını bir kenara yazmakta ve finalin devam filmine göz kırptığını belirtmekte de fayda var.


Leave a Reply