Erland Josephson, Ingmar Bergman’ı Anlatıyor


Ingmar Bergman’ın hayatındaki en yakın dostu ve çalışma arkadaşı Erland Josephson, büyük ustayla olan öyküsünü farklı röportajlarda anlattı. Biz de bu 60 yılı aşan dostluğu hatırlatmak için bir derleme yaptık.

“Bergman’la ilk tanıştığımda 16-17 yaşlarımdaydım ve o benden 5 yaş büyüktü. Tiyatro yapmak isteyen iki gençtik. Venedik Taciri ve Bir Yaz Gecesi Rüyası’nı sahneye koyduk. Çok iyi hatırlıyorum. Herşeyi eksiksiz planlamıştı. Zaman zaman histeri krizleri geçiriyor, bağırıyor, tehdit ediyordu, bazen kabalaşabiliyordu (Aslında hala öyle). Ama bu sizi çok üzmüyordu. Büyük bir hayal dünyasına sahip fantastik bir yetenekle çalıştığınızı anlayabiliyordunuz. Yazılı bir metinden gerçeklik çıkarabilen bir beyin. İlk filmlerinde biraz acemi olduğunu görebiliyordunuz. Ama tiyatroda öyle bir evre yaşamadı. Daha ilk oyunundan mükemmeldi.”

“Ben genelde sahnede oynamayı seviyordum. Aynı anda bir tiyatro, bir de film teklifi gelirse tiyatroyu seçiyordum. Film dünyasını mekanik ve teknolojiye bağımlı bulurdum. Işık nerede, kamera nasıl hareket ediyor, kafam fazla takılırdı ve rahat oynayamazdım. Sonra birlite Cries and Whispers’ı (Viskningar och rop) çektik. Sinematografımız Sven Nykvist’ti doğal olarak. İkisinin yaptıklarından büyülendim. Kameranın aslında yaptığımızın yaşayan bir parçası, bizi sessizce izleyen bir göz olduğunu o filmde anladım. İlk defa o filmde sinemanın bir sanat, kameranın da bizimle sanat yapmaya çalışan sessiz bir ortak olduğunu kavradım. Ondan sonra film tekliflerini daha çok kabul etmeye başladım.”

“Bergman’ın filmlerinde genelde entelektüel, şüpheci, ironik, soğuk ve kafası karışık karakterleri oynuyordum. Sonra İtalya’da ve başka ülkelerde filmlerde oynamaya başladım. Oralarda farklı ve otantik bir kişiydim ve dolayısıyla bana deli ve manyak karakterler verdiler. Bu benim için iki yönden iyi oldu. Hem gerçek hayatta yapamadığım delilikleri, sululukları yapma fırsatı buldum, hem de Ingmar’ın bana bakışı değişti. Birden bana hayalleri, fantezileri olan, büyülü dünyalarda yaşayan karakterler vermeye başladı”


Leave a Reply