Fantastic Mr. Fox: Tilkiysen Tilkisindir

Wes Anderson’la tanışıp arkadaş olmayı kim istemez ki. Onun durduğu yerden dünya nasıl görünüyor merak etmeyen var mıdır? Her filminde bizleri yeni bir dünyaya davet ederken, kendi alametifarikası hep daha farklıyı görmek ve göstermek olan bu adam, Fantastic Mr. Fox (FantastikBay Tilki / Yaman Tilki) gibi bir masaldan bambaşka bir alem yaratmış. Yine 1969 doğumlu bir diğer sevdiğimiz yönetmen Spike Jonze’un Where the Wild Things Are uyarlamasında maalesef gösteremediği başarıyı Wes Anderson fazlasıyla kotarmış görünüyor.

Daha önceden kendisini The Squid and the Whale filmiyle sevdiğimiz ve yakın zamanda Greenberg filmiyle yeniden izleyeceğimiz yönetmen Noah Baumbach’la oturup yazmış Wes Anderson senaryoyu. İkisi de 1969 doğumlu olan sinemacı, senaryoyu ingiliz yazar Roald Dahl’ın 1970te basılan çocuk romanından uyarlamışlar. 1990 yılında vefat eden Roald Dahl’ın İngiltere’deki evine gidip, araştırmalar yapıp, eşiyle hayal dünyası üzerine yapılan onca sohbet sonrasında ortaya çıkan senaryoyu stop-motion tekniğiyle çeken yönetmen Wes Anderson filmi eğlenceli ve Roald Dahl’ın tahayyülüne yakın bir mizaçta çekmeye çalıştığını söylese de, ortaya çıkan eser bir çocuk romanından çok daha öte. Oscar’da en iyi animasyon ödülünü Up’a kaptırmasına aldanmayın, burada çok daha derinlikli çok daha sıkı bir iş var.

wes_anderson_fantastic_mr_fox_set.jpg

Wes Anderson garip bir adam. Önceki filmlerini görmemiş olanlara ısrarla duyurulur. Ijon Tichy bir yazısında, Bottle Rocket filmi üzerinden Anderson’u anlatmıştı (bakınız). Röportajlarında ısrarla belirttiğinin aksine, her biri birbirinden ilişkisiz filmlerinin hepsinde net bir imzası oluyor bu adamın. Hangi projeyi kotarırsa kotarsın hikayesinden kurgusuna bir Wes Anderson özgünlüğü fışkırıyor. Nuri Bilge Ceylan bir söyleşisinde filmleri ruh-ikizlerine yazılan mektuplar şeklinde tanımlamıştı. Ceylan’ın bahsettiği elbette bazı özel yönetmenlerin filmleriydi. İşte Wes Anderson da onlardan biri. Filmlerini seyrettikçe kendisiyle arkadaş olma isteği uyandırıyor seyircisinde. Fantastic Mr. Fox örneğinde ailenin küçük çocuğu Ash’le derinlerdeki dünyamıza giderken, Mr. Fox ile bugünkü dertlerimize çözüm arıyoruz.

George Clooney tarafından seslendirilen filmin başkarakteri Mr. Fox, evlenmeden önce namlı bir azılı hırsız olan bir tilkidir. Fakat Meryl Streep tarafından seslendirilen Mrs. Fox’a verdiği söz münasebetiyle okunmayan bir gazetede iş bulur ve hırsızlığı bırakır; sıcak bir yuva kurarlar kendilerine. Anderson’un kendisiyle özdeşleştirdiğini düşündüren Jason Schwartzman’ın seslendirdiği, oğulları Ash ise babasından oldukça farklı, garip bir çocuktur. Ash’in kuzeni atletik, akıllı, yetenekli Kristofferson da hikayenin geçtiği süreçte onlarladır. Mr. Fox eşine verdiği sözü tutmak için varoluşsal bir çaba göstermiş fakat hayat kendisi için oldukça sıkıcı ve çekilmez olmuştur. Ailesi için daha güzel ve yaşanır bir dünya isteyen Mr. Fox köstebek arkadaşı Badger’la son bir işe soyunur. Ve o meşhur “son bir iş” sonrasında film başlar.

fantastic-mr-fox-yaman-tilki.jpg

Mr. Fox bir tilki. Tilkilerin konuştuğu, köşeyazarlığı yaptığı, evlendikleri bir dünya bizim için ancak masalların ya da filmlerin dünyasında kabul edilebilir bir gerçeklik. Bizim bildiğimiz tilkiler, sevimli bir hayvan olmanın haricinde çiftçilerin başbelası bir tavuk hırsızıdır. Bu bildiğimiz tilki gerçekliğini bir masal unsuru olarak bize tersten yediren yönetmen, hırsızlığı ve mülkiyet kavramını stop-motion bir animasyonla bizlere sorgulatır. Filmin karikatürize edilmiş kötü adamları çiftçiler Boggis, Bunce ve Bean topla, tüfekle, ağır sanayi hamlesiyle tilkilere saldırırken biz sahip olduklarımıza şükretmek yerine, sahip olduklarımızı sorgularız. Mr. Fox ne kadar yetenekli olursa olsun, çiftçilerin karşısında güçsüz kaldığı aşikardır. Bir noktada filmin atmosferi umutsuzluk ve çaresizliğe kapılır. Bir an filmin ve hayatın bu çaresizliğe ve yenilmişliğe mahkûm olduğuna inanırız. Mr. Fox’un kuyruğunu kravat yapan çiftçiler yine mi kazanacaktır? Hayır. Bu masal güzel bitiyor.

Filmde en çok dikkatimi çeken karakter Rat. Willem Dafoe’nun seslendirdiği fare kendi özünü kaybetmiş, yanlış bilinç sahibi bir karakter olarak çıkar karşımıza. Ali Özgentürk’ün 86 yapımı Bekçi filmindeki Müjdat Gezen gibi bir yanlış bilinç değildir onunki. Yani mülkün temeli olan adaleti, ahlâk anlayışına dönüştürmüş ve bu ahlâk minvalinde çiftçilerin mülklerine sahip çıkan bir bekçi değildir. Daha ziyade kendi gerçekliğine, kendi sınıf mücadelesine sırtını dönmüş; patronların safındaki yerini almış ve ancak bu sayede onların mülklerinden nemalanan bir anti-kahraman. İşte bu küçük ama mühim karakterin Mr. Fox karşısında çözülmesi, filmin mutlu sona taşınmasında çok büyük bir önem arz ediyor. 2000li yıllarda bizlere krallardan ziyade hayatı zindan eden kralcılar değil mi?

Fantastic Mr. Fox -bizim gerçekliğimizle söyleyecek olursak- vahşi doğanın zaferiyle noktalanıyor. Fakat Wes Anderson bu zaferin önkoşullarını dantel gibi örmüş. Hikayeden sıyrılıp filmin gerçekliğine dönecek olursak, seslendirmedeki mükemmelliyattan da bahsetmek gerekir. Zaten karakterleri seslendiren ekibe söz yok: George Clooney, Meryl Streep, Bill Murray, Williem Dafoe, Jason Schwartzman gibi oyunculara iyi seslendirmişler demek bile hadsizlik olur. Fakat sesleri stüdyoda değil de, filmi çeker gibi oyuncuları çiftliğe götürüp kaydeden Wes Anderson’u bir daha takdir etmek lazım. Fantastic Mr. Fox’un fantastik dünyasına girişimizde büyük rol oynayan bu yaratıcı fikre şapka çıkarılır. Ses kayıtları sırasında yerlerde yuvarlanan dehşetengiz oyuncu George Clooney’nin görüntüleri ve genel olarak filmin kamera arkası videosuyla artık sizleri başbaşa bırakalım.

[flashvideo file=http://video.ak.facebook.com/video-ak-sf2p/v22831/110/0/167751291375_45791.mp4 /]


Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Yorumlar

Bir cevap yazın