Flight: Ağır Eleştirilemeyecek Kadar Ortalama Bir Film!

Whip Whitaker, (Denzel Washington) Orlando’da bir otel odasında, uçuş görevlisi olduğu anlaşılan genç bir kadınla uyanır. Etraftaki boş içki şişelerinden anlaşıldığı üzere epey akşamdan kalma olan Whip, eski eşiyle ‘para’ konusunda gergin bir tartışmanın ardından ‘ayılmak’ adına kokain çeker. Sonrasında kendisini bir uçağın kokpitine girerken görürüz.  flight 4

Atlanta’ya doğru uçuşu yapacak olan birinci pilot, Whip’in ta kendisidir.
Akşam içtikleri yetmezmiş gibi bir de uçuş esnasında, meyve suyuna votka karıştırmak suretiyle izleyicinin güvenini hepten kaybeden Whip; uçağı bir hayli sert geçen fırtınadan kurtarınca seyirciyi geri kazanır.
Ne var ki sorunlar bitmez; teknik bir arıza nedeniyle uçak bozulur ve düşüşe geçer. Son ana kadar kontrolünü kaybetmeyen pilotumuz, tecrübesini konuşturur ve cesur bir kararla uçağı ‘milyonda bir’ şekilde indirmeyi başarır.
Başarılı bir iniş olduğunu söyleyerek filmin sürprizini kaçırdığımı düşünmeyin zira film bunu konu almıyor. Ne bir aksiyon ne de kahramanlık hikayesi… Hızlı başlayan filmin 20. Dakikasından itibaren konu, tamamıyla alkol ve uyuşturucu bağımlısı olan Whip’in dramına dönüşüyor.flight 3

Forest Gump gibi mükemmel bir filmin yönetmeni olan Zemeckis, filmin ağırlığını –tarzı olduğu üzere- tek bir karaktere vermiş. Başarılı kariyerinin ardında karanlık bir tarafı olan pilot Whip karakteri gayretli bir çalışma sonucu oluşmuş denebilir. Her ne kadar karakterimiz ‘Ben içmeyi ‘tercih ediyorum’. İstersem durabilirim!” şeklinde klişe naralar atsa da, doğru iletişim kuramayan, ailesiyle görüşmeyen, en iyi arkadaşı torbacı olan yalnız bir adam olarak etkileyici. Normal şartlarda, kariyerini uzun süre önce mahvetmiş olması gereken Whip, alkol bağımlılığını ustalıkla saklamayı yaşam biçimi haline getirmiş biri.

En baştan beri izleyiciye verilen iki gerçeklik var;
1- Whip hiç kimsenin yapamayacağı bir iniş gerçekleştiriyor.
2- Uçağın düşüşüyle ilgili sorun Whip’ten kaynaklanmıyor. (Sarhoş olsa da, olmasa da)
…ve en baştan beri izleyiciye çaktırmadan verilen iki hissiyat var,
1- Whip uçuş öncesindeki gece kokain almasaydı, düşüş anında o ‘akıl almaz’ manevrayı yapacak cesareti bulabilir miydi?
2- Uçağın inanılmaz inişi ve 100’lerce insanın hayatının kurtarılmış olması ‘kadersel’ bir olay olabilir mi?flight 5

Filmin bu tutarlı yapısı, filmin dram tarafının yükselmesini engelleyen bir unsur; karakter acınası ama ona acımıyoruz.
(Bu veriler nedeniyle izleyici Whip’in paçayı sıyırmasına razı gibi) Gözden kaçmayan bir başka konu da filmin dini temaları, 2. Pilotla Whip’in hastane odasında konuşma anı (seni o uçağa o şekilde biri koydu adamım) tarzı.
Uçağın ibadet halinde olan bir kilise cemaatinin ortasına düşmesi, kazazedelerin cemaat tarafından kurtarılması tesadüfi kararlar değil elbet. Ama nihayetinde film ‘uçaktakilerin kurtulması Allahın işi’ gibi bir mesaja evriliyor dersek haksızlık etmiş oluruz.

Uçuş filmi, özellikle uçağın düşme sahnesinde tercih edilen abartısız-efektsiz sekansların da, ne kadar etkileyici olunabileceğini göstermesi açısından ilham verici nitelikte; zira uzun süredir bu kadar gerilmemiştim. Film, bir uçak kazasıyla açılsa da bu noktadan çabuk ayrılıyor, hatta bu ‘kazadan kurtuluş’, aslında pilotumuza ‘kendi düşüşünü’ haber veren son nokta. Hızlı girişin ardından filmin durma noktasında durgunlaşması biraz sıkıntı yaratıyor. Özetle, ağır eleştirilemeyecek kadar ortalama bir film.
Filme aksiyon izleyeceğiz diyerek gitmeyin;
Yakın vakitte uçağa binecekseniz gitmeyin;
Danzel Washington seviyorsanız gidebilirsiniz.


Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Yorumlar

Bir cevap yazın