Fragman Analizi: Mother! (Darren Aronofsky)


İlk gösterimini Venedik’te, ikincisini Toronto’da yapmaya hazırlanan, 15 eylül’de de gösterime girecek Darren Aronofsky’nin Mother!‘ından ilk fragman yayınlandı.

Jennifer Lawrence, Javier Bardem, Ed Harris, Michelle Pfeiffer, Domhnall Gleeson, Brian Gleeson, Stephen McHattie, Kristen Wiig ve Stefan Simchowitz’ten oluşan kadrosuyla da dikkat çeken filmin fragmanını bakınız yazarları olarak yorumladık ve beklentilerimizi sıraladık.

Sinan Doğrul: Her yıl muadiliyle defalarca karşılaştığımız bu türün Aronofsky yorumunu ile ilgi çekici olduğu daha fragmanından belli. Tabi Javier Bardem, Ed Harris ve Michelle Pfeiffer’dan daha hiç bahsetmedim. O değil de filmden bağımsız olarak fragmanının bu yılın en iyilerinden olduğunu söylemek isterim.

Can Rende: Aronofsky’nin ilk korku filmi. Fragman iyi hazırlanmış, gizeme ve sürprizlere zarar vermiyor ve konunun tamamını ifşa etmiyor. Bu açıdan sevdim fragmanı. Daha önce davetsiz misafirlerle ilgili sıkça gerilim filmleri çekildi. Onlardan farklılaşacak mı göreceğiz. Nedense Haneke tarzında bir film olacak sanıyordum, ama davetsiz misafirler, sallantıdaki evlilik, kadının bu misafirlerle ve kocasıyla mücadelesi ve “bebek”(?) bana Rosemary’s Baby’i hatırlattı. Gerçi yabancı eleştirmenler Twitter’da Get Out filmine de benzettiler, ama dediğim gibi bu türde çok film yapıldı, mühim olan hepsinden farklılaşması. Şahsen mother!’ın Rosemary’s Baby halen sapasağlam dururken onun bir versiyonu olsun istemem. Bakalım nasıl eleştiriler alacak Venedik’ten.

Ümit Açık: Bu isimler olmasa ilgimi çekmeyecek bir fragman ama bu isimler olduğu için filmi de merak ediyor insan. İlk yorumlar sonrası filmin kalibresi de üç aşağı beş yukarı belli olacaktır.

Ebru Çavdarlı: Teaser daha ilgi çekiciydi. Fragmanı izleyince gizemi kayboldu, merakım azaldı. Ben de Get Out kokusu aldım ve bundan hiç hoşlanmadım.

Fırat Türkoğlu: Sevimli/sakar rollerin kadını Michelle Pfeiffer’ı gerilimi arttıran bir karakter olarak konumlaması ilginç olmuş. Javier Bardem’i de Anton Chigurh olarak konumlandırmasaymış daha iyi olabilirmiş.

Haktan Kaan İçel: Filmde büyük ihtimal iyi oyunculukların yer alacağı tartışılmaz. Aronofsky’nin atmosfer yaratmadaki başarısı da filmin fragmanına yansıyan özelliklerden biri olmuş. Ancak filmin senaryo anlamında ciddi sıkıntıları olabilir gibi bir izlenime kapıldım. Hatta The Others tarzı bir film benzetmesi yapmak doğru olabilir. Umarım fragman beni bu konuda şaşırtır. Çürüyen bir ev, ölü insanlar, gizli kalmış sırlarla beraber filmin fragmanı sanki bizim daha önce izlediğimiz bir şey sunuluyormuş gibi bir izlenim bırakıyor. Bekleyip göreceğiz. Ama nedense iyi paketlenmiş ama samimiyetsiz bir ifadeyle aldığımız hediyelerden biri olabilir.

Ömer Şentürk: Pi ve Requiem for a dream gibi filmlerle kısa zamanda Amerikan bağımsız sinemasının önemli yönetmenlerinden birisi haline gelen Aronofsky, sonraları istediği tempoda ilerlemeyi başaramadı. The Fountain filmi eleştirmenleri ikiye bölerken ardından çektiği Black Swan olumlu bir izlenim yaratsa da son filmi Noah, kötü eleştirilere maruz kaldı. Noah sonrası sinemasını düzeltmek isteyen Aronofsky nin yeni filmi özlediğimiz yönetmen sinemasını geri getirecek özelliklere sahip. Oyuncu kadrosu ve hikayesi ile ilgi çekmeyi başaran yapım sonucu Darren Aronofsky eski itibarını geri kazanabileceği gibi büyük bir hayal kırıklığı da yaratabilir.

Suat Demirel: Aronofsky benim için uykusuzluk ve huzursuzluk demek. Requiem for a dream’i şans eseri ne olduğunu bile bilmeden izlemiştim. Kaç uykumu berbat etti sayısını bilmiyorum. Sigarayı birakırken bile aklıma gelmiştir film.
Mother! için, oyuncu kadrosu sağ olsun, bayağıdır geldi gelecek denilerek beklenti yaratılıyor.
Teaser çok iyiydi, fragman iyi. Film nasıl olacak bilmiyorum ama sinemada izleyebileceğimi zannetmiyorum. Genel manada gerilimleri sinemada izleyememek gibi bir sorunum var. Ellerim gözlerimin önüne set çekse bile korkuyor ve feci derecede geriliyorum. Sesler bile yetiyor (Blair cadısının toplamda 5 dakikasını gözlerimle görerek izlemişimdir. Gerisi sesten ibaret. Bazı yerlerde kulaklarımı bile kapatmıştım. Kaldı ki Blair Cadısı gerilim bile sayılmaz çoğu izleyici için…)