Fragman Analizi: The Dark Tower (Nikolaj Arcel)

The Dark Tower, yıllardır çekilmesi beklenen ama aynı zamanda “Asla hakkıyla sinemaya uyarlanamaz” denen bir Stephen King serisi… Uzun uğraşlar sonucunda iyi bir oyuncu kadrosuyla sinemaya aktarılan yapıttan ilk fragman geldi. Biz de fragman üzerinden beklentilerimizi aktardık.

Yıldıray Kibar: İlk yorumda yazmak istemezdim ama hiç etkilemedi beni fragman. Oysa yazarından, eserinden oyuncularına kadar ilgimi çekecek her parametre mevcut. Benzeri planlardan, kurgulardan, renklerden doyasıya gördüğüm için her bir karesi sıradan göründü. Bu da benim bir tüketim çağı makinesine dönüşmüş olmam ve önümde bulduğum fragmanın da tüketim nesnesi olmak üzere tasarlanmış olmasından kaynaklanıyor.

Kendine özgü bir rengi ve atmosferi yok. En azından ben göremedim. Klişeye boğulmuş hissettim. Bu kutsal eser için çok daha incelik beklerdim. Oysa Hollywood blockbuster standartlarının ötesinde değil. Filmin kalibresinin seriyi tamamlamaya yetemeyeceğinden endişe duydum. Yine de el mahkum gidip izleyeceğim.

Can Rende: Pek tabi gidip izleyeceğiz ama beklentilerim yüksek değil. Belki de 10 yıldan fazla bir süredir çekilmesini bekliyorduk. JJ Abrams çekmeye niyetlenmiş ama eserlerin hakkını veremeyeceğinden projeden çekilmiş, proje en nihayetinde Ron Howard’a kalmıştı. Howard yapımcılığı, Akiva Goldsman senaristliği, Nikolaj Arcel yönetmenliği üstlendi. Ben Kara Kule gibi büyük bir seriden uyarlanacak filmin Goldsman gibi bir senariste yazdırılmasını istemezdim. Zira Goldsman’ın senaryo kariyerinde bir iki kaliteli film dışında hep dandik gişe filmleri mevcut. Neyse ki Anders T. Jensen de senaryoya katkıda bulunmuş. Filmin iyi olacağına dair pek umudum yok gene de. Aslında ortada Yüzüklerin Efendisi kalibresinde bir roman serisi mevcut, her açıdan çok iyi yazılmış, hayal gücünün doruğuna ulaşılmış bir seri. Ortalama bir ekiple bu mega serinin hakkının verilmesi zor. Bu arada bire bir uyarlama yapmamışlar. Arcel’in açıklamalarına göre film roman serisinin devamı olacak, aynı karakterlerle farklı bir macerayı anlatacak. Altı kitap harmanlanmış. Bu haber de pek hoşuma gitmedi açıkçası. Neyse her şeye rağmen Matthew’u Man in Black rolünde izlemek keyifli olacak. 8 kitapta beyaz, Clint Eastwood şeklinde hayal ettiğimiz Roland’ı Idris Elba’nın oynamasına pek takılmadım. Elba da iyi oyuncu neticede. Bakalım nasıl bir film olacak…

Yekta Kurtcebe: Kitabı okumadigimdan Dark Tower dünyasının içine çok giremedim bu fragmanla. Her ne kadar kitabı okumamış olsam da geek arkadaşlarımın bayıla bayıla karakterleri anlatması hala kulağımın dibinde. İyi olmasını temenni ediyorum ama içimden bir ses serinin sadık takipçilerinin tatmin olmayacağını söylüyor.

Ümit Açık: Oyuncu kadrosu ilgi çekici. Oyuncular üzerinden gerçekleştirilen tanıtım da epey etkili ama kişisel olarak bana yine hiçbir şey ifade etmeyen bir türle karşılaştım. Böyle filmleri değerlendirirken bilmediğim dildeki bir metni yorumlamış gibi hissediyorum.

Ozancan Demirışık: Kara Kule benim için önemli bir seri. Stephen King’in bu fantazya, western, korku ve bilimkurgu soslu başyapıtını beyazperdeye uyarlamak tabii ki çok zor. J. J. Abrams’ın bile gözünü korkutan bir seriden söz ediyoruz.
Kara Kule’yi uyarlamanın Yüzüklerin Efendisi’nden daha zor olduğu bile söylenebilir, sonuçta Tolkien’in dünyası daha net, kuralları belli. Kara Kule belirsizliği, esrarı, uçuculuğu ve çılgınlığıyla güzel. İş sinemaya gelince bunu basitleştirmiş olmalarına çok şaşırmıyorum. Şu an için gördüklerimden rahatsız değilim. Uyarlama için farklı bir yönteme gidilmiş ki bunu açıklamak kitabı okumayanların keyfini kaçırabilir. Okudularsa zaten haberleri vardır.
Bu açıdan, filmin (veya filmlerin) kitapların doğrudan bir uyarlaması değil, kitapları besleyen, kitaplardaki dünyanın bir benzerini görsel olarak tecrübe etmemizi sağlayan bir yapıt olacağını düşünüyorum. Umarım yanılmam, çünkü büyük umutlarla girilen bir sinema salonundan hayal kırıklığı içerisinde ayrılmak kadar can sıkıcı pek az şey var.
Uzun günler ve hoş geceler efendim.

Haktan Kaan İçel: Çok fazla bir şey söyleyemem ama filmin iki noktadan birine evrileceği belli. Ya içi boş bir aksiyon bombası olacak ya da hiç beklenmedik bir şekilde çok iyi bir film olacak. Bana tuhaf bir şekilde bizi şaşırtacak gibi geliyor film. Beklenmedik bir süprizle bu yılın en iyi filmleri listesine girerse şaşırmamak lazım. Ancak filmin yönetmeni açıkça beni düşündürüyor. Çok da kendini ispatlamış bir yönetmen değil. Birkaç iyi filmi var ama hala kapalı kutu denilebilir. Filmi iyi kotarmayı başardıysa, bu yönetmenden ileride çok konuşacağız demektir.

Güzin Tekeş: Kara Kule’yi beyazperdede izlemeyi o kadar uzun süre bekledik, beklentiyi o kadar çok yükselttik ki bu saatten sonra karşımıza ne çıksa burun kıvıracağız korkarım. Yine de ben fragmanda izlediğimden daha “dusty” yani toza toprağa bulanmış bir ortam ve daha “western” bir atmosfer bekliyordum. Şimdilik ortaya çıkan görüntüleri fazla 21. yüzyıl buldum, Kara Kule biraz daha zamansız olmalıydı sanki. Umarım sinema salonundan bu sözlerimin hepsini yutarak çıkarım.


Yorum Gönderin