Game of Thrones’un Ardından Bir Değerlendirme

Game of Thrones, final bölümünün son saniyelerinde o artık ezberlediğimiz müzikle beraber jenerik aktığında, 8 sezonluk ekran macerasını bitirerek veda edecek. Spin-off’lar çalışılıyor, George R.R. Martin’in yarattığı fantastik evren daha uzun süre bizimle olacak ama 17 Nisan 2011’de başlayan büyük serüven bitmiş olacak.

Final sezonunun özellikle senaryo kısmında yarattığı hayal kırıklığı bir süre daha devam edecek tabi… Ama dizinin tamamının yaşattıklarını, hissettirdiklerini, bu sezon yüzünden bir kenara koymak büyük bir haksızlık gibi geliyor. Bu yazı, son sezonu kızgınlıkla izleyenlere bir savunma gibi gelecektir ama en çok kızanların bile dizinin her bölümünü bu kadar dikkatle izlemesinin de nedenleri olduğunu düşünüyoruz. Bu yüzden bize neler yaşattığını hatırlatarak bir muhasebe yapalım istedik.

Game of Thrones’un neden bu kadar sevdik, neden bu kadar benimsedik ve hatta son sezonda neden bu kadar kızdık?

Ayrı ama Tanıdık Bir Evren

George R.R. Martin’in aktardığına göre Orta Çağ Avrupası, o dönemlerin halkları, Westeros ve Essos’un temellerini oluşturdu. Tarihi bilenler ve Martin’in evrenine o gözle bakanlar paralellikleri fark etti. Martin, alternatif bir evren yaratırken, halkları, savaşları, yönetenleri gerçek dünyada olduğu gibi göstermeyi seçti. A Song of Ice and Fire’da sosyolojik olarak bir hata yok gibiydi. Halk kitleleri ve yönetenler gerçek dünyada nasılsa öyleydi.

Westeros’ta bir halkın milliyetçisi olmak zor, çünkü gerçek dünyada olduğu gibi tüm milletlerin tarihinde unutmak isteyeceği dönemler var. Kutsal millet, üstün ırk, adaletiyle ve hep başarılı olmasıyla tanınan krallar gerçek dünyada olmadığı gibi, Westeros’ta da olmadı. Sık sık karşılaştırma yapılan Lord of the Rings serisinin başarılı bir anti-tezi olduğunu söyleyebiliriz. Kitleler hiçbir zaman iyi veya kötü olarak sunulmadı. Katısız kötü orc’lar ve iyilik timsali hobbitler bu evrene yabancıydı. Night King’le bile empati kuruldu ve kötülüğünün kaynağı merak edildi.

Karakterlerin Yolculuğu

Karakter gelişimi özellikle son sezonda biraz aceleye geldiği için inandırıcılığını yitirmeye başlasa da, ilk 7 sezonda hemen hepsinin gelişimini eksiksiz izledik. Theon Greyjoy, Jaime Lannister, Arya ve Sansa Stark en ilgi çekici yolculuklara imza attılar. George R.R. Martin, Ortaçağ sosyolojisini evrenine taşırken, insan psikolojisinden de anladığını gösterdi.

Hemen her karakter yaptıklarıyla dünyaya yön vermeye çalışırken, bunun yerine dünyanın ve yaşanan olayların onların kişiliğine nasıl etki ettiğini izledik. “Her insanın içinde iylik ve kötülük vardır, içinde bulundukları ortama göre ortaya çıkar” cümlelerinin de yetersiz kalacağı değişimleri yaşadık.

İnsanların filmleri ve TV dizilerini takip etme nedenlerinin başında kendilerini bir karakterle özdeşleştirme ihtiyacı gelir. George R.R.Martin seriyi bu özdeşleştirme ihtiyacı üzerine kurmadı. En öne çıkan karakter Jon Snow bile birçok hata yaptı, hiç hata yapmayan, hep doğru karar veren eksiksiz kahraman figüründen uzak bir görüntü sergiledi.

Seks ve Cinsellik

İnsanlığın hayatta belli kararları almasını sağlayan, hatalar yapmasına neden olan, iktidarın peşinden koşturan en önemli etkenlerden biri seks güdüsüdür. Game of Thrones evreninde temel içgüdülerimiz hayatın akışına etki eden bir yerde konumlandırıldı. Aşk ilişkileri, ensest gibi sapkınlıklar dünya tarihine yön verdiği gibi Westeros ve Essos’un da tarihine yön verdi.

Yazarlar doğal olarak zamanın ruhunun avantajlarını da kullandı. Sansür mekanizmasından uzak bir coğrafyada yazılan ve platformda yayınlanan bir eser olduğu için cinsellik çok da abartılmadan doğru bir şekilde konumlandırıldı.

Tahmin Edilemezlik

Tamam son sezon biraz abarttılar ve hatta bazı kararları sadece insanları şoke etmek için aldılar. Ama kitapları okumayan birinin Ned Stark’ın idamı veya Red Wedding’de yaşadığı şoku tahmin etmek zor değil. Martin, bu şoke edici olayları kitaplarına birer “twist” olarak da koymadı. Yönetenlerin, yöneten olmak için her şeyi göze alanların acımasızlığının bir parçası olarak sundu. İyi olarak bellediğimiz karakterlerin kötülük karşısındaki çaresizliğini izledik. Sonra onların nasıl şeytana dönüştüğünü gördük.

Kadınların Rolü

Popüler filmlerde ve TV dizilerinde kadın arketipler genelde “aşık olunan, uğruna her şey yapılan arzu nesnesi” veya “en az erkekler kadar güçlü olduğunu gösteren kahraman” olarak konumlandırılıyor. Game of Thrones’ta bu iki klasik karakterin dışına çıkıldığını ve çok başarılı olunabildiğini gördük. Cersei Lannister, Sansa Stark, Arya Stark ve Daenerys Targaryen başta olmak üzere pek çok farklı kadın karakter tanıdık, yaptıklarından etkilendik, şaşırdık, kızdık. Kadın karakterler neo-feminist bir yaklaşımla değil, en doğru ve önyargılardan uzak bir şekilde öykünün içinde hak ettikleri özeni ve yerleri aldılar.

Politically Incorrect

Günümüz ticari sinemasında ve TV dünyasında “ezilenlerin, azınlıkların” öyküleri üzerinden ödül ve gişe avcılığı çok sık yapılıyor. Game of Thrones, derisi farklı renkte olanın, hayatını yoksulluk içinde geçirenin iyi ve onurlu olduğu önkabulu üzerinden hareket etmedi. Martin, iyiliğin ve kötülüğün ten renginin, sosyo ekonomik sınıfının olmadığını kitaplarında ve dizide altmetinlerde anlattı. Aynı şekilde “yardımsever burjuva, halkı kendine aşık eden zengin ve iyi yürekli insan” imajının da boş olduğunu gösterdi.

Doğru Denge

Hem Shakespeare tadında entrika, aşk, iktidar kavgaları, mükemmel diyaloglar anlatacaksınız, hem de büyük savaşları, kılıç dövüşlerini, ejderha saldırılarını, white walkers istilalarını aktaracaksınız.. Game of Thrones, aksiyon/drama dengesini çok iyi tutturdu. Zekayı ve bilek gücünü birbirinin üzerinde konumlamadı. Her bölümde, her sezonda ve dizinin bütününe baktığımızda iki farklı karakterdeki sahneleri dengeli dağıttı.

Bu saydığımız maddelerin büyük bir çoğunluğu doğal olarak 8 sezon boyunca yazıldı, çizildi. Son sezonun büyük bir kesimde yarattığı hayal kırıklığı nedeniyle, biraz da veda edecek olmanın üzüntüsüyle Game of Thrones’u tarihin en iyi dizilerinden biri yapan temel özellikler unutuldu. Kısaca hatırlatalım istedik.


Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir cevap yazın