Konuk Yazar: Cem Süer
Kurtlar Vadisi sevildiği kadar nefret edilen, artık fenomen sıfatına sahip bir dizi. Katılma şansım olduğu 3 bin kişilik galadaki yoğun ilgi aslında bu sıfatın en büyük kanıtı. 2003 yılında başlayan dizi müthiş bir evrim geçirerek günümüzdeki halini aldı. Bugün çoğu kişi Polat Alemdar karakterinin esas misyonunu hatırlamaz. Onun devlet ajanı olduğunu, derin devlet politikaları güttüğünü unutmuştur. Çünkü dizi uzun zaman önce bu vurgudan vazgeçti. Şimdi Polat, diğer derin devlet ajanlarını ve mafya babalarını yok eden, yeri geldi mi devletle birlikte çalışan bir karakter. Ülkenin güven veren süper kahramanı desek daha doğru bir tabir de olabilir. Aslında büyük çoğunluğun dizinin gerçek olmasını isteme nedeni buradan kaynaklanıyor. Çünkü dışarıda bir yerde, tüm organize çeteler, derin devletçiler ve yabancı güçlere karşı birisi savaş veriyor, bu düşünce sayesinde insanlar kendini güvende hissediyorlar.
Kurtlar Vadisi aynı zamanda bir marka, hatta bir ara dizideki karakterlere ait özel eşyalar seri üretimle bile satıldı. Bir ara kitap işine bile giren dizi ekibi şimdi Spin-Off tabir edilen filmlerle markalığını sürdürmeye çalışıyor. Peki, Spin-Off nedir? Bir grup içerisindeki bir karakterin hikâyesini anlatan yapımlara yabancılar tarafından verilen ad. Mesela geçtiğimiz aylarda gösterime giren Wolverine filmi Spin-Off sınıfına girer. Bizde bu tanımın özel bir karşılığı yok çünkü aynı tarzda yapılan hikâyelere fazla örnek bulunmuyor. Geçtiğimiz yıl gösterime giren Muro filmiyle birlikte, en azından Vadi ekibi, yurtdışında çok popüler olan bir türü ülkemizde oturtmaya çalışıyor…
Kurtlar Vadisi: Gladio’da bu isteklerinin yeni ürünü. Şimdilik dizi tabanlı üç film çeken ekip, bu işe çok meraklı gibi gözüküyor. Öncellikle dizi filmlerinin akıbetleri bellidir. Binlerce dizinin film versiyonu yapılmış olmasına rağmen, bir solukta aklınıza gelenleri söyleseniz, Star Trek (Uzay Yolu) ve X-Files dışında çok az yapım akla gelir. Özellikle Uzay Yolu 11 filmle birlikte, bu türün en başarılı örneği. Dizi filmleri neden tutmaz, çünkü en azından 1.5- 2 saatlik bir süreleri vardır, film dünyasının kriterleri tamamıyla farklıdır. En önemlisi ise, dizi fanatikleri tüm bunları hiçe sayıp her bölümde hissettikleri duyguları bu filmde görmek isterler. Profesyonel olarak baktığınızda ise, hiçbir ekip dizinin taklidini yapmak istemez.
Kötü Polat’ın Hikayesi
Gladio, ismi filme adını da verdiği için hikâyede önemli bir yere sahip. Nedir bu Gladio? Filmin başında kısaca özet geçilse de, aslında bu gizli örgütün amacı sadece Sovyetleri durdurmak değildi. Bu kelime, italyanca, gladyatörlerin ve Romalı lejyonerlerin en çok tercih ettiği kısa kılıç anlamına gelmektedir. BM tarafından kurulduğu söylenilen örgütün amacı 2. Dünya Savaşı’nın bir daha asla yaşanmamasını sağlamaktır. Nazi Almanyası gibi devletlerin çok güçlenip, diğerlerini fethettiği düzeni engellemek Gladio’nun görevidir. Peki, bu kontra-gerilla ekibi bunu nasıl yapar? Devletlerin içine sızıp, onlara iç ve dış düşmanlara yaratarak başlarına sorun açar. Böylece ülkeler hiçbir zaman, yeterince güçlü hale gelip eski düşmanlıkların intikamını almayacaktır. Bu konseptin ne kadar doğru olduğunu bilemeyiz, İtalya başta olmak üzere birçok BM ülkesinde Gladio dosyaları açıldı ve ülkeleri sarsan bilgiler ortaya çıktı. Biraz paranoyakça düşününce, Gladio’nun çevremizdeki ülkelerde çok iyi iş çıkarttığını görüyoruz. Filme geri dönecek olursak, aynı Gladio’nun Türkiye’deki oyunlarını anlatan bir senaryoyla karşı karşıyayız. Dizinin önce kötü sonra da gri karakterlerinden İskender Büyük filmin başkahramanı. Tabii aslında bu karakterin iddia edildiği gibi kim olduğundan bahsetmeyeceğim. Yazımın başında, Polat’ın derin devlet yönlerini vurgulamamın nedeni, İskender’in de böyle bir karakter olması. Dizide düşman olan bu iki karakter, aslında bir birlerine çok benziyorlar. Ama Polat -senarist torpiliyle midir nedir?- bir türlü İskender gibi iyi niyetinin kurbanı olmuyor…
Film, müthiş bir tempoyla başlıyor ve bu olay 15-20 dakika devam ediyor. Eğer sadece bu kısmı izleyip, sinemadan çıkarsanız, Kurtlar Vadisi: Gladio’ya 10 üzerinden 9 verebilirsiniz. Çünkü yabancı casus filmlerinde gördüğümüz her şeyi, yerli yapımda görüyoruz. Ancak 15 dakikadan sonra yapımın içeriği değişiyor. Eser iç içe geçmiş birkaç farklı senaryodan oluşuyor. Bir yandan herkesin çok merak ettiği İskender Büyük’ün geçmişi anlatılırken, öteki yanda Gladio’nun yaptığı işler vurgulanıyor. Diğer temalar ise günümüzdeki popüler davanın, konsept için örnek alındığı İskender Büyük’ün yargılanma süreci. Bu geçmiş ve günümüz hikâyeleri filmde iyi şekilde kurgulanmış. Hatta çoğu zaman, günümüzde yaşanan aşk olayları sıkarken, geçmişteki bir geriye dönüş sahnesi yapımın temposunu kurtarıyor. Filmde İskender ile Polat’ın aslında ne kadar da birbirlerine benzediklerine büyük bir vurgu yapılmış. Korkunç İskender karakterinin, yapımın esas hedef kitlesinin hiç hoşuna gitmeyecek şekilde, yumuşak ve iyi yanlarını görüyoruz. Dizideki her yerde sözü geçen ve müthiş bir gücü olan karakterden burada eser yok. Çocuk masumluğunda, kandırılan ve suçsuzluğunu anlatmaya çalışan birisi var. İskender’in karanlık geçmişinin anlatıldığı sahneler, aslında yapımın en dikkat çekici yanları. Birincisi casus filmlerini aratmayacak kurgusu, diğeri ise cesurca anlatılan bir hikâye. Dizinin konsepti gizli olayları kurgusal şekilde anlatmak ancak bunu yaparken, karakterlerin gerçek isimleri kullanılmıyor, sadece benzer adlar yaratılıyor. Ancak Gladio’ya da yakın tarihe yön vermiş bazı insanların, birebir orada olduklarını görüyoruz. Bu kadar açık hedef göstermek, ülkedeki tüm karanlık olayların İskender’in temsil ettiği kişinin üstüne yıkılması ise biraz fazla yanlı duruyor…
İnsanın başına ne gelirse, ya meraktan ya da Gladio’dan
Üstelik adı Gladio olan bir filmde, bu ekip namına doğru düzgün hiçbir şeyin gözükmemesiyse ayrı bir olay. Neredeyse 5 dakikada bir geçen bu örgütle ilgili tek gördüğümüz yaşlı bir adam. Filmin, herkesin merak ettiği Gladio örgütünü deşifre eden bir yapısı yok. Sadece bu örgüt, senaryodaki gizemli yanı oluşturan ve ağza bir parmak bal çalan temadan başkası değil. Son sahneye kadar, o bal size geliyor siz de merak edip duruyorsunuz. Bunun esas nedeni ise, Gladio’nun seri olması. Kısacası, senaryo İskender’in geçmişiyle seyirci çeken ancak vaat ettiği şeyleri bir sonraki yapımlara saklayan bir yapıya sahip. Oyunculuktan biraz bahsedecek olursak, Musa Uzunlar bu konuda başarılı bir iş çıkartmış. Ancak bu başarılı iş dizinin fanatikleri tarafından topa tutulacak, çünkü esas seyirci kitlesi sevdikleri karakterlerin aynı kalmasını istiyor. Sinema gözüyle bakarsa, Uzunlar’ın karakterini geliştirip, senaryodaki aşk temalarına çok iyi uyması, geçmişi düşünürken gösterdiği oyunculuk gerçekten takdir istiyor. Polat Alemdar karakterinin gösterdiği, severken üzülürken bile sert olmak olgusu İskender karakterinde bulunmuyor. Yardımcı rollerdeki oyuncularda, karakterlerini başarıyla taşımışlar. Özellikle, tarihi karakterleri canlandıranlar, derslerine iyi çalışmışlar. Üstlendikleri kişilerin, yürümesi, konuşma tarzları ve hareketlerini çok iyi yansıtıyorlar. Turgut Özal’ı genelde komedi rolleriyle gördüğümüz, birinin canlandırması ama rolün üstesinden fazlasıyla gelmesi de dikkat çeken bir ayrıntı olmuş…
Gökhan Kırdar tarafından hazırlanan müzikler, filmin en büyük artısı. O notaları, yapımdan çıkartsak Kurtlar Vadisi: Gladio etkisinin büyük çoğunluğunu kaybeder. Askeri sahnelerde, seyirciyi havaya sokan, gerilim sahnelerinde ise insanı rahatsız eden müzikler çok başarılı. Ülkemize yine ciddi bir sektörü olmayan soundtrack (film müzikleri) kavramı, bu tarz yapımlar sayesinde giderek önemli bir hal alıyor. Gladio’nun çekimleri ve kurgusu gerçekten başarılı olmuş. Ancak zayıf senaryo, iyi oyunculuğu, kaliteli müzikleri ve düzgün sinema dilini gölgede bırakmış. Film eğer, “yerseniz” size yakın geçmişimizdeki gizli kalmış gerçekleri anlatıyor. Yaratıcı ama tatmin etmeyen sonuyla birlikte yapım özellikle dizi fanatiklerini tatmin edemeyecek. Gala gecesi, seyircinin reaksiyonunu en iyi gözlemleyebileceğiniz yerdi. Büyük bir heyecan ve merakla mekâna gelen 3 bin seyirci, çoğunlukla film bitmeden önce orayı terk etti. Gösterim bittiğinde ise, herkesin yüzünde bir tatminsizlik ifadesi vardı. Eğer yapım, Kurtlar Vadisi ismini taşımadan bir devlet görevlisinin yaşadıklarını konu alan bağımsız bir film olsaydı, gerçekten iyi iş çıkartmış olacaktı. Ancak, bu popüler dizinin ismi, filme olan beklentilerin de artmasına neden oluyor. Sonuçta, kaliteli ama fazla tatmin etmeyen bir yapımla karşı karşıyayız.