Hangmen Also Die!: Faşistlerin Ölümü, Halkların Kaderi…

Reinhard Heydrich, Hitler’in bile “Kalbi çelik ve taştan” diye nitelediği, nazi yönetiminin en karanlık, en sadist, en ruh hastası ismi… Soykırım fikrini şekillendiren, yöntemlerini bizzat bulan, insanlık tarihinin en acımasız katillerinden biri… Yarattığı Einsatzgruppen isimli başıboş milis kuvvetleriyle sadece Doğu Avrupa’da 2 milyon sivilin sokaklarda, fabrikalarda, tarlalarda öldürülmesine neden olan bir cani… Görev yaptığı Çekoslovakya bölgesinde “Cellat” olarak anılan Heydrich 1942’de iyi planlanmış bir suikastle dünya üzerinden silindi. Savaştan sonra ingiliz casuslar tarafından eğitilen özel bir suikast timinin öldürdüğü ortaya çıksa da nazi yönetimi çek halkını suçladı ve öldürüldüğü bölgedeki iki kasabayı 16 yaşının üstündeki bütün erkekleri öldürerek ve geri kalan insanları toplama kamplarına göndererek haritadan sildi.S u tarihi olay Bertolt Brecht’in kulağına gittiğinde kısa ama etkili bir öyküye dönüştü. Fritz Lang, yaşanan olaylardan hemen bir yıl sonra öyküyü yazan Brecht’i çağırdı ve senaryoyu birlikte kaleme aldılar. Ve ortaya tarihin en karanlık savaş filmlerinden biri, Hangmen Also Die  çıktı…

Fritz Lang’ın eserinin eşsizliği, bahsi geçen suikasti, savaş ortamını, aksiyon dolu çatışmaları göstermeden savaşın tüm ağırlığını hissettirebilmesinden kaynaklanır. Psikolojik dram-gerilim veya film-noir olarak adlandırabileceğimiz bir yapımla izleyenlerin kan, çatışma, ölen insanlar görmeden dehşet içinde kalmasına neden olur.

Filmin başında Heydrich’i tek bir sahnede görürüz ve sadece tek bir sahneyle filmin kötüsünü tanır, korkar, nefret ederiz. Daha sonra Heydrich’in öldürüldüğünü görmeden suikastin ardından yaşananları izlemeye başlarız. Brian Donlevy’nin oynadığı doktor Franticek Svoboda’nın suikastçi olduğunu anlarız. Svoboda bölgede saklanmaya ve kaçmaya devam ederken Karel Vanek ismini kullanır ve tanıştığı insanlarla bu sahte isimle ilişki kurar. Bir profesörün evinde kalır, kızı onun kim olduğunu anlar. Çevresindeki insanlar da onun suikastçi olduğunu yavaş yavaş anlasalar da, etrafında bir koruma kalkanı oluşturur ve yardım ederler.


Naziler kasabaya gelip 400 insanı rehin aldıklarında ve suikastçi teslim olmazsa her gün 10’ar kişiyi öldüreceklerini açıkladıklarında filmin giderek artan gerilimi zirve noktasına varır. Filmin tüm kahramanları ahlaki ikilemlerle karşılaşır. Profesör Novotny de esir alındığı için kızı, Svoboda’yı ihbar etmekle tehdit eder. Ancak Heydrich’i öldüren Svoboda artık farklı bir konumdadır. Kendisi de teslim olmak istese de onu bir kahraman ve umut ışığı olarak gören halk bunu engeller.

Filmin geri kalanında yaşananları izleme zevkinizin önüne geçmemek için anlatmıyoruz. Ancak hapiste ölümü bekleyen rehinler, yeraltı hareketinin “teslim olsun mu, olmasın mı” tartışmaları, Svoboda’nın Gestapo tarafından takip edilmesi ve satrancı andıran kaçma hamleleri mükemmel bir film ortaya çıkarıyor. James Wong Howe’nin siyah-beyazda harikalar yaratan görüntü yönetmenliği de sinema okullarında ders olarak okutulacak kadar iyi… Hangmen Also Die, insanların savaş devam ederken farklı yönlerini görmesi adına önemli bir film oldu. Diğer bir iyi yönü ise Bertolt Brecht’e Hollywood’dan yaşarken ödenen tek telifi sağlaması; usta yazar kazandığı parayla üç oyun sergileyecek maddi kaynak bulmuş o günlerde.

Ve son bir not; 1943’te çekilen Hangmen Also Die, ABD’de başka bir faşist uygulamayla karşı karşıya kaldı. FBI ve CIA tarafından fazla komunist bulunarak 1970’lere kadar sinemalarda gösterilmedi. Filmin sonunda The End yazısının önüne “Not” koyarak “Not The End” cümlesini kuran Fritz Lang, faşistler birer birer ölse de, halkların kaderinin değişmeyeceğini anlatmak istiyordu belki de…

Yorum Gönderin