Biraz kıyıda kalmış bir filmi tanıyalım. Üstelik epey de yaşlı… İsmi Hellzapoppin’… Nat Perrin ve Ole & Johnson ekibinin 1941 yılında kendi yazdıkları müzikalden uyarladığı film, Groucho Marx filmlerini andıran mizahı ve sıradışı biçimsel numaralarıyla aradan geçen onlarca yıla rağmen farklı bir film deneyimi olmayı başarıyor.
1941 yılını sinema başlığı altında inceleyecek olursak, incelemenin ana fikri iki kelimeyle özetlenebilir: Citizen Kane. Orson Welles’in zamanının ötesindeki filmi tek başına 1941 yılını başarıyla temsil edebilecek bir eser ve haliyle 1941 yılından bahsederken aklına sadece Yurttaş Kane gelen sinefilleri tarih hiçbir zaman yadırgamayacak. “İyi ama koskoca senede tek önemli film mi çıkmış? لعبة بلاك جاك ” sorusuna yanıt olarak yapılabilecek bir zihinsel egzersiz sonucu da The Maltese Falcon, Sullivan’s Travels ve o yılın oscar galibi How Green Was My Valley gibi önemli filmlere ulaşılabilir. Hellzapoppin’ ise muhtemelen bu hafıza listesinin alt sıralarında kendisine yer bulacaktır (Imdb’ye göre 1941 yılının en popüler 36. filmi). Her ne kadar yukarıda saydığım isimler gibi modern sinemanın temel taşlarından biri olmasa da, bu kadar az bilinmeyi kesinlikle hak etmeyen bir film Hellzapoppin’. Niye hak etmediğini görmek için de, filmi dönemdaşlarından farklı kılan çılgınlıklara bakmakta yarar var.
Daha ilk sahnesiyle bile sıradan bir yapıt izlemeyeceğimizi muştuluyor film. سباق الأحصنة Bir projeksiyon odasında, emektar makinistin ekranında bir müzikal film beliriyor. Filmin içine girdiğimizde ise şatafatlı kostümleriyle birlikte şarkı söyleyerek devasa bir merdivenden aşağı inen kadınlar korosunu görüyoruz. Kadınlar daha şarkılarına yeni başlamışken şok bir şekilde altlarındaki merdiven “düzleşiyor” ve hepsi çığlıklar eşliğinde yere düşüyor. Seyirci daha “ne oluyor” demeden de bir patlama sesi eşliğinde Hellzapoppin’ yazısını görüyoruz ve jenerik başlıyor. Jeneriğin sonunda ekranda beliren yazı ise unutulmaz: “Hellzapoppin’ ile diğer filmler arasında herhangi bir benzerlik varsa, bu tamamen tesadüftür.”
Bu şaşırtıcı başlangıcın ardından tüm nümayişi ve absürdlüğüyle filme giriyoruz. Bu noktada filmin konusuna değinmek ise yersiz. Aslında film içinde film mantığıyla pek çok espriye zemin hazırlamak amacıyla yazılmış ilginç de bir uyarlama senaryosu var filmin. Ancak Airplane! filminde uçağın akıbeti ne kadar önemliyse, bu filmde de ana öykü o kadar önemlidir diyebiliriz. Sadece filmin iki yapımcıya (Ole & Johnson) yeni bir senaryo teslim edilmesiyle başladığını ve tam bir cümbüşe dönüşen müzikal sahnesiyle nihayete erdiğini belirtelim. Filmin esas alametifarikası ile başta da belirttiğimiz gibi tuhaflığıyla kırıp geçirebilen esprileri ve sinemanın teknik imkanlarını mizah malzemesi haline getiren yönetmenliği. قانون البوكر
Filmin sözel esprilerini gördüğümüzde aklımıza gelen ilk film 1933 yapını Duck Soup olacak muhtemelen. Ağırlıklı olarak cin kelime oyunlarıyla bezenmiş iki filmin bu benzerliğinden sonra, yazarlarından Nat Perrin’in Groucho Marx’ın yakın dostu olduğunu öğrenmek şaşırtmıyor insanı. Bazı esprileri bizzat Marx yazıp vermiş dahi olabilir. Hellzapoppin’in Duck Soup’tan farkı ise, bu esprilere bizzat filmin negatifleri ile yapılan kurgu numaralarını eklemesi. Filmde ekrandaki görüntünün oyuncularıyla birlikte yukarı aşağı kayması, izlenilen bir fotoğrafın bir anda canlanıp selam vermesi gibi ilginçliklere rastlayabiliyoruz. Bütün bunlar filmin değerini arttırmasa da, 1941 yılında çekilmiş olmasıyla birlikte “ilgiye değerliğini” arttırıyor.
Cinlikler bunlarla da sınırlı değil, kahramanların film setlerini gezerken içinde bulundukları sete göre kıyafetlerinin değiştiği sahne (kutuplarda geçen bir film setinde üzerinde “rosebud” yazan bir kızağa çarpılmasıyla son buluyor) veya bir anda ekranda beliren “Dikkat, Stinky Miller ismindeki kişi seyirciler arasındaysa lütfen evine gitsin” yazısı gibi sürprizlere de hazır olmak lazım filmi izlerken.
Günümüzde “film olduğunun farkında olan filmler” ile “kendisiyle dalga geçen filmler” in kesişim kümesi kötü sonuçlarla bezeli bir alana dönüşse de, zamanında ne kadar keyifli denemelere sahne olabildiğini ve nasıl eğlenceli insanların sinema yaptığını görmek adına dikkat edilmesi, dönüp bakılması gereken bir film Hellzapoppin’. Üstelik sonlara doğru gelen akılalmaz tempodaki dans sahnesinden bahsetmedim bile.
Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.