Lemminge, Bölüm 1, Arcadia: İntihara Doğru, İleri Veya Geri

Filmle ilgili görüşlerimizi aktarmaya girmeden önce Haneke’nin filmin ismini neden seçtiğini aktaralım. Zaten filmin ismi daha izlemeden filmle ilgili görüşlerinizi de etkiliyor.
Lemming, arktik bölgelerde yaşayan bir tür kemirgen. Yiyecekleri kalmadığında veya habitatlarında önemli değişiklikler yaşandığında toplu şekilde intihar etme alışkanlıkları var. Son bilimsel araştırmalar bunun yanlış bir inanış olduğunu gösteriyor ama Haneke’nin 1979’da filme ismini koyma nedeni bu intihar alışkanlığı. Zaten Lemminglerin bu özelliğini filmin hemen başında, ismini yazdıktan sonra ansiklopedi maddesini koyarak aktarmış.1

Arcadia ise yunan mitolojisinde doğanın kurallarıyla uyumlu yaşamı, vahşilikten gelen mutluluğu, sınırsız özgürlüğü, özgürce ortaya konan cinsel güdüleri kapsayan bir tanım. Haneke, İkinci Dünya Savaşı sonrası Avusturya gençliğinin yaşadığı atmosferi Arcadia tanımıyla aktarıyor.

Film parçalanmış araba görüntüleri ile başlıyor. Haneke’nin sonraki filmlerinde pek tercih etmediği  farklı müzik kullanımını bu sahnede ve daha sonraki iki-üç sahnede görüyoruz. Özellikle filmin ilerleyen bölümünde üç genç kız kahramanının Brenda Lee’nin eşsiz I’m Sorry’si eşliğinde birbirlerine sarılmaları Haneke filmlerinde çok rastlamadığımız sahnelerden.

Lemmingler’in ilk dakikalarından itibaren İkinci Dünya Savaşı’nın ardından toparlanmaya başlayan 1950’lerin Avusturya’sına konuk oluyoruz. Gençlerin ve anne-babaların hayatlarına sert bir şekilde dahil oluyoruz. İlk gözlemimiz gençlerin daha yetişkin gibi hareket ettikleri, sanata-kültüre daha çok önem verdikleri, özgür ve rasyonel düşünceye daha yatkın davrandıkları oluyor. İlk sahnelerden birinde iki genç kızın 10 Emir’i çalışırken yüz ifadeleri ve küçük takılmalarla verdikleri tepkiler ergenlikten çok 30’lu yaşlarda birçok şeyi yaşayarak öğrenmiş insanları andırıyor.

Filmde öne çıkan ilk ciddi öykü, Schaefer isimli bir latince profesörünün karısı ile öğrencisi Fritz arasında yaşanan yasak ilişki… Kadını bu yasak aşkı ergen genç kızlar gibi kararsız ve duygu patlamalarıyla yaşarken izliyoruz. Kadının ilgisine mazhar olan genç öğrenci Fritz ise daha soğukkanlı ve olgun davranıyor. Profesörümüz, karısının yaşadığı ilişkiyi ders verdiği sınıfın tahtasına çizilmiş bir karikatürle öğrenince filmdeki ilk hesaplaşmaya da tanık oluyoruz. Profesör ve karısı arasındaki sert tartışma Haneke filmlerinden alıştığımız soğukkanlı yetişkin tavırlarından çok, ergen yaşlara özgü gözyaşları ve pişmanlıklarla sonuçlanıyor. Profesörün gencin ailesine yolladığı mektup ise ilerleyen bölümlerde bir başka ailenin resmine odaklanmamızı sağlıyor. Bu bölümde de mektubu okuyarak kendini kaybeden babanın oğlunun kişiliği altında ezilmesini izliyoruz.

Filmdeki ikinci baskın ergen, hasta annesi, sakat babası ve kızkardeşiyle yaşayan aristokrat Leuwen ailesinin oğlu Sigi… Yatalak annesine temiz ve masum bir genç rolü yapsa da annesinin bakıcısına uyguladığı psikolojik ve fiziksel şiddet, evi ve evin içindeki herkesi ajite edecek zekaya sahip olduğunu gösteriyor. Yatalak anne oğlunun bir melek olduğuna inanmak isterken, sakat baba birşeyler döndüğünün farkında ama sakatlığının olaylara el koymasını engellemesi yüzünden fevri bir görüntü sergiliyor.

Film, gençler ve yetişkinler arasındaki ilişkileri anlatmaktan sadece belli bölümlerde, Evi ve Christian’ın aşkını anlatırken aktarırken sıyrılıyor. Filmin geçtiği zamanın Haneke’nin de gençliğine denk gelmesi ve genç oğlan karakterimizin filmin hemen başındaki “Bergman’ın Virgin Spring”ini izlediniz mi sorusu “Acaba bu karakterde otobiyografik öğeler var mı?” sorusunu da akla getiriyor (Haneke, en sevdiği ve etkilendiği yönetmenler arasında Ingmar Bergman’ı listenin başlarına koyar)

Filmin büyük bir bölümünde hep gençleri, yetişkinlere karşı baskın karakter olarak görürken, sevişmek için bir araya gelen genç çiftimiz birbirlerine karşı ürkek, çekingen ve kolay incinebilecek kişilikler sergiliyor. Evi’nin ilk seksin ardından ağlama krizine girmesi, kendine olan saygısının yerlebir olması film boyunca gençleri güçsüz olarak gördüğümüz ilk sahne oluyor.

Haneke’nin alışılmış sert tokatlarını ilk bir saat dolduktan sonra yemeye başlıyoruz. Profesörün karısı Gisela’nın genç öğrenciyle yaşadığı ilişkiden hamile kalması ve yaşadığı utanç, bir intihar girişimiyle kendini gösteriyor. Kadının bebeği düşürmek için masaların üzerine çıkarak atlaması, kendi göbeğini yumruklaması ve son olarak gardrobun üzerine çıkıp düşük girişimini sonlandıracakken yeterli gücü kendinde bulamayıp ağlama krizine girmesi filmin en çarpıcı sahnelerinden biri…3

Giderek daha da sertleşen filmde temiz ve masum çocuk maskesini daha fazla taşıyamayan Sigi’nin trajik bir olayla sonuçlanacak garip saplantısını bir partide fark ederiz. Konuk olduğu partinin  zengin ev sahibinin Mercedes’inin yıldızını çalan Sigi, arkadaşlarının durumu fark etmesiyle hızla evine kaçar. Eve girdiğinde tavan arasına çıkar (bu arada evin garajında da bir Mercedes olduğunu da fark ederiz) ve içinde birçok araba parçasının bulunduğu dolabı açarak daha önceki ganimetlerini ortadan kaldırmaya çalışır. Bu arada hep silik kişiliğiyle izlediğimiz kız kardeşi zengin adamdan özür dilemiş ve kendisini de eve bırakmasını sağlamıştır. Arabayı kapının önünde gören genç panikle çatıya çıkar ve kendini boşluğa bırakır. Geride kalan hasta anne, sakat baba ve evden bir an önce uzaklaşmak isteyen kız kardeşin konuşmaları filmin de en “Hanekevari” sahnelerdir. Sakat baba “Hepiniz Lemming’lersiniz” sözleriyle ölen oğlunun ve evi terk etmek isteyen kızına saldırır. Kızın yanıtı daha şiddetli ve acımasız olur: “Sigi yere düşünce hemen ölmedi, son sözleri -eve bir sakat daha geldi- oldu” olur.

Filmin son bölümünde ise dengelerin hızla gençlerin aleyhine değiştiğini görürüz. İlk bölüm boyunca gençlerle özdeşleşmemizi sağlayan Haneke, son bölümde tokatlarını daha sert savurur ve bir Hollywood gençlik filmi izlemediğimizi hatırlatır. Christian ve Evi’nin yaşadıkları tek gecelik ilişki hamilelikle sonuçlanır. Evi’nin intihar girişimi ve ardından ikisinin de erken yaşta evlenip okulu bırakmak zorunda oldukları gerçeği yüzlerine çarpar. Fritz, Profesör ve karısı arasındaki evliliğin bozulmadığını, çocuğunun Gisela tarafından düşürüldüğünü öğrenerek anlar. 4

Ve Sigi’nin sakat ailesinin niye bu durumda olduğunu da Evi’nin babasından öğreniriz: Savaşın sonunda Avusturya’ya giren Sovyet uçaklarının makineli tüfek ateşinden korumak için çocuklarının üstüne yatarak siper olmuşlardır. Filmde gençler ile ilgili edindiğimiz tüm yargılar 10 dakika içinde yerlebir edilir.
Film, Christian ve Sigi’nin şehri terk eden kızkardeşi Sigrid’in Haneke’nin tüm ustalığını konuşturduğu bir tren sahnesiyle sona erer…

Lemminge, Bölüm 1: Arcadia, gençler ve yetişkinler arasında bir karşılaşma olarak okunmaya çok müsait olsa da altmetinleriyle bir kuşakla empati kurmamızı sağlıyor. Sadece Dünya Savaşı’nı değil, çocukları üzerindeki kontrollerini ve saygılarını kaybetmiş anne-babalar, yaşadıkları içi boş ve sahte özgürleşmenin sarhoşluğuyla Lemming’ler gibi intiharlarına koşan gençler. Lemminge: Bölüm 1, James Dean ile sembolleşmiş asi genç ikonlarının önüne gerçekçi bir hikaye ile çıkıyor. Haneke daha kariyerinin başında TV için çektiği bir filmde bile ders vermek yerine yine önümüze bir fotoğraf koyup, resimdeki ayrıntıları bizlerin görmesini istiyor.


Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Yorumlar

Bir cevap yazın