İstanbul Film Festivali’nin yedinci gününde, Litigante adlı Kolombiya filmi gösterime girdi.
Türkçeye Davacı adıyla çevrilen bu Güney Amerika filminin en büyük başarısı, duygu sömürüsüne açık olan bu hikayeyi, olabildiği kadar doğal ve gerçekçi anlatabilmesi…
Uzun yıllardır annesi ile sorunlar yaşayan Silvia, annesinin kanser hastalığına yakalandığını öğrenince, kendisine daha yakın, daha ilgili davranmaya çalışsa da geçmişten gelen bazı kırgınlıklar anne ve kızın arasına bir duvar örüyor. Hem annesinin hastalığı hem de iş hayatında karşılaştığı sorunlarla başa çıkmaya çalışan Silvia, filmin belli bir noktasından sonra kendisini fazlasıyla yalnız hissediyor.
Filmin konusundan ötürü film hakkında konuşulacak ve yazılacak pek bir şey yok. Yönetmen elinden geldiğince duygu sömürüsüne hikayeyi kapatmış olsa dahi, bazı klişelere başvurmaktan da kendini alıkoyamamış.
Kolombiya’nın sağlık sistemi ve kamu alanındaki ihale yolsuzluğu hakkında bize bazı fikirler veren film, bu anlatılan durumları da fazlasıyla yüzeysel ve dar bir bakış açısıyla izleyiciye sunuyor.
Silvia karakterine hayat veren Carolina Sanín, gerçekçi ve doğal bir performans ile karşımıza çıkıyor. İkili ilişkilerinin berbatlığı, iş hayatında karşı karşıya kaldığı zor durum ve annesinin hastalığının da bunlara eklenmesiyle birlikte karakter, fazlasıyla içe kapanık ve yalnızlaşmış. Bu içe kapanıklığı ve yalnızlığı Carolina Sanín, seyirciye tam anlamıyla hissettiriyor.
Filmin sonu ile birlikte annesini kaybeden Silvia, yozlaşmış bir kamu şirketinde çalışmanın bedelini ödemekle karşı karşıya kalıyor. Bu süreçte Abel ile yakınlaştıklarını ve aralarındaki problemleri, en azından geçici süreliğine de olsa çözüme kavuşturduklarını anlıyoruz.
Filmin anlatım dili ve oyuncu seçimleri gayet başarılı olsa da hikaye fazla sığ kalıyor. Yönetmen Franco Lolli’nin ikinci uzun metrajlı filmi olan Litigante, hikayesindeki vasatlığı aşamıyor. Filme puanım 50/100
Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.