Usta yönetmen Michael Haneke, sinemasıyla ilgili “Kimsenin gönül rahatlığıyla izleyemeyeceği rahatsız edici filmler çekiyorum” der. Martin Scorsese ve daha birçok anaakım sinemanın kült yönetmenleri de bu görüşe katıldıklarını belirtmişlerdir. Amerikan sinemasında istismar, taciz, tecavüz, cinayet gibi suçlara maruz kalanlar genellikle sinemaya giden küçük burjuva, orta sınıf ve üst sınıf seyirciyi temsil etmez. Bu en çok Quentin Tarantino’nun kanın gövdeyi götürdüğü, bazı cinayet sahnelerini seyircinin kahkahalar atarak izleyebilmesinin nedenidir. Rahatsız olmamasının özünde filmde izlediği karakterin kendisiyle benzerlik taşımamasıdır. Ancak Haneke bundan nefret eden bir yönetmendir. Ona göre Amerikan anaakım sinemasında şiddet, meşrulaştırılan, seyirciyi rahatsız etmeyen, özdeşleşmesini sağlayan bir kavramdır. Kendi sinemasında ise üstte belirttiğim bu suçlara maruz kalan karakterler orta sınıf ve üst sınıf burjuva ailelerdir. Haneke özellikle tek tük karakterleri değil hep 3 kişilik aileleri şiddetin hedefine koyar ve filmlerinde onları öldürür. Bunların dışında Haneke’nin en büyük özelliklerinden biri de bu tarz filmlerinde asla müzik kullanmamasıdır çünkü onun gözünde şiddet filmlerinde veya sahnelerinde müzik kullanmak şiddeti meşrulaştırmaktan ve seyircinin gözünde sempatikleştirmekten başka bir şey değildir.
Özellikle 1992 yapımı Benny’s Video (Benny’nin Videosu) ve 1997 yapımı Funny Games (Ölümcül Oyunlar) adlı iki başyapıtında yönetmenin bu sinema gramerinden bölümler görebilirsiniz. Benny’s Video’da ailesinin şehir dışında olmasını fırsat bilen ergen Benny, eve kız arkadaşını çağırır. Amaç belki masum bir cinsel birlikteliktir, birlikte sohbet etmektir, eğlenmektir. Ama Benny aslında şiddet içeren video oyunlarına bağımlı, işkence ve cinayet görüntüleri izlemeyi seven sosyopat bir gençtir. Ve en önemlisi de burjuva bir aileye mensuptur. Seyirci burada normal bir Tarantino filmi veya slasher’da (örneğin kampa giden gençlerin öldüğü çerezlik filmler) hissettiği rahatlığı asla hissedemez. Çünkü filmin katıksız kötüsü kendisi gibi aile yaşantısı olan bir karakterdir. Film boyunca Benny’nin zengin ailesi bu olayın üzerini örtmeye çalışır ve buralarda seyirci de ‘ acaba benim çocuğum da böyle bir şey yapsa biz de böyle mi uğraşırız ‘ diye düşünmeden kendini alamaz ve müthiş bir strese girer.
Gelelim Funny Games’e. Funny Games’te ise 3 kişilik bir aile tatil için kırsaldaki yazlık evlerine giderler. Burada Anne’nin kocası George, bavulları arabadan çıkarmaya uğraşırken evde yalnızdır ve kapı çalınır. Gelen Paul ve Peter’dır. Ve sadece Anne’den bir çift yumurta istemektedirler. Anne onlara yumurtayı vermeye çalışırken anlamsızca aksilikler olur ve kocası ile oğluyla birlikte bu iki erkek kardeşe rehin düşerler. Film tam 1 günde geçer. Bu iki genç erkek kardeş, aileye hiçbir neden olmaksızın, onları hiç tanımadıkları halde akıl almaz işkenceler yaparlar ve sonunda hepsini öldürürler. Burada ise Benny’s Video’dan farklı olarak kötülüğe maruz kalanlar burjuva bir ailedir. Filmde iki sinema akımına göndermeler de mevcuttur.
Alman Dışavurumculuğu ve Kammerspiel
Alman Dışavurumculuğunda, stüdyo çekimleri yoktur, mekanlar gerçektir, oyuncu sayısı azdır, gölgeler ve dekorlar filmin önüne geçer ve oyunculuklar abartılıdır. Kammerspiel’de ise en fazla 3-4 oyuncu bulunur, gölge ve dekor kullanılmaz, tek mekanda geçer ve abartılı oyunculuk yoktur. Zaten almancada kammerspiel oda tiyatrosu demektir ve bu filminde sadece bir evde geçtiğini hatırlarsak bu yönüyle kammerspiel’e göz kırptığını söyleyebiliriz. Karakter sayısı olarak da 3 kişilik bir aile ve 2 erkek kardeşle birlikte 5 ana karakter vardır yani azdır. Özellikle bir sahnede ailenin küçük oğlu av tüfeğiyle acımasızca öldürülür. Vurulunca evde açık olan televizyona da korkunç bir şekilde kan fışkırır. Burada yaklaşık 1-2 dakika boyunca kanlı televizyon kadrajdadır. Bu özellikle Haneke tarafından uygulanır ki, 20.yüzyıl sonlarında televizyonda sürekli şiddet olaylarına maruz kalan seyircilere bu kanlı televizyon sekansıyla aslında şiddetin evlerinin içinde olduğunu söyler.
Bir başka sahnede de erkek kardeşler Paul ve Peter atışmaktadırlar ki aslında filmde bazı sahnelerde tartıştıklarına şahit oluruz. Buralarda hep büyük kardeş olan Paul, Peter’e Jerry, Peter’da Paul’a Tom diye hitap eder. Burada hem Tom & Jerry göndermesi vardır, hem de seyirci kardeşler arasındaki liderlik durumunu anlamış olur. Ve son olarak Funny Games müthiş bir gönderme daha vardır amerikan sinemasına. Filmin sonlarına doğru kocası ve oğlu öldürülen Anne, salonda masada duran çifte tüfeği gözüne kestirir ve birden bire onu kaparak ikisini de öldürür. Seyirci tam burada rahat bir nefes alacakken hızlı bir flashback ile silahı gördüğü ana döneriz ve tam tüfeğe uzanırken büyük kardeş Paul tüfeği kadından önce alır. Haneke burada seyircinin anaakım sinemada alışık olduğu “iyiler mutlaka kazanır” savını göz göre göre çöpe atar ve rest çeker. Buna benzer bir sahne de artık finalde kardeşler kadını alarak teknelerine giderler ve ellerini bağlarlar. Kadın teknede bir bıçak görür ancak o da aynı şekilde kardeşler tarafından farkedilerek denize atılır ve iyilerin kazanacağını uman seyirci tekrar hayal kırıklığına uğratılır. Kadın da denize atılır ve katil kardeşler başka bir ailenin evine giderler ve yine yumurta isterler ve film burada biter. Yani göz göre göre kötüler kazanmıştır ve üstüne üstlük sadistik şiddet aktivitelerine devam edeceklerdir.
Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.