Michael Haneke Der Siebente Kontinent’i bir alman deyişiyle özetler: “Macht Kaputt, Was Euch Kaputt Macht”: “Sizi Yok Edeni, Siz Yok Edin!”
Üstadın teker teker filmleri üzerine çok şey söylenebilir. Ama filmlerin tamamına baktığımızda bizleri yok etmeye çalışanlara karşı duran ve bu duruşundan asla taviz vermeyen bir sanatçı görüyoruz.
Haneke, Hollywood’un veya genel olarak ticari sinemanın “her hikayeyi bir çözüme bağlamak”, “insanların kendilerini iyi hissetmesi için filmler yapmak”, “insanların kendilerini özdeşleştirebileceği kahramanlar yaratmak” gibi zararsız gibi görünen ancak derinine inildiğinde insanların ruhunu zehirleyen alışkanlıklarının panzehiri olarak karşımıza çıkıyor. Onun sinema dili, yalanlar değil, gerçekler üzerine kurulu. Haneke sineması, beyaz yalanlar söylemeyi seven, egomuzu okşayarak sevgimizi kazanan arkadaşlar gibi değil. Onun sineması, acıtsa bile gerçeği söyleyen, doğru olanı gösteren iyi bir dost…
Sinemasını, yerküremiz üzerinde yaşananları unutturmak yerine tarihin en kanlı ve karanlık çağında yaşamamıza rağmen, bu gerçeklerden kaçmaya çalışan küçük burjuva zihinlerine büyük soru işaretleri bırakmak için kullanıyor. Sinema sanatını manipülasyon, ajitasyon için kullanmayan, hikayeleri olduğu veya olabileceği gibi göstermeyi seçen, insanı hayallere, illüzyonlara sürükleyen hikayeler anlatmak yerine rasyonel düşüncenin bayrağını taşımayı tercih eden, bunu da hakkıyla yapan bir yönetmen.
Haneke’yi yazmak zor, çünkü Haneke yazmak için bilgisayarın başına oturduğunuzda, üstadın size söylenecek çok söz bırakmadığını görüyorsunuz. “Yönetmen burada bunu anlatmak istemiş” gibi cümleler kullanmanıza izin vermiyor. Söylemek istediğini zaten doğrudan ve dolaysız yoldan söylüyor. Haneke, kendi görüşlerini, kendi hissettiğini izleyiciye dikte eden değil, izleyiciye gerçeği gösterip, hissettiklerini kendilerinin bulmalarını sağlayan bir yaratıcı…
İşte bu yüzden Haneke’nin hakkında yazdığımız filmlerini okurken, genel olarak bizlere hissettirdiklerini okuyacaksınız. Haneke’nin size neler hissettireceğini öğrenebilmek için sizi filmlerini baştan sona izlemenizi salık veriyoruz.
Haneke dosyamız için özel olarak teşekkür etmemiz gereken bir isim var. Sevgili dostumuz Turgay Kaplan, Haneke sinemasına olan özel ilgisini ve engin bilgisini Cache ve Benny’s Video yazılarıyla aktarmıştı. Bu yazılara son olarak Code Inconnu ve Haneke’nin son filmi Amour‘u ekledi.
Simge Üngör, Amour‘u farklı ve çarpıcı bir şekilde ele alan bir diğer yazarımız oldu,
Gültekin Turgut, Das Weisse Band‘ı kendine has üslubuyla değerlendirdi,
Onur Ertuğrul, La Pianiste‘i kaleme aldı,
Edip Can Rende La Temps De Loup‘ta Haneke’nin post-apokaliptik kodlarını çözdü,
Fırat Türkoğlu Haneke’nin TV dönemine eğildi ve Lemminge 1, Lemminge 2 ve 71 Fragmante Einer Chronologie Des Zufalls‘ı yazdı.
Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.