metin düzgünoğlu

Murat Düzgünoğlu Röportaj

Emret Komutanım, Lale Devri, Kapalı Çarşı ve Sil Baştan gibi dizilerin yönetmenliğini yapmış olan Murat Düzgünoğlu, bu sene çektiği Neden Tarkovski Olamıyorum? filmiyle kendisinden çokça bahsettirdi. Gezici Festival kapsamında gösterilen filmin yönetmeni Murat Düzgünoğlu’na da Gezici Festival aracılığıyla sorularımızı gönderdik ve kendisi de sağolsun, sorularımızı büyük bir açıklıkla yanıtladı.

Televizyon dünyasının ritminden çıkıp da sinema filmi yapmak nasıl bir duygu?

Dizilerden sonra film çekmek, benim için sütle dolu bir denizde sırtüstü yüzmek gibi. Tabii film bir diziden çok daha zorlu ama en azından yalan üzerine değil de daha gerçek bir hayatı anlatmak derdinde olduğumuzdan çok daha mutluluk verici.

Televizyon yönetmenliği ile sinema yönetmenliği arasındaki en temel farkı nasıl anlatırsınız?

Televizyonda saniyede 24 kare yalan üretirsiniz, sinemada saniyede 24 kare gerçeği bulmaya çalışırsınız. Bu en temel fark. Bunun dışında yüzeyde benzerlik olmasına rağmen (kamera, ses, oyuncu, senaryo vb.), aslında ikisinin de bambaşka bir üretim dinamiği vardır. Aralarındaki farkı her noktada görmek mümkündür. Yazmaya kalksam sayfalar sürer heralde.

Televizyona iş yapmayı nasıl tarif edersiniz?

Ticaret…. Mecbur olmasam yapmam diye tarif ederim.

Neden Tarkovski olamıyor insanlar? Neden bir tane Tarkovski var?

Tarkovski olmaya çabalamak zaten saçma. Herkes biricik. Her yönetmen kendini keşfettikçe kendince filmler üretecek ve bu çok değerli.

Bahadır karakterinden kısaca bahseder misiniz? Nasıl birisi Bahadır? Neyi doğru yapıyor ve neyi yanlış yapıyor size göre?

Bahadır çoğu zaman sorunu kendinde değil de başkalarında arayan biri. Dönüp kendine bakmak yerine fazlasıyla dış dünya ile ilgili. Başarılı olma arzusu ile kendince bir film yapma isteği arasında gidip gelen bir yönetmen adayı. Kendisinin ve çevresinin farkına biraz varsa çok daha iyi şeyler yapacak hayatta.

Bundan sonraki sinema projeniz nasıl bir iş olacak? Filizlenmeye başlamış bir şeyler var mı?

Bundan sonra iki projem var ama çok tohum halinde; varla yok arası bir yerdeler. Bakalım nasıl gelişecekler göreceğiz.

Gezici Festival’le ve Gezici Festival’in yarattığı atmosferle ilgili görüşlerinizi öğrenebilir miyiz?

Biraz önce Kastamonu’da bir üniversiteye bağlandım Skype aracılığı ile ve filmimi seyreden genç insanlarla sohbet ettim. Onların yorumlarını dinledim, sorularına cevap verdim. Çok güzeldi. Diğer illerde de bu hisleri yaşattı festival bana. İyi ki katılmışım dedim. Bir de Eskişehir’de çok güzel bir lokantaya götürdüler; mezeler enfesti. Bunlar da güzel.

“Şöyle bir film yapsam başka bir şey istemem” diyebileceğiniz bir film var mı?

Öyle bir film yok…

Film yapma güdünüzün temelinde ne var? Ne anlatmak istiyorsunuz?

Film yapma güdümün temelinde ölüm korkusu var sanırım. Kendimi anlatma isteği, kendi problemlerim ve arızalarımla karşılaşma isteği de bunlara eklenebilir. Ve tabi ki insanlar tarafından sevilmek, alkışlanmak da bunlara eklenir. Ne anlatmak istiyorum’a gelince; kafası karışık insanları diye cevaplayabilirim şimdilik.

Neden Tarkovski Olamıyorum? filmini kimlere mutlaka tavsiye edersiniz? Kimler kaçırmasın?

Kendisiyle hayalleri arasındaki uçurumu hisseden, anlaşılamadığını sanan, başarılı olma isteğiyle samimiyet arasında gidip gelen insanlara tavsiye ederim. Bir de kafası karışık olanlara.

En beğendiğiniz, imrendiğiniz ya da etkilendiğiniz yönetmenler kimlerdir?

Hiyerarşik bir sıralama yapmadan; Bergman, Tarkovski, Kieslovski, Bresson, Kurosava, Ozu, Yılmaz Güney, Zeki Demirkubuz, Nuri Bilge Ceylan ve daha bir çok yönetmen…

murat düzgünoğlu


Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Yorumlar

Bir cevap yazın