Ken Loach’un tüm filmleri içinde Navigators özel bir yere sahip. Filmin konusu kısaca özelleştirilen British Railways’in (Britanya Devlet Demir Yolları) çalışanlarının yaşadığı olaylar gibi görünse de, tüm dünyada kapitalizmin zoruyla yaşanan sert değişimin oluşturduğu vahşi ortamın bir özetini sunuyor.
Hayatını gerçekten bu kuruluşta geçiren ve özelleştirmenin tüm etkilerini yaşayan Rob Dawber’ın senaryosu içinde sendika, işsizlik, taşeron firmalar gibi duymaya alıştığımız sözcüklere teker teker dokunarak yaşanan trajedileri insanlara anlatan bir rehber gibi… Ülkemizde de özellikle son dönemdeki maden kazalarının nasıl oluştuğunu anlamak için Navigators’ı izlemek yeterli…
Filmin ilk saniyeleriyle beraber, bir demiryolu tamir istasyonunda çalışan bir grup kalifiye elemanın hayatlarına odaklanıyoruz. Özelleştirmenin ilk adımını, çalıştıkları işyerlerinin kapısındaki tabelanın yerini, yeni ve cafcaflı bir logoya sahip yeni bir şirket tabelasının almasıyla yaşıyorlar.
Ardından yapılan ilk toplantıda, yöneticiler takımı “performans, yeterlilik, verimlilik, rekabet” gibi moda sözcüklerle, yani vahşi kapitalizmin çok sevdiği yalanlarla tanıştırıyor.
Özelleştirmeyle, sosyal haklarının büyük bir bölümünün kaybolduğunu, kendilerine sorulmadan, sendikanın görüşü alınmadan onların yerine kararlar alındığını öğrenmeleri çok uzun sürmüyor. Sendikalılar kısa sürede “troublemaker” (bela çıkarıcı) olarak damgalanıyor. VIVASEX. İşçilerle birebir etkileşime giren orta seviye yöneticiler daha önce verdikleri sözleri yutmak, imzaladıkları anlaşmaları yırtmak zorunda kalıyor.
Kısa bir süre sonra sendikasızlaştırma hareketi başlıyor. Örgütlenen işçilerin bazıları daha yüksek maaş vaatlerine kanarak oluşan dayanışmayı yıkmaya başlıyorlar. Hem sendikalı işçilerin gücü yok edilirken, sendikayı bir kenara bırakan çalışanlar da daha önce “troublemaker” oldukları için umut ettikleri paralara çalışamıyorlar.
Ardından demiryolu tamiri gibi olağanüstü yüksek derecede güvenlik önlemleri ve deneyim gerektiren bir işte “taşeron”lar türemeye başlıyor. İşsizlerin çaresizliği kullanılarak, iş ve deneyim sahibi insanların çalışma şartları daha da kötüleştiriliyor. Daha önce birlikte çalışan, zor işleri birlikte başaran insanlar “ayrı şirketlerde” oldukları için birbirlerine düşürülüyor.
Özelleştirme harekatıyla yaşanan trajedilerin en serti ise filmin sonunda yaşanıyor. Ekonomik çaresizlikler sonucunda ruhlarını kaybeden ekibimizin işlerini koruma ve insanlık arasında seçim yapmalarını izlemek zorunda kalıyoruz.
Navigators, tüm dünyada vahşi kapitalizmin yönlendirdiği özelleştirme hareketlerinin insanlara neler yaptığını anlatan en sağlam filmlerin başında geliyor. Zaten “sahici” filmler çeken Ken Loach’un en gerçekçi filmlerinden biri.
Navigators aynı zamanda filmin senaristi Rob Dawber’ın insanlığa ölmeden önce yazdığı bir veda mektubu…
Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.