Farklı sesiyle ve şarkılarıyla, eskilerden hatırladığımız bir müzisyen öyle bir iş çıkardı ki, seyreden (ve dinleyen) herkesi kendisine hayran bıraktı. Çingene Yüreğim, Karnaval gibi şarkıları halen hafızalarda kazılı olan bu isim Nezih Ünen. Geçen sezon İstanbul Film Festivali’nde ilk gösterimi gerçekleşen; geçtiğimiz ay da 45. Antalya Altın Portakal Film Festivali belgesel bölümünde yarışan Anadolu’nun Kayıp Şarkıları’nın yaratıcısı Ünen, yaptığı bu işle bizlerde de çok büyük bir hayranlık uyandırdı. Anadolu’nun Kayıp Şarkıları’nın gösterime girmesine daha maalesef birkaç ay varmış. Ama biz bu muhteşem işe yıllarını ve yeteneğini koyan ustayla bir söyleşi gerçekleştirdik. Sorularımızı İspanya’nın Manresa şehrindeki bir festivalden eposta aracılığıyla yanıtlayan Nezih Ünen’e herkes gibi biz de büyük bir teşekkür borçluyuz.
Her sorudan önce, en merak ettiğimiz soruyla başlayalım. Seyreden herkesin büyülendiği bu yapıt ne zaman sinemalarda gösterime girecek?
Bu kış vizyona girmesi konusunda çalışıyoruz.
Anadolu’nun Kayıp Şarkıları, müzisyen kimliğinizin itici gücüyle hazırladığınız bir müzikal-belgesel. Böylesi meşakkatli bir yolculuğa çıkmanızın ardında nasıl bir heyecan yatıyor? Sizi harekete geçirip cesaretlendiren neydi?
Dünyada çok az sanatçıya gerçekten “yeni” birşey yapmak kısmet olur. Ben de yıllardır Anadolu müzikleri ile ilgili bir modernizasyon çalışması yapmak istiyordum. Bu aynı zamanda dünyaya yeni bir şey sunma fırsatı olacaktı. Hem bir sanatçı olarak büyük bir onur kazanmak, hem de bir insan olarak ülkesi için önemli bir kültürel hamle yapma fırsatı elde etmek büyük bir motivasyondu.
[google 238183748488841187&hl]
Bu film ilk deneyiminiz olurken, bir de Anadolu kültürü derya-deniz diye düşünüp gözünüzün korktuğu oldu mu hiç? İşe ilk nereden başladınız?
Bir şey beni korkutacak kadar heyecanlandırmıyorsa, yapmakla uğraşacak kadar da çekici gelmiyordur. O yüzden genellikle bir kere yaptığım şeyi bir daha yapmam diyebilirim. Çok fazla düşünmedim, doğrudan işe giriştim. Çok kapı çalıp pek azından fayda sağlayarak uzun ve sabırlı bir yolculuk sonunda bu hedefe ulaştık.
Çekimlere başlamadan önce nasıl bir önhazırlık yaptınız?
Anadolu’da nerede ne bulacağımızı araştırdık. Fazla bir kaynak bulamadık. KALAN müzik ilk çaldığımız kapıydı tabi. Sağolsun Hasan Saltık bize büyük moral verdi.
Anadolu’nun güzel insanlarının, filmde çok doğal olduklarını görüyoruz. Kamera karşısında hiç sıkıntı yaşamadılar mı?
Bizim korkutmayan samimi tavırlarımız sayesinde onlar da çok rahattılar. Zaten Anadolu insanı büyük şehirdekinden çok farklı. Kamera, televizyon falan çok umurlarında değil. Daha çok bizi bir misafir olarak iyi ağırlamakla meşguldüler.
Çekim yaptığınız bölgelerden filme dahil edeceğiniz kültürleri zorlu bir süreçte seçmişsiniz. Bu seçimi neye göre yaptınız? Çekim yaptığınız; ama filmde olmayan bölgelerle ilgili ayrı bir çalışmanız var mı?
Filmin belli dinamikleri var ve kullanacağımız performansları buna göre seçtik. Tabi ki kültürel eşitliği de sağlamaya özen gösterdik. Bu filmde kullanmadığım her şeyi en azından bir arşiv serisi olarak yayınlamak niyetindeyim.
Toplamda elinizde ne kadar bir görüntü stoğu oluştu? İleride bunları akademisyenler ya da araştırmacıların kullanımına açmayı düşünüyor musunuz?
Elbette, elimdeki diğer malzemeyi uzman kişilerin de yardımıyla en doğru formatta sunmak istiyorum.
Kurguyu hangi kriterler doğrultusunda gerçekleştirdiniz? Ne kadar bir sürede gerçekleşti post prodüksiyon aşaması?
Post prodüksiyon 3 yıl sürdü. Bunun üzerine 2 yıl da revizyon çalışmaları sürdü. Bu sürece müzik çalışmaları yani aranjmanlar, kayıtlar ve miks de dahil. Amaç Türkiye’de ve dünyada ortalama sinema seyircisinin ilgisini kaybetmeden seyredebileceği keyifli bir film ortaya çıkartabilmekti. Bu tür bir format için oldukça zor bir hedefti ama görünen o ki bunu fazlasıyla başardık.
Filmde bazı şarkılara düzenleme yapılmış, bazıları da orijinal halinde bırakılmış. Düzenlemelerde sınırlarınızı nasıl belirlediniz? Bu şarkıların ruhunu kaybetmemeyi nasıl başardınız?
Sınır olarak sadece şarkıların özünü zedelememek, anlamını bozmamak vardı. Onun dışında korkmadan herşeyi yaptık. İnsan kendisi anlamadığı birşeyi doğru anlatamaz. O yüzden ilk işimiz Anadolu’yu doğru tanımak ve doğru anlamak oldu. Yaptığımız işin tehlikesini, kaş yaparken göz çıkartabileceğimizi de biliyorduk ama özgüvenimizi kaybetmeden en cesur şekilde hareket etmekten de geri kalmadık; çünkü amacımız doğruydu. Bu ülkeye, sorumsuzca her işe el atıp bozanlar kadar, elini korkak alıştırmış insanların da fayda getirmediğini düşünüyorum.
Filmin emeği çok, peki bütçesi nasıl? Destek aldığınız yerler oldu mu?
Bu konuda gerçekten büyük hayalkırıklığı yaşadık. Her yıl batıdan gelen sanat etkinliklerine -doğru bir iş yaparak- milyonlarca dolar harcayabilen bir ülkenin, kendi kültürüne bu kadar cimri ve korkak yaklaşması inanılır gibi değildi. Beş yılda tek bir sponsor bulamadık. Böylesine pahalı bir projede Kültür Bakanlığı’nın standart desteği ise bütçenin yüzde onunun altındaydı. Tek kayda değer finansal desteği, bir işadamı olan ortak-yapımcı arkadaşım sağladı.
Yabancı festivallere gitme konusunda çalışmalarınız var mı?
Şu anda bu satırları İspanya’nın Manresa şehrindeki bir kültür festivalinden yazıyorum. 3 saat sonra filmimiz gösterilecek. 2 gün sonra da Fransa’nın Montpellier şehrindeki festivalde de gösterilecek. 21 kasımda Selanik Film Festivali’nde gösterimimiz ve konserimiz var. Sonrasında da devam etmeyi umuyorum.
Peki, müzikal açıdan size nasıl katkıları oldu Anadolu’nun Kayıp Şarkıları’nın?
Burada önemli olan benim bir katkı yapabilmem. Tabi ki yaşadıklarımdan çok şey öğrendim.
Projenin pek çok ayağı var elbette. Geçen sene olduğu gibi, bundan sonra da Anadolu’nun Kayıp Şarkıları kapsamında konserler olacak mı?
Konserler olacak elbette. Önemli olan bu konserleri büyük çaplı bir etkinliğe dönüştürebilmek ve uluslararası arenaya taşıyabilmek. Türkıye için de çok büyük bir fırsat ama burada ilgililere bunu anlatamadık henüz. Halk yine önde gidiyor gerçekleri görmekte.
Misal köyünden hiç çıkmamış birisinin Babylon’da şarkı söylüyor olması çok enteresan gerçekten. Peki, çekimler yapılırken bu konularda bilgilendirilmişler miydi?
Biz bile bilmiyorduk işin nereye gideceğini ama onlara geniş kapsamlı bir proje olduğunu anlatmaya çalıştık, bununla ilgili de muvafakatnamelerini aldık.
Filmde yer alan bu insanlar, maddi anlamda elde edilecek kazançtan hiç pay alacaklar mı?
Kesinlikle. Yasal hakları olan telifleri almaları için gereken hukuksal çalışmayı ilgili meslek kuruluşu ile başlatacağız. Ben de telif hakları konusunda yıllarca çalışma yapmış bir eser sahibiyim.
Albümünü çıkarmayı da düşünüyor musunuz?
Çok yakında.
Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.